Bakmayın tradutor Inglês
13,619 parallel translation
- Siz bakmayın ona.
Don't mind him.
Kusura bakmayın?
I'm sorry? Mm-hm.
İşimi yaptığım için kusura bakmayın.
Excuse me for doing my job.
Kusura bakmayın. Daha önce tanıştık mı?
I'm sorry, have... have we met before?
Kusura bakmayın Bay Palmer ama erkek odası diye bir şeyi ilk defa duyuyorum.
I'm sorry, Mr. Palmer. I'm unfamiliar with the term "man cave."
Kusura bakmayın, ama ilişkinizin seviyesini bilmek soruşturmamıza faydalı olabilir.
Sorry to pry but it might help our investigation to know the extent of your relationship.
Kusuruma bakmayın, burnumu sokmak istememiştim.
I'm sorry... I didn't mean to pry.
Paranı alıp seni öldüren sosyopatlarla ilgili şüpheci olduğum için kusura bakmayın.
Forgive me if I'm suspicious of charming sociopaths who take your money and then murder you.
Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın Prenses fakat geç olmadı mı? - Birer içki daha Qasim. - Kardeşleriniz öğrenirse...
It's just one more drink, Qasim.
- Kusura bakmayın.
Sorry. Um, no.
Kusura bakmayın. Alo? - Peşinat 8 milyon demiştin.
I thought you said the holding fee is $ 8 million.
İzinsiz girdiğimiz için kusura bakmayın.
Sorry about the intrusion.
Kusura bakmayın ama bence yanlış soruları soruyorsunuz Ajan Clark.
If I may, I think you're asking the wrong questions, Agent Clark.
Kusura bakmayın ama...
I'm sorry, but...
Kusura bakmayın. Linki TMZ'ye gönderdim.
I just sent the link to TMZ.
Kusura bakmayın Dr. Edwards, beni geri arayabilir misiniz lütfen?
I'm sorry, Dr. Edwards. Can you just call me back, please?
Kusura bakmayın, insan görünce heyecanlanıyor da.
Sorry, he's excited to see people.
Kusura bakmayın da, baş başa konuşabilir miyiz?
I'm sorry, can we have a private moment?
Yok, kusura bakmayın, size demedim.
No, sorry, I didn't mean you.
- Kusura bakmayın, içine ettim.
- Sorry, I messed up.
Konuşmam sebebiyle kusura bakmayın Peder..
I am sorry, Padre, for my speaking.
Sizi birkaç gündür ihal ettiğim için Kusuruma bakmayın, Peder.
I'm sorry I've neglected you for some days now, Padre.
Kusura bakmayın.
Sorry.
Kusura bakmayın.
Yeah, well, sorry.
Randevunuzu böldüğüm için kusura bakmayın.
Sorry to interrupt date night.
Kusura bakmayın, öyle dolaşıyordum.
Sorry, I'm just a passer-by.
Kusura bakmayın, çekilin.
Excuse me, excuse me.
Arkanıza bakmayın.
Don't look back.
- Kusura bakmayın.
Uh...
- Kusura bakmayın ama bir yığın geri zekâlı, köylü hayvanın orada yaşadığına.
Excuse me... Retard hillbilly animals that happen to live up there.
Federallerle yeterince başım ağrıdı. Kusura bakmayın.
I got enough trouble with the feds as it is.
- Kusura bakmayın, ellerim dolu.
- I'm sorry, my hands are full.
Bana öyle bakmayın.
Don't look at me like that.
- Kusura bakmayın.
- Sorry about that.
Kusura bakmayın, gidemem.
Sorry, I cannot!
Aceleyle geldiğim için kusura bakmayın ama eski hocanızı hatırlıyor musunuz?
Sorry I came this way in this rush, but remember your old teacher?
Böldüğüm için kusura bakmayın.
Sorry to interrupt the conversation.
- Kusura bakmayın, geciktim.
- Sorry I'm late.
- Haklısınız, kusura bakmayın.
I'm sorry.
Kusura bakmayın, dün gece pek uyuyamadım da.
Excuse me, I'm... I didn't sleep last night.
- Kusura bakmayın.
I apologize.
- Kusura bakmayın, ama...
Forgive me, but...
- Kusuruma bakmayınız lütfen.
Oh, I beg your pardon.
- Kusura bakmayın.
Oh, I'm so sorry.
Kusura bakmayın, elime geleni aldım işte.
Sorry. Grabbed what I could.
Kusura bakmayın efendim.
I'm sorry, sir.
Kusura bakmayın. Yan taraftaki radikal vejetaryenler sabahtan beri musallat oluyor.
The militant vegans next door been up in my grill all day long.
- Kusura bakmayın, saat 15'te uçağım var.
Don't you just hate that? I'm sorry, I have a flight at 3 : 00.
Gençlerin kusuruna bakmayın.
Pardon my boys.
- Satmaya çalışırsa FBI'ın bakmayı düşünmeyeceği bir yer olacaktır.
If she does try to sell it, it'll be somewhere the FBI won't think to look.
Kusura bakmayın.
Oh, wow.