English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bangs

Bangs tradutor Inglês

700 parallel translation
Uzun saçları ve parlak bir kişiliği var değil mi?
Her hair is longer than mine with bangs, and a bright personality, right?
Sizi üçkâğıtçılar!
HEY, THREE BANGS!
Kaküllerimi kirletme.
Don't smear my bangs.
Bu dönemin ilk yıllarında telli etek ve kâkülleriyle kadınlar kendi tarzlarında giyinirken yaşları ne olursa olsun erkeklerde, edepsizlerin "soba borusu" adını taktığı sert, uzun ve ipekten yapılmış şapkalar vardı.
During the earlier years of this period while bangs and bustles were having their way with women there were seen men of all ages to whom a hat meant only that rigid tall silk thing known to impudents as a stovepipe.
Mahallede dan-dun dolanıp duran o tramvayın adı gibi.
The name of that rattletrap streetcar that bangs through the Quarter.
Kafasını kaldırıma fazla hızlıca çarpmış.
He bangs his head too hard on the sidewalk.
Öz oğlunu tanımıyor musun?
[bangs door]
Seibei'nin kazanmasını umarak, dua davullarını bütün gün bangır bangır çalıyor,
He bangs his prayer drum all day, hoping for Seibei's victory.
Bu vesileyle, Ellen Arden'i yasal olarak ölü ilan ediyorum.
[BANGS GA VEL] I hereby pronounce Ellen Arden legally dead.
Vücudumun her köşesinde büyük küçük morluklar var tepeden tırnağa.
I've had bangs and bumps on every part of my body, from from bottom to top.
Bak... doktor, sol gözüne birkaç yumruk daha yersen... kör olacağını söylüyor.
Listen... the doc said if you take a couple more bangs on that left eye... you'll end up selling pencils.
Evet, kızın perçemi de tıpkı seninki gibi.
Yeah, and the girl wears bangs like you.
Bu masa da her yere çarpıyor.
Αnd this tabΙe bangs into everything.
Dünyayı beton otoyollarla, uçaklarla, televizyonlara, otomobillerle reklamlarla, plastik çiçeklerle, donmuş yiyeceklerle dolduracağım. Süpersonik patlamalar.
I'll fill it full of concrete runways, motorways... aircraft, television and automobiles... advertising, plastic flowers and frozen food... supersonic bangs.
Çok uzun kahverengi saçlı, kaküllü olan. Kim o?
She has very long brown hair hanging kind of in the front with bangs.
Ken Buddha : Bir tebessüm, iki patlama ve bir din.
Ken Buddha, a smile, two bangs and a religion.
Panjurlar hâlâ çarpıp duruyor.
The shutter still bangs.
- Silah sesleri geldikten az sonrasıydı.
- At that moment, all was bangs.
Ve ardından Kocaman bir nazi gelir ve beni başımdan vurur.
And then, I think, comes a big Nazi with a club and bangs me on the head.
Bu gibi büyük patlama işleriyle kimlerin haşır neşir olduğuna bakacağız.
That is, all the boys who understand big bangs.
- Duvara vurursa, sen de vur.
- If she bangs, bang back.
Küçük bir burun, çiller ve sevinçli bir surat.
AND A LITTLE NOSE AND ALL MY FRECKLES AND MY BANGS.
Hala fişeklerini satıyor musun?
You still peddling those whiz-bangs of yours?
Çeki düzen versen de kendine
Now your bangs are curled, your lashes twirled
Benim otomobilime kazadan farklı olarak acemice birkaç şiddetli darbe vurmuşlar.
My car's such a mess, a few more bangs wouldn't make a difference.
Kâkül kestirseniz, size yakışırdı.
You might be less hideous with bangs.
Ve siz bana kâkül kestirin dediniz.
And you advised me to wear bangs.
Barışçıl, Luckup Endüstri'nin eseri daha ucuza daha büyük patlamalar vaat ediyor.
Peacemaker, from Luckup Industries promising bigger bangs for less bucks.
Ense umrumda değil ama kaküllerinizi kesin.
I don't care how long it gets in the back, but keep your bangs cut, okay?
Tüm patlamalar aynı boyutta mı oluyor?
Are all the bangs about the same size, then?
- Bekle de gör
[DOOR BANGS OPEN]
Kimse yok, anne...
- Nobody, Momma! - ( door bangs )
Saat 8, Bundy!
[BANGS] 8 : 00, Bundy!
Artık çamur yok, ölüm, fareler, bombalar, şarapneller, vızıltı sesleri, dikenli teller ve isminde "Tüh be" geçen o lanet olasıca berbat şarkılar da yok.
No more mud, death, rats, bombs, shrapnel, whiz-bangs, barbed wire and those bloody awful songs that have the word "whoops" in the title.
Metresin mi?
Your mistress? - [Bangs Down Receiver]
Bir babanın, kızıyla yatması gibi, köpekler ve kalamarlardaki gibi.
Incest, like when a father bangs his daughter, like with dogs and squid.
Elbette Sayın Hakim.
Of course, Your Honor. ( gavel bangs )
Kapıdan sersemletici el bombalarından atıp, üç farklı noktadan içeri dalarız.
Flash bangs at the door. We make a three-point entry.
- Patlamaları sever misin?
- You like bang-bangs
Beni duyabiliyor musun?
[Sucker Bangs] CAN YOU HEAR ME?
Sonra, yüksek seste iki patlama duydum, havai fişek gibi.
Then I heard two loud bangs, like firecrackers.
Çok iyiydi. Daha ilk atış.
First shot, bangs it right up there.
Nöbet geçiriyor, kafasını duvara vuruyor.
She throws fits. She bangs her head against the wall Oh, for God...
Çocuklar patlamalar ve sarsıntılardan bahsediyor.
These guys are talking about bangs and shimmies.
Evet, orada oturmuş ışığı bekliyordum kadın arabama arkadan tosladı.
( Bert ) Yeah, so I'm sittin'there just waitin'for the light, this woman bangs into the back of my car.
İki büyük motor.
Two heavy bangs.
Hayır, Mr. Fowler.
( gavel bangs ) No, Mr. Fowler.
Suçlamaları kabul etmeden ya da reddetmeden önce...
( judge bangs gavel )
- Alo?
- ( bangs mic ) Hello?
Baba, neden bu kadar erken kalktın?
[door bangs] dad, what are you doing up so early?
Döndüm!
( DOOR BANGS ) ERICA : I'm back!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]