English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bakıyorum

Bakıyorum tradutor Inglês

17,779 parallel translation
Şu anda ona bakıyorum.
I'm staring right at her.
Ve sana bakıyorum da.
And looking at you.
Buradaki kişilere bakıyorum.
I'm looking out at the faces here.
Bakıyorum fino köpeklerin seni korumaya gelmiş.
Wow, see you got your poodles here to protect you.
Bakıyorum da Jocelyn'in yeteneklerini almışsın.
You have Jocelyn's talent, I see.
Bakıyorum güveleri sevmiyorsun.
You do not like the moth I see.
Bira içmek istediğini söylediğin hâlde içmiyorsun, John ama burada oturmuş kafana bakıyorum.
You're not drinking your ale, John, which you said you wanted, but I'm sat here looking at the top of your head.
Kusura bakma, davaya farklı bir açıdan bakıyorum sadece.
Sorry, I'm just looking at the case from a different angle.
- Beni özlüyorsunuz bakıyorum.
So you guys do miss me.
Tamam, neye bakıyorum?
Uh... okay. What am I looking at?
İşinde iyi misin diye bakıyorum.
Seeing if you're any good.
Bayan Valdes baskı kuruyor bakıyorum.
Oh, so Miss Valdes is putting the screws to you, huh?
Şimdi bakıyorum.
[exhales] I'm checking now.
Benim küçük öpücüğümden sonra yüzün iyileşmiş bakıyorum.
I see your face healed nicely after my little kiss.
Vikram, bakıyorum da Rustom'la tanışmışsın.
Aah, Vikram. I see you've already met Rustom.
- Bakıyorum
- Have a look
Bakıyorum...
I'm looking, but...
Bakıyorum da her zaman ki gibi meşgulsün.
I see you're busy as ever.
Şu anda ele geçirdiğimiz petrolün hiç kanıtların arasına gitmediğini gösteren bir belgeye bakıyorum.
I'm looking at a report that says the containers of oil we seized never made it into evidence.
Güvende hissediyoruz bakıyorum.
Feeling safe, are we?
Ben sana bakıyorum, ve bir adam görüyorum...
I look at you, and I see a man...
Yok, benim eşyalarım kitap, tablo gibi şeyler sadece. Onun için bir tane softopper bakıyorum.
No, it's just that, my stuff are books and paintings and things like that, I was looking for a softopper.
Biliyorsun, buna bakıyorum ve sen kendini bu çamurdan uzak tutmayı başardın.
You know, I-I-I look at all this, and you... You have managed to keep yourself out of the dirt.
Artık kendime bakıyorum.
I'm taking care of me.
- Hemen bakıyorum.
- On it.
Bakıyorum Abe Lincoln koltuklarına kurulmuşsunuz.
Look at you people in the Abe Lincoln seats. Bam!
Size bakıyorum da...
You know, I look out at... I look out at you and, um...
Hayır, bu aileye ben bakıyorum!
No, I look after us, that's what I do!
Çatıdan giriş olup olmadığına bakıyorum.
I'm seeing if there's a way in through the roof.
Bakıyorum... 15 yıl önce ona ne olduğu umurumda değil.
I'm looking... I don't care what happened to him 15 years ago.
Bakıyorum...
Looking...
Emlak kayıtlarına bakıyorum, Evin şu anki sahibi Lorna Beliansky.
According to property records, the house is currently owned by a Lorna Beliansky.
Bak, burada bir ürün üzerinde bedellendirme yapıyorum.
Look, I'm here doing an appraisal on the property...
Bak, üstüne gelmemeye çalışıyorum, sadece bu şeyin inanılmaz olduğunu söylüyorum.
Look, I'm not trying to pressure you. I'm just saying this stuff looks amazing.
Ordan bakınca aptal gibi mi görünüyoruz... ona kadar sayıyorum...
Do we look like fools to you... I'll count till 10...
Bak ne diyeceğim. Olmamak için çok uğraşıyorum.
You know what?
Bak... seni çok iyi anlıyorum. Fazla sahiplendiğim için de özür dilerim.
Look, I completely understand and, uh, I'm sorry for being overbearing.
Bak, anlıyorum.
Look, I get it.
Bak, anlıyorum dostum...
Look, I get it, dude...
- Bak, anlıyorum.
- Look, I get it.
Bir bakımdan neredeyse inanamıyorum.
In a way, I can't believe it.
Bak, seni anlıyorum.
Okay, brother, look, I hear you.
Göğsünde güzel bir isimlikle orada oturuyorsun Ann, olmayan işleri arayan hasta bir adama bakıyorsun, ki artık kaldıramıyorum.
You sitting there with your friendly name tag on your chest, Ann, opposite a sick man looking for nonexistent jobs, that I can't take anyway.
Üzgünüm! Bak, yanındayken bunu neden yapıyorum bilmiyorum, tamam mı?
Look, I don't know why I do that around you, okay?
- Bak, üzgün olduğunu anlıyorum... - Üzgün mü?
- Look, I know you're upset...
Bakıyorum.
I'm on it.
Çocuğumun bana merak dolu gözlerle bakışını hatırlıyorum.
I remember my little one looking up at me, eyes full of wonder.
Ben bir mürekkep ile bakın Sonraki adam gun, ben o dövmeyi alıyorum.
Next guy I see with an ink gun, I'm getting that tattoo.
Bakın, ben... ağzımı açıyorum.
And, look, I'm... I'm opening my mouth, and I'm trying to say something, and I got a hand over. I'm...
Bakın beyefendi, normalde ben bu işi yapmıyorum.
Look here, mister, this isn't my line of work.
Bak, şu anda New York'dan kalkıyorum.
Look, I'm boarding from New York right now.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]