Ağırlık tradutor Inglês
2,592 parallel translation
Evet senden daha iriyim ve sanırım ağırlık merkezi ile alakalı bir şey.
Yeah, I'm a little bit bigger than you, and, um... It probably has to do with center of gravity.
Ağırlık çalışmalarına katılacaksın.
You'll lift your weights.
Bozulmaya ağırlıksız kalmak değil hastalık sebep oldu.
The weightlessness didn't cause the atrophy. The disease did.
Albüme sağlam bir ağırlık eklemek için senden bir-iki şarkı istiyoruz.
And what we could really use to give this thing some real weight is one or two tracks from you-
Hidrojen iyonunu verip oksijen iyonunu emdiği için toplamda çok az bir ağırlık ekler.
Well, it expels the hydrogen ion and absorbs the oxygen, so... it barely adds any weight at all.
Çok işe yarar bir ağırlık merkezim var, dengede rahat durabiliyorum... sen futbol falan oynarken deng- -
I've got a low centre of gravity which is quite handy when you're playing sports like football and stuff bec...
Sutyeninin arkasına bir-iki taş yerleştir, ağırlık eşitlensin.
You throw a couple of stones behind your brassiere.
Sesim gerçekten kötü çıkıyor ve sanki parmaklarımda ağırlık var ve...
And my voice is sounding really bad and my fingers feel heavy and...
Bir insanın burnunu beynine gömmek için sadece 900 gram ağırlık yeterliymiş.
Hi. Did you know that it only takes two pounds of pressure to drive someone's nose bone into their brain?
Ağırlık torbasında çalışıyordum.
Just working the heavy back.
Sanırım Bobby sana Lewisburg'de ağırlık şampiyonu olduğumu söylememiş.
I guess Bobby didn't tell you I was the bench-press champion at Lewisburg.
Bahçede ağırlık kaldırıyordu.
He was lifting weights in the yard.
Sen de hep ağırlık kontrolü yapıyorsun.
And you. Always weight-conscious.
Peki biraz ağırlık çalışsam nasıl olur?
Then how about lifting some weights?
Ağırlık, şekil, sınıf mülkiyeti belgelenmiştir, dosyalanmıştır, taşın da içine kazınmıştır.
The weight, the shape, the grade, fluorescence and ownership are documented, filed, etched into the stone.
- naber bebek - ağırlık mı çalışıyorsun sen?
- Hey, babe. - Hey, have you been lifting weights?
Kafama 4,5 kg.'lık ağırlık fırlatmasının dışında gayet iyi gidiyordu.
Well, except for when he threw a 10-pound weight at my head, it's been great.
- İnfaz edilmiş. Katil onu vurduktan sonra plastik muşambaya sarıp ağırlık olarak da halter plakaları kullanmış. - Ama batmamış.
After he was shot, the killer wrapped his body in a plastic tarp and then weighed it down with barbell plates.
Darbeleri, üç farklı silahla yeniden canlandırdım. Hepsi, Çavuş Wooten'ın elinde bulduğumuz kıymıkla aynı materyalden yapılmış. Ağırlıkları da aynı.
I re-created each blow using three different weapons, all made from a material similar in composition to the wood that was found in Sergeant Wooten's hand, and all heavy enough to inflict the same sort of damage.
Koridorda yürürken veya sınıftayken,... kaçınız, ... omuzlarına çöken büyük bir ağırlık hissediyor?
When you're walking down the hallway, or in your classroom, how many of you have ever felt the weight pressing down on you?
Takımdaki tüm yerler çoktan doldu fakat bir oyuncumuzun sakatlanması ihtimaline karşılık her ağırlık kategorisi için bir yedeğe ihtiyaç var.
Now, most of these spots are already filled but each weight division needs an alternate just in case the champion in that division can't compete.
Maçları, boks kurallarına göre sekiz geleneksel ağırlık kategorisinden beşi ile yapacağız ve maçlar, her iki sporcunun oyunlarını oynayacağı üç dakikalık üç raunttan oluşacak.
We will be having fights with five of the traditional eight weight categories that boxing has to offer, and each challenger will have three rounds lasting three minutes each to secure their spots.
Eğer bu karşı ağırlık zemine çarparsa, galiba bombayı da patlatacak.
If this counterweight hits the floor, I think that detonates the bomb as well.
Siz ikiniz neden şerifin spor salonuna dönüp ter içinde kalmıyorsunuz ya da ağırlık falan kaldırmıyorsunuz? Duşu açın ve birbirinize verin.
Why don't the two of you go back to your sheriff's gym, work up a hot lather pumping weights or whatever, hit the showers and fuck each other?
- Ön tarafa biraz daha ağırlık gerekiyor.
- You need more weight up front.
- Şu dergilerdeki mankafalara benzemek için ağırlık da kaldırıyorsundur sen.
- I bet you lift weights to try to look like those juiceheads in the magazines.
