English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Açıkça söylemek gerekirse

Açıkça söylemek gerekirse tradutor Inglês

98 parallel translation
Açıkça söylemek gerekirse bakımı biraz maliyetli oluyor.
To put it delicately her care imposes a financial burden upon me.
- Açıkça söylemek gerekirse :...
- A common what?
Açıkça söylemek gerekirse, o yaşayan bir ölü.
To put it briefly, he's real dead.
Açıkça söylemek gerekirse, ona karşı boş değilim.
On the level. I had a feeling I could go for her.
Açıkça söylemek gerekirse, şu sizin teğmenin, adı neydi...
Frankly, I doubt whether your Lieutenant what's-his-name...
"Açıkça söylemek gerekirse, sahneye çıkması poposuna bağlıdır."
It depends, to be blunt, on the fanny.
Açıkça söylemek gerekirse, Nicholas, Elizabeth'in canlı canlı gömülmüş olabileceğine inanıyor.
To be absolutely blunt about it Nicholas believes that Elizabeth may have been interred prematurely.
Açıkça söylemek gerekirse, bu sinir bozucu.
And quite frankly, it's disturbing.
Açıkça söylemek gerekirse, Albay Taylor'ın komutasında olan.
To be exact, the one commanded by Colonel Taylor.
Açıkça söylemek gerekirse, bunu kastetmemiştim.
Obviously that's not what I was thinking of.
Açıkça söylemek gerekirse, kesin bir şey söyleyecek kadar...
Frankly, I have no real basis for...
Açıkça söylemek gerekirse, size bir avuç hırsız demiş.
To put it bluntly, he called you a pack of thieves.
Açıkça söylemek gerekirse, hiçbir şeyleri yoktu. Ama hiç.
To put it bluntly, back on white, there was nothing left in the village, less than nothing.
Ama, açıkça söylemek gerekirse,.. ... bir daha asla hamile kalamaz.
But, frankly speaking she can never become pregnant again.
Açıkça söylemek gerekirse, bilmiyorum.
I don't know if I should be frank.
Aslında çok açıkça söylemek gerekirse Tommy'nin başı gerçekten belada.
Well, quite frankly, Tommy is in trouble.
Yıldız Filosu komuta zinciri sever ve açıkça söylemek gerekirse ben de severim.
Starfleet likes the chain of command and, frankly, so do I.
Açıkça söylemek gerekirse, sende onu taşıyacak göğüs yoktu.
Frankly, I don't think you have the cleavage for it. - Hi.
Burası bayağı salaş bir yere benziyor ve açıkça söylemek gerekirse korkuyorum.
It's kind of sleazy in here and, frankly, it's a little scary.
Açıkça söylemek gerekirse, buna nasıl dayanıyorsunuz bilemiyorum.
Frankly, I don't know how you can stand it.
.. açıkça söylemek gerekirse eğer isterseniz fazla zaman yok... ve Brian?
.. which I obviously haven't got time to do if I want to...
Brian, Bunu sana söyleyen kişi olmak istemezdim ama ; ilginç bir deneme olarak başlayan bu iş, açıkça söylemek gerekirse zamanımızı harcayan boktan bir işe döndü.
Brian, I'm sorry to be the one to have to tell you this, but what started off as an interesting experiment... has quite frankly descended into a demeaning waste of your time and mine.
Açıkça söylemek gerekirse, sen şu anda bir çeşit tanık koruma programındasın.
You're entering a kind of witness-protection programme, for want of a better term.
Demek istediğim, açıkça söylemek gerekirse, ölü bir domuz kadar kişisel hijyenine özen gösteriyor.
I mean, to put it bluntly, he's got the personal hygiene of a dead pig.
Prenses, açıkça söylemek gerekirse ona ne kadar bastığınızın önemi yok çünkü sadece yukarı ve aşağı gidecek, aynı şekilde.
May I point out that, no matter how many times you push it, it will go up and down the same way.
