English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Balkabağım

Balkabağım tradutor Inglês

542 parallel translation
- Ne oldu küçük balkabağım?
- What is it, my little smorgasbord?
Balkabağım!
Pumpkin!
İstediğim sensin balkabağım, sadece sen.
It's you, Pumpkin, just you.
Ey benim balkabağım
O squash flower
Pekala balkabağım, haydi şunları temizleyelim ki süpermarkete gidebilesin.
Okay, pumpkin, let's clean all this up, and you can hop off to the supermarket.
- Hoşça kal balkabağım. Hoşça kalın.
Bye, pumpkin.
- Selam balkabağım.
- Hi, pumpkin.
Küçük balkabağım?
My little pumpkin?
Sen hala Nicky'nin küçük kızısın... değil mi, minik balkabağım?
Well, you're still Nicky's little baby girl... aren't you, my little mud pie?
Biri arabamıza vurmuş, balkabağım.
Somebody's bashed into our car, honeybunch.
- Güzel balkabağım.
- A beautiful pumpkin.
Neredeyse bitti, balkabağım.
Almost ready, pumpkin.
Eh, çorbada benim de tuzum olduğu için mutluyum, balkabağım.
Well, I'm just glad I could be a small part of it, pumpkin.
Mutlu yıllar balkabağım.
Happy birthday, pumpkin.
Bunu, nasıl yapıyordun balkabağım?
How did you do that, pumpkin?
Şey, balkabağım duygular karşılıklıdır.
It's like the second home we always dreamed of.
Ne kadar vaktin kalmış, balkabağım?
How much time do you have, pumpkin?
Hadi gidelim balkabağım.
Let's go, pumpkin.
- Buraya gel, balkabağım. - Larry, bir saniye alsana.
Here, take her for a minute.
Balkabağım.
Pumpkin.
Ve yakında benim küçük balkabağım mezun olacak..
And soon my little Pumpkin will graduate.
Hayır balkabağım, etmedim.
No, pumpkin, I didn't.
Tamam, balkabağım, otur Eğlenceye katıl.
O.K., pumpkin, sit down. Join the fun.
Devam et, balkabağım.
Go ahead, pumpkin.
- Tamam, balkabağım.
- Okay, pumpkin. - Okay.
Evet, balkabağım. - Bu benim için mi?
Is this for me?
Kadın izleyici olarak senin fikrin ne, balkabağım?
As a woman viewer what's your opinion, pumpkin?
Hadi, balkabağım, gidelim.
Come on, pumpkin, let's go.
Balkabağım, şimdi Londra hakkında ne düşünüyorsun bakalım?
Well, pumpkin, what do you think of London now, huh?
Balkabağım, sen ne diyeceksin?
Pumpkin, what do you have to say?
- Balkabağı mı? Şimdi...
Mmm-hmm.
Gece yarısı evde olacaktım. Yoksa üstü açık arabam balkabağına dönüşüyor. Maxie, her şeyi balkabağına dönüştürür.
I had to be home by midnight, I forget Whose, or my convertible turns into a pumpkin.
Balkabağı, fasulye, mısır, arabada seks ve uyanışçılık için bereketli bir toprağız.
We're a fertile land for corn, beans, squash, rumble-seat sex, and revivalism.
Sevgili Büyük Balkabağı Cadılar Bayramı'ndaki ziyaretini dört gözle bekliyorum.
Dear Great Pumpkin, I'm looking forward to your arrival on Halloween night.
Büyük Balkabağı'na yazıyorum. Ay çok şeker...
- I'm writing to the Great Pumpkin.
Büyük Balkabağı uğradı mı?
Has the Great Pumpkin been by?
Bütün geceyi, dışarıda şeker toplamak varken Büyük Balkabağını beklemekle harcadım.
I've spent the whole night waiting for the Great Pumpkin when I could've been out for tricks-or-treats!
Şeker toplama senede bir kere olur ve ben bunu bir balkabağı tarlasında taş kafanın biriyle oturarak kaçırdım.
Trick-or-treats come only once a year and I missed it by sitting in a pumpkin patch with a blockhead.
Hey, bekleyip Büyük Balkabağı'nı karşılamayacak mısınız?
Hey, aren't you gonna wait and greet the Great Pumpkin? Huh?
Sanırım tüm geceyi balkabağı tarlasında geçirdin.
I suppose you spent all night at the pumpkin patch.
- Ve Büyük Balkabağı hiç ortaya çıkmadı mı?
- And the Great Pumpkin never showed up? - Nope.
Göreceksin, gelecek yıl aynı zamanda gerçekten hakiki bir balkabağı tarlası bulacağım ve o balkabağı tarlasında oturup, Büyük Balkabağı'nın ortaya çıkmasını bekleyeceğim.
Next year, at this same time, I'll find a pumpkin patch that is real sincere. And I'll sit in that pumpkin patch until the Great Pumpkin appears.
Büyük Balkabağı ortaya çıkacak ve ben de onu bekliyor olacağım.
The Great Pumpkin will appear! And I'll be waiting for him. I'll be there!
Orada olacağım. O balkabağı tarlasında oturuyor olacağım ve Büyük Balkabağı'nı göreceğim.
I'll be sitting there in that pumpkin patch and I'll see the Great Pumpkin!
Sadece bekle, Charlie Brown. Büyük Balkabağı ortaya çıkacak ve ben de onu bekliyor olacağım.
Just you wait, Charlie Brown!
- Selam balkabağım, ne oldu orana?
What's that there?
Korkarım balkabağına dönüşme vakti prenses.
I'm afraid it's pumpkin time, princess.
Bu kolay bir iş olmayacak ve bazılarımız Şükran Günü yemeği ve balkabağı turtası için geri dönemeyecek.
It's not gonna be a cakewalk and some of us ain't coming back for Thanksgiving dinner and pumpkin pie.
- Büyükbabanın balkabağı nasılmış bakalım?
How's Granddad's little pumpkin?
- Selam balkabağı. - Tanrım,... Lexington'dan çıktığımızdan beri buna tahammül ediyorum.
I've had to put up with this since we left.
Üzgünüm büyük anne ama... bu balkabağı, fasulye | balkabağı ve tavuk... soya sosuyla çokça haşlanmış | hangisinin ne olduğu ayırt bile edilmiyor.
I'm sorry, Grandma, but... this pumpkin and kidney beans, and pumpkin and chicken... it's so boiled down with soy sauce that we can't even tell which piece is which.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]