Aşığım tradutor Inglês
23,845 parallel translation
Sana da manik şekilde aşığım.
I'm manically in love with you.
6 yaşımdan beri ona aşığım ama onun gözünde hiç arkadaştan fazlası olamadım.
I've been in love with her since I was six, but she never thought of me as more than a friend.
Ona taktırdığın kızıl peruğu biliyorum. Ve onunla yatakta zevkin eşiğinde benim adımı nasıl söylediğini biliyorum.
I know of the red wig you make her wear and how you call out my name in the throes of passion as you bed her.
Söz suçlulardan açılmışken, içinizden biri yarışmadan kazandığım motor yağlarından... -... iki litre aşırmış olabilir mi acaba?
Speaking of criminals, did one of you guys take two quarts of my game show motor oil?
Doktor Mick'i sandığım kadar iyi tanımayabileceğimi söylemişti belki de Lorraine'i terk ettiğini söylediğine inanmakla hata ettim.
Doc said maybe I don't know Mick as well as I think I do, so maybe I was wrong to believe that he was leaving Lorraine.
Busquet'in ofisinden aldığımız nefret mektubu gösterdi ki projeyi bir çok insan küçümsüyor.
As evidenced by the hate mail we took from Busquet's office, the building had no shortage of detractors.
Her şey yazıyor, aynen anlaştığımız gibi.
It's all there, just as we agreed.
Akbabalar gibi ekosisteme yardım ediyorlar. Temizlik ve leşlerin geri dönüşümünü sağlıyorlar. Bu da karşılığında veda ve salgın hastalıkların yayılmasını engelliyor.
They sort of serve the same purpose in the ecosystem as, like, vultures, providing clean-up and recycling of dead bodies, which, in turn, prevents the spread of plague and pestilence.
Benim bıraktığım mesajı bulana kadar mühürleri bulur.
He may find protection as much as any message I leave.
Bilirsiniz, hamilelik veya hastalık gibi durumlarda... kullandığımız resmi bir ifade bu.
It's commonplace, as you know, in cases of pregnancy and illness.
En kısa sürede ı kılıcımı dokundu, ı o sana ne yaptığını hissettim.
As soon as I touched my sword, I felt what it did to you.
Dan'in arkasını dağınık bırakmak gibi bir alışkanlığı var tahmin edersin ki. Eğlencesi bitince gelip arkasını temizleyen ben oluyorum.
Dan has a habit of leaving messes behind as I'm sure you can imagine, and when he's finished with his latest distraction,
Eğlenceli ve çekici kuzenine asıldığımı mı düşünüyorsun?
You think I'm trying to hit on your fun and attractive cousin here?
Eğlenceli ve çekici kuzenine asıldığımı mı düşünüyorsun?
What? You think I'm trying to hit on your fun and attractive cousin here?
- Arabayı ben kullandığım sürece.
Long as I get to drive. Hell no.
Diplomanızı araştırdım ve değirmen desek daha doğru olacak bir yerden alındığını gördüm son bilinen adresinizi buldum Kentucky'de kullandığınız soyadın Epping olduğu ortaya çıktı.
I investigated your degree and found out it was issued by what generously might be referred to as a "mill," and a call to your last known address in Kentucky revealed that you use the name Epping when it suits you.
Uyardığım gibi, burun kıvırdı.
As I warned you, she was displeased.
Ama haftlardır bana baskı uyguladığınız için kararımı verdim.
But, as you've all been pressuring me for weeks, I've made my choice.
Boş zamanlarımda ne yaptığımı gizli tuttuğun sürece bu ayarlanabilir.
That can be arranged, as long as you're discreet about what I do in my free time.
Marsha ben yaşadığım sürece burada yerin var.
- Marsha, as long as I'm alive, you're okay here.
Otelimizden çaldım hizmetçinin arabasından ve hizmetçi kılığında diğer insanların odalarından.
I stole them from our hotel room, the maid cart, and a few other people's hotel rooms when I posed as a maid.
Ve cüzdan olarak kullandığım bu zarfı da.
Oh, and this envelope I use as a wallet.
Ve makyaj çantası olarak kullandığım bu zarfı da.
And this other envelope I use as a makeup bag.
Hapisten çıktığımızdan beri suratın asık.
You've been pouty ever since we left the prison.
"Beceriler" kısmında emin olamadığımdan "elimden geldiğince beceririm." yazdım.
I wasn't sure, so under "sex," I put "as much as I can."
Küçükken başrahibin kurban etmek için taşı sunak olarak kullandığını sanırdım.
As a boy, I saw it as an altar, where a high priest might make a sacrifice.
Sadece Alice'in ruhuyla tanımladığım bu karşılaşmanın doğruluğunu Martha onaylar.
Martha can corroborate the truth of our encounter with what I can only describe as Alice's spirit.
Onu nasıl bana ve âlemine, gücüne, ebedi senana günah işlediği için affettiysem sen de benim günahkârlığımı bağışla. Merhaba.
