English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Ağlıyor

Ağlıyor tradutor Inglês

3,366 parallel translation
Ağlıyor musun?
You gonna cry?
Ağlıyor musun?
Ooh, you gonna cry?
Ağlıyor.
She's crying.
Ağlıyor musun?
Wait. Are you crying?
Dostum, bu adam ağlıyor ya. Şuna bak -
My man, this nigga crying, man.
Zoey ağlıyor.
Zoey's crying.
- Ağlıyor musun?
- You're crying?
Ağlıyor.
His poor mother.
Bronx kaltağı ağlıyor.
The Bronx bitch crying.
Baba, ağlıyor musun?
Dad, are you crying?
Karen, bazen çok ağlıyor, ve daha yeni kalbimi kırdı.
Karen, sometimes he cries so hard, and it just breaks my heart.
Güvenlik kaydına göre, kız ağlıyor ve size yalvarıyor.
Well, it seems like she's crying and begging on the tape.
- Evet, Charlie ağlıyor da.
Oh, yeah, that's just Charlie.
Dur, birisi ağlıyor.
Wait, one of them is crying.
Hayır, ikisi de ağlıyor.
No, wait. They're both crying.
Ağlıyor.
She cries.
Evladın senin için ağlıyor.
Your child is crying for you.
- Ağlıyor musun sen?
Are you crying?
- Baba, ağlıyor musun?
You got to let me do it. Dad, are you crying?
Sue, ağlıyor musun?
Sue, are you crying?
Hey, ağlıyor musun?
Hey, are you really crying?
Ağlıyor mu?
Is she crying?
- Ağlıyor mu? - Evet, ağlıyor.
Yes...
Evet, ağlıyor.
Yes. She's crying.
Sadece ağlıyor.
Just crying.
Evet, hâlâ ağlıyor.
Yes. She's still crying.
Ağlıyor musun? - Bayanlar tuvaleti burası.
Are you crying?
- Ağlıyor musun?
This is the ladies'room.
Tüm gün durmadan ağlıyor.
She's been crying nonstop.
Ağlıyor musun? Hayır.
Are you crying?
( ağlıyor )
( crying )
( Ağlıyor )
( crying )
( Kadın ağlıyor )
( woman crying )
Karın şu anda dairemde, tekerlekli sandalyesinde ağlıyor.
Your wife is in my apartment right now crying in a wheelchair.
- Diaghilev ağlıyor, kamera çekiyor.
Diaghilev cry and film the video. That's right, baby, I do.
Hafiften ağlıyor muydu?
Was he crying a little?
- Schmidt, ağlıyor musun sen?
- Schmidt, are you crying?
Ağlıyor mu sürekli?
Does she cry all the time?
Anneme ağlıyor olması gerekirdi, Don.
He should be crying to my mother, Don.
Ağlıyor musun sen?
Are you crying?
Ağlıyor görmüyor musun?
She's crying.
Zavallı adam bebek gibi ağlıyor.
Oh, man, poor guy's crying like a baby.
Herkes durmadan ağlıyor.
Everyone keeps crying.
June, ağlıyor musun?
June, are you crying?
Konuştuğunda da ya sinirli oluyor ya da ağlıyor.
And when she does speak, she's angry or she's... crying.
Deli gibi ağlıyor ve sürekli aynı şeyi söyleyip duruyordu,
She was crying hysterically and saying, over and over,
Sonra diz çöküp ağlıyor, sızlıyor, hıçkırıyor, göğsünü yumrukluyor, saçlarını yoluyor, küfrediyor ve dua ediyor,
Then down upon her knees she falls, weeps, sobs, beats her heart, tears her hair, prays, curses,
Ağlıyor musun amına koyayım?
Crying motherfucker.
Ağlıyor musun?
Are you crying?
Sen ağlıyor musun bebeğim?
- Hey, are you crying, baby?
- Sonunda ağlıyor.
She's finally crying now.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]