Balto tradutor Inglês
131 parallel translation
Çoğunlukla Balto'dasınız akşamları. Massoulier'yle beraber.
Sure, at the Balto, often with Massoulier.
Belki bir akşam ikimiz beraber olabiliriz? Ama Balto'dan başka bir yerde.
What do you say we get together some evening, but not at the Balto.
Gelip bizi Balto'da bul.
The gang's at the Balto.
Ben her zaman Balto'dayım. Eğer orda değilsem sadece 10 dakika bekle.
I'm always at the Balto lf l'm not there, just wait 10 minutes
Balto, salyalı ağzını benden uzak tut!
Balto, get your slobbering mouth off me!
Balto, senin için yapamayacağım bazı şeyler var.
Balto, there's some things I can't do for you.
Benim adım Balto.
My name's Balto.
Afedersin Balto.
I'm sorry. Balto.
Balto yarı melez.
Balto the half-breed.
Oh Balto, annen için bir mesajım var.
0h, Balto, I've got a message for your mother.
Balto, bunu benim için tercüme et...
Balto, translate this for me...
Balto dur!
Balto, stop!
Balto'nun arkadaşının tüylerini kabarttığını sanıyorum!
I'm thinking Balto's friend got his feathers ruffled!
Sizin ve Balto arasında, Dostoyevski romanı gibisiniz.
Between you and Balto, it's like Dostoevsky novel here.
Balto.
Balto.
Balto, onun neyi var?
Balto, what's wrong with her?
Balto!
Balto!
Balto, onlar şişe kırıkları.
Balto, those are broken bottles.
- Oh, Balto... ve... kuzeye...
- The sun. - Oh, Balto... And... to the north...
Oh, Balto, haklısın.
0h, Balto, you're right.
Hayır Balto.
No, Balto.
Balto senin et dolabını bulmuş gibi görünüyor.
Looks like Balto's found your meat.
Çünkü Jenna Balto'yla çıkıyor.
That's because Jenna is running with Balto.
Bir önceki gece Balto'yla kazan dairesinde görülmüş.
She was seen in the boiler room the other night with Balto.
Balto?
Balto?
- Balto?
- Balto?
Oh, Balto, hadi hadi!
0h, Balto, come on, come on!
Balto, koş!
Balto, go!
Koş Balto koş!
Go, Balto, go!
Koş Balto!
Go, Balto!
Balto nereye gidiyorsun?
Balto, where are you going?
Balto, yarışa dön!
Balto, get back in the race!
- Balto, üzgünüm...
- Balto, I'm sorry...
- Balto bekle.
- Balto, wait.
Balto lütfen.
Balto, please.
Balto adında kaskatı donmuş bir heykel olduğunda, sakın bana gelme!
When you are big frozen-stiff statue named Balto, don't come running to me!
Çok güzel, Balto!
Good, Balto!
- Balto!
- Balto!
Balto, çok korktum, tüylerim diken diken oldu.
Balto, I was so scared I got people bumps.
Evet tabii ki Balto geri dönecek.
Well, of course Balto will come back.
O Balto, değil mi?
He's Balto, isn't he?
Balto, seni yalnız bırakmaktan hoşlanmıyorum.
Balto, I do not like leaving you out here alone.
Sana birşey dememe izin ver, Balto.
Let me tell you something, Balto.
- Bu Balto mu?
- Is that Balto?
Balto'nun tek istediği yardım etmek.
Balto wants to help.
Hangi yön Balto, hangi yön?
Which way, Balto, which way?
Balto, yavaşla!
Balto, slow down!
İyi yakalama Balto!
Good catch, Balto!
Anlamıyorum, Balto nasıl Steele ve takımını bulmayı ümit edebilir ki?
I don't get it, how could Balto hope to find Steele and his team?
Şey uh, ben... ben devam ettim, tek başıma ilaçları taşımaya... hepsini tek başıma... ve... ve o sırada aniden... o kurt köpeği belirdi, Balto.
Well, uh, I... I went on, d-dragging the medicine alone... all alone... and... and then suddenly... that wolf-dog appeared, Balto.
Balto hayatta.
Balto's alive.