Forgive me my trespassers, as I forgive him for trespassing against me, for thine is the kingdom and the power and the glory for ever...
Gizlilik, kaynaklarımızı korumada yada,... ulusal güvenlik konularında hala başvurduğumuz birşey. Ancak gizliliğe başvururken onu bir bahane,... olarak kullanmamalısınız, yapmanız gerektiğini bildiğiniz,... ama yapmadığınız birşey için mesela.
Secrecy is still justifiable in certain cases to protect sources or to protect national security but when we deal with secrecy, don't hide behind it to use as an excuse to not disclose something properly that you know should be
Onu görmeyi hiç beklemiyordum, aşırı kafein almıştım ve üzerine atıldım. O da tanımadığı biri üzerine atılıyor sandı.
I wasn't expecting to see her and I was jacked up on coffee and I just lunged at her, which she interpreted as a stranger lunging at her.
Sonra da beni eve götürdü. Aşırdığım üstü örtmek için kazağını verdi ve sana beni okuldan alıp kulübe kola içmeye götürdüğünü söyledi.
And then he took me home, and he gave me his sweater to cover up the stolen top, and he told you that he'd picked me up from school and taken me to the club for a soda.
Ve yaşadığım sürece İngiltere'nin kraliçesi olacağım.
And so long as I live, I shall be the queen of England.
Gençken yaptığım bazı şeyler... bazı şeyler...
There are a few things I did as a teenager that I'd rather not... Rather not...
Sana asıl işimizi anlattığımıza göre buna sen de dahilsin artık.
And now that we told you about us, you're part of that.
Ve kalbini kırmak konusunda eğer seni hayal kırıklığına uğratırsam kendimi hayal kırıklığına uğratıyorum demektir.
And as for breaking your heart, if I let you down, I'm letting myself down.
Sanırım sandığım kadar kötü duruma düşmedim.
Guess I didn't do as bad as I thought.
Fiyat anlaştığımız gibi kalır ya da paramızla birlikte gideriz.
The price is as quoted, or we walk and we take our cash with us.
Yeni Sodom'u değil, hatırladığım kadarıyla yabancıların davranışlarından dolayı Tanrı tarafından yok edilmişti.
Not the new Sodom, which as I recall, was destroyed by God for its treatment of strangers.
Yaşadığım sürece o bakışı asla unutamam.
I'll never forget that look as long as I live.
Kendimi açıkgöz bir insan sarrafı zannederdim ama seni yanlış tanıdığımı kabul etmeliyim, Libby Masters.
You know, as shrewd a judge of character as I consider myself to be, I have to admit I have seriously misjudged you, Libby Masters.
Eğer bilim insanları gibi davrandığımızı ileri süreceksek o zaman bilimin hakikatini bilmen gerek.
If you're gonna argue that we were acting as scientists, then you'd better have the science right.
Ama Cherlyn'e de açıkladığım gibi, ne şanslıyız ki bu konuda dünyanın en önemli uzmanlarıyla birlikteyim.
But as I explained to Cherlyn, luckily for us, I happen to know the world's foremost experts on the subject.
Seni iyi tanıdığımızdan, Bob nişanlını derinden sevdiğini anlamak bizim için kolay.
Knowing you as we do, Bob, it's clear to us both that you deeply love your fiancée.
Varisle Yedi'nin uğraşmasına izin verip geri kalanlarımız çalışacak, tek bir ortak amaç için 15 senedir çalıştığımız gibi.
We let the Seven deal with the heir while the rest of us work, as we've been working for 15 years, towards one common goal :
Cinsel açıdan ona dokunup dokunmadığımı kastediyorsan bunu kazadan beri denemedik.
Well, as for touching him in a sexual way, we haven't tried that since the accident.
Bu konuyu kapattığımıza eminim ama iş arkadaşı ve arkadaşı olarak acı çektiğini görebiliyorum.
- I believe we've covered that- - but as a colleague and a friend, and, well, I see the way he's suffering.
Birer klinik seçeriz, işte de yaptığımız gibi böl ve yönet taktiğini uygularız.
We each pick a clinic, and we divide and conquer, as we've done so often in this work.
Kimsenin bizi tanımadığı, bizi eş değiştirenler olarak tanıyan arkadaşlarımızın ve iş arkadaşlarımızın olmadığı bir yere gitme şansımız var.
We have the chance to go someplace where nobody knows us, where we don't have friends or colleagues who think of us as-as swingers.
Toplinler'in anket soruları bizimkiyle neredeyse kelimesi kelimesine aynıydı boşalma yetersizliğinde uyguladığımız protokol de öyleydi.
The Toplins'intake questionnaire was nearly word-for-word the same as ours, as was their protocol for ejaculatory incompetence.
Benim hâlâ endişelerim var hani şu tartıştığımız tedavi planı konusunda.
I still have some concerns about... the treatment plan as we discussed it.
İşte benim de yaptığım tam olarak bu ; anlamaya çalışmak.
And that's exactly what I'm doing as well, trying to understand.