Açıkça söylemek gerekirse, bu günlerde taşra Piccadilly'den daha tehlikeli hale geldi.
Honestly, these days the countryside's getting more dangerous than Piccadilly.
Liseden ayrıldık... oda arkadaşıydık, ve biz birlikte açıkça söylemek gerekirse, oldukça ünlüydük.
We dropped out of high school... we were roommates, and we used to... Well, we were famous, if you want to know.
Kazığı kalbine saplamalıydım. Ama açıkça söylemek gerekirse onun dırdır etmesini dinlemek istemedim.
I probably should've dusted you but honestly, I don't wanna hear her bitch about it.
Açıkça söylemek gerekirse kimsenin kazanamadığı bir durum.
Generally speaking, it's a no-win situation.
Açıkça söylemek gerekirse bu -...
For cryin'out loud, it's obviously- -
Açıkça söylemek gerekirse, o intihar etti ve cehennemde.
I put it delicately... She was a suicide. She is in hell.
Açıkça söylemek gerekirse, çok çekici, çok seksi bir kızsın.
Well, truthfully, I'm- - You're a very attractive girl. You're very hot.
Bak, açıkça söylemek gerekirse, biraz şaşırdık buna.
LOOK, TO TELL YOU THE TRUTH, WE'RE JUST A LITTLE SURPRISED.
Aranızdaki herkes Kelly'nin milyonda bir olduğunu düşünebilir, evet bu doğru, ama aynı zamanda değil, çünkü açıkça söylemek gerekirse, çünkü dünyada Kelly gibi milyarlarcası var.
Now a lot of people say that Kelly is one in a million and that's true, but it's also not true, because frankly, there are literally billions of people just like Kelly in the world.
Açıkça söylemek gerekirse, çok kuvvetli.
Overwhelming actually.
- Evet, öldü. Ve açıkça söylemek gerekirse, halk sigaranın zehirli olduğuna ikna oldu.
An apt choice of words, considering the public is convinced that cigarettes are poisonous.
Açıkça söylemek gerekirse dengesiz hayran olmaktan da bıktım.
Quite frankly, I'm kind of... sick of being the deranged fan guy.
Açıkça söylemek gerekirse, sen diğerlerinden fazla zevk veriyorsun.
Frankly, you're more fun than any of them.
Açıkça söylemek gerekirse sen diğerlerinden farklısın.
But frankly, you know, you're different than the other ones.
Açıkça söylemek gerekirse lezbiyenlik politik bir kimlik.
Actually, I think of lesbian as a political identity, - to tell you the truth. - No, it's not.
Açıkça söylemek gerekirse Wilson bekleyebilir miyim, bilmiyorum.
But to tell you the truth, Wilson, I don't know if I can wait.
Açıkça söylemek gerekirse :
To put it bluntly :
Benim geldiğim yerde bu işler böyle olmuyor. Açıkça söylemek gerekirse, bence onlarla aynı değerleri paylaşıyorsun.
this is not how it works where I come from and to be frank, I thought, you shared the same values.
Açıkça söylemek gerekirse vatan hissi vermeyen bir ülkedeki komplonun ortasında kaldım.
Caught in the middle of a plot to invade the country. A country which, it has to be said, does not feel like home.
Açıkça söylemek gerekirse, Bayan...
To put it bluntly, Fräulein...
Şey açıkça söylemek gerekirse... 2008!
Well, to be honest with you... 2008!
Açıkça söylemek gerekirse, son birkaç yıldan beridir sicilinizde bir takım soru işaretleri mevcut.
Because, you know, frankly, over the last few years, you have a number of question marks on your record.
Üstüne açıkca söylemek gerekirse... ailen de beni burada istemiyor.
Also, it has become clear... that your family doesn't want me here.
Açıkca söylemek gerekirse...
Not to speak plain
Açıkça söylemek gerekirse müfrezemi kaybettim efendim.
To tell the truth, sir, I lost my platoon.
Açıkça söylemek gerekirse,
To be fair though,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]