Rakamlara gelince, 220 beygir gücü, 158 kilo, maksimum performans için minimum mekanizma, bir Formula Bir arabasından çok daha fazla güç-ağırlık oranı ve hız.
These are the numbers, 220 horsepower, 350 pounds, the minimum machinery for the maximum performance, far more power-to-weight than a Formula One car, more speed, too.
Bu ağırlık, motosikleti viraja sürüklemelidir.
This weight should make the bike fall into the corner.
Bir şey bacaklarıma vurmuş gibiydi ya da yatağıma atladı, ağırlık değişimini hissettim.
I felt something hit my legs or jump on the bed, that weight change.
Ağırlık ölçüm istasyonu daha çok kamyonlarla ilgileniyor.
Weigh station deals mostly with trucks. Cars barely get a second glance.
İp cambazlığı tamamen Ağırlık merkeziyle ilgilidir.
Tightrope walking is all about center of gravity.
Ağırlık klasmanının dışında müsabakalara çıkıyorsun, değil mi Davis?
You're punching way out of your weight class, aren't you, Davis? I always did.
Evet, kendime ait bakır, titanyum bir golf sopam var, ağırlık merkezi mükemmel.
Oh yeah, I got myself a titanium putter with the copper insert ; it's perfect for the center of gravity.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bu genetik. Çünkü 30 yıldır hiç ağırlık kaldırmadım.
But, honestly, it's genetics,'cause I haven't touched a weight in like 30 years.
Hiç ağırlık kaldırmadın mı?
- It's crazy. - You never lift weights?
Asansöre bu kadar ağırlık yüklememeliydik.
Sorry. We shouldn't have loaded so much weight.
Serginin her alanı lazer korumalı ayrıca, ısı, hareket ve ağırlık sensörleri mevcut.
Every display is laser-guarded, heat -, motion -, and weight-sensored.
Üzerimdeki ağırlık bitsin artık.
It's weighing on me like a ton.
Kalbine bir ağırlık çökmüş olmalı.
The heaviness he must have felt in his heart.
Ağırlık ve güç.
Weight and power.
Ve ağırlık kaldırıyorum.
And I've been lifting weights.
Kulak arkasındaki, geniş, çıkıntılı kemik ve genel ağırlığa göre kurban erkek.
The large, projecting mastoid and general robusticity suggest the victim is male.
Hepsinden daha kötüsüyse Bu ağırlığı kızıma yükledim.
And worse than everything I put that weight on my daughter.
Ona bir kılıç yapabilmem için, ağırlığını hareketlerini, nasıl dövüştüğünü, içinde neler olduğunu bilmeliyim.
To make him a sword, I'd need to know his weight, his swing, how he fights, what's in his blood.
İlk olarak, taş mahzenden savaşa çıkan Ionia, Yunanistan'dan gelen efsanevi tek gözlü yaratık 127 kg ağırlığında, dillere destan, yaşlanmayan Kiklops!
Introducing first, fighting out of the stone crypt, a mythical one-eyed brute from Ionia, Greece. Weighing in at 280 pounds, the legendary, the ageless Cyclops!
Ve rakibi 198 kg ağırlığında bataklığın tartışılmaz mareşali Bataklık Bağırsağı!
And his opponent, weighing in at 438 pounds, the uncontested marshal of the marsh, Swamp Gut!
Ve Kurt Adam sağlam bir duvara çarptığından Bataklık Bağırsağı onu kolayca zemine yapıştırdı ve başa çıkılamayan bağırsak ağırlığını kullanarak ayakları üzerinde kaldı.
And Werewolf runs into a solid brick wall as Swamp Gut easily stands his ground using that insurmountable gut gravity to stay on his feet.
Dediğim gibi, onların hayal kırıklığı..... benim üzerime eklenmiş kanlı bir bedenin ağırlığı gibi.
Like I say, their disappointment... It's like this bloody great weight that they put on me.
Biraz ağırlık çalışması...
A little weight training.
Eğer bir bilim insanı, matematik veya hesaplamalar soncunda bir uçağın kanadının belli bir ağırlığı kaldırabildiğini hissetse bile yinede kanadın üzerine ne zaman kırılacağını görmek için bir sürü kum torbası yığar ve sonra'görüyorsunuz benim hesaplamalarım doğru'veya'doğru değil'der.
Even if a scientist feels that an airplane wing due to mathematics or calculations can hold up a given amount of weight they still pile sandbags on it to see when it breaks and they say you know my calculations are right or they are not correct'.
Ethan onun deri olduğunu doğruladı. Fakat Jenna'nın yarası ile Ben'inki çok farklı. Yani iki farklı iz bırakabilen ve yaklaşık olarak Mike Applebee'nin kitap ağırlığı büyüklüğünde deri kaplı bir silah arıyoruz.
Uh, Ethan verified that it's leather, but Jenna's wound and Ben's are very different, so we're looking for one leather-bound weapon that can create two different impressions and is approximately the same size as Mike Applebee's book weight.