Battling tradutor Inglês
546 parallel translation
Hücreler birbiriyle savaşıyor gibi... sanki kendi yaşamlarının bilincindeler.
The cells seem to be battling one another... as if they had a conscious life of their own.
Unvan için dövüşen iki genç boksör arasındaki büyük mücadelede son raunt başladı.
This is the start of the final round in this great fight between two boys battling for the title.
- Kesin! Bugün bana yetecek kadar münakaşa gördüm.
I've had enough battling to last me for today.
Hayır, asıl konu Ohara-san hiçbir şeyin hallolmadığı bir sistem içinde bile bir yandan mide kanseriyle boğuşurken Watanabe-san çok şey başardı.
No, but the thing is, Ohara-san, even within a system where you can't get a thing done, and battling stomach cancer at that, Watanabe-san managed to accomplish so much.
Bugün sadece dört yarışmacı kaldı ve üç kişi gözdemiz ve bir kişi hala makam dışı.
Today, with only four contestants left we find we have three favorites and one rank outsider still battling it out.
Yüzbinlerce dolar. Büyük boynuzları olan geyikler gibi biribirine girsin. Bana kalırsa, birbirinizle ölümüne bir kavgaya girin.
All those hundreds of millions of dollars, crashing against each other like a couple of big elks with your horns locked battling till you both starve to death in the snow
Savaşçı Kürk biraz huysuzlanıyor. Ve işte yarış başladı.
Battling Fur at a little fraction, And there they go,
Yirmi sekiz yıldır Alec Waggoman'la mücadele ediyorum.
Twenty-eight years I've been battling Alec Waggoman.
Evet, işin korkutucu yanı ve gerçek anlamı şu bu ağırbaşlı genç kadının içinde, çok canlı ve değişik iki karakter kadının kişiliğine baskın çıkmak için savaş veriyordu.
Well, in a literal and terrifying sense... inside this demure young woman... two very vivid and different personalities... were battling for the mastery of her character.
Fransız yanım kavga et diyor, Hawaii'li yanım etme diyor ve bu savaş gerçekten dışıma yansıyor.
My French blood tells me to argue and my Hawaiian blood tells me not to, and they're really battling it out inside of me.
Şu anda hepimiz ortak düşmana karşı mücadele veriyoruz.
Now we're all battling against a common enemy.
Seninle savaşmayı seviyordum.
I would have loved battling you.
Çünkü her biri acı, bitkinlik ve yıpranmışlıkla mücadele ederek yarışmaya devam etmeye çalışıyor ; kazanmak için savaş veriyor.
weariness, struggling to keep going, battling to win, and isn't that the American way?
Karıncayla mücadelede sol kolunu kaybedeli beri Roy küçük yaratıkların peşinde hayatını tehlikeye atıyor.
Ever since he lost his left arm battling with an ant, Roy has risked his life in the pursuit of tiny creatures.
Sellere, çöken tavanlara, İngiliz ceza kanununa...
Battling gallantly against floods, roof falls
- Savaşan Bickersonlar. Çok severim.
- The Battling Bickersons. I love it.
Çalmak, soygunculuk ve karışık suçlar bıçaklamalar, alkolizm, sallanan bayraklarla siyasi isyanlar savaş öncesi komünistleri gibi polisle mücadeleler.
pilfering, burglary and assorted crimes, knifings, alcoholism, political riots with flags flying, battling the police like prewar communists!
Bir şeyle mücadele ediyorsan, yardım edeyim.
If your battling with something'then let me help.
Bu İngiliz genci iki haftadır bir kutu etin üzerinde asılı duruyor.
The battling british boy who, for two weeks Has been suspended over a tin of condemned veal.
"Küçük bir balık adaletsizliğe karşı mücadele veriyor"
"An outraged minnow battling against the tides of injustice."
Joe Gans'la Battling Nelson'un boks maçı içinse 3000 kilometre.
Another 2,000 to see Joe Gans box Battling Nelson.
... geliyor. Hunkpapa Siyu'ların büyük şefi...
Here he comes the battling chief of the Hunkpapa Sioux
Biliyorsun, her zaman sana karşı haddinden fazla anlayış gösterdim. Ama üslerinle savaşmaktan bıktım usandım artık.
You know I've always shown a great deal of understanding for you but I'm becoming tired of battling with your superiors
Demek Bataan Ölüm Yürüyüşü'nden bir asker yaptı, ha?
So, one of the Battling Bastards of Bataan, eh?
Tıp biliminin şu anda savaştığı bir günümüz belası mevcut.
There is a modern-day plague which medical science is currently battling.
34 ve 1 numaralar liderlik için büyük mücadele içindeler.
Teams number 1 and 34 battling neck-and-neck as they come down the short stretch.
ŞerifLuckyburada! Biz rnflasyonla savaşırken... sadrcr fiyatları aşağıya çekmiyoruz! Onları cehenneme gönderiyoruz!
Marshall lucky here, where we're battling inflation not only - by fighting high prices... but by blowing the living shit out of high prices!
Ben onun, başka bir boyutta Şeytanla savaşmak olarak düşünülmesini tercih ederim.
I prefer to think of them as battling evil in another dimension.
Çavuş Steel ve adamlarının bir macerasını anlat.
Tell us one about Sergeant Steel and his battling leathernecks.
Tutku, aşk ve şüphe kalbimde savaşıyor
Desire, love and doubting Are battling in my heart
Yaklaşık 20 Vietkong Elçilik çevresini işgal etmişti, ve şimdi Amerikan denizcileri ve askeri polis ile mücadele ediyor.
About 20 Vietcong had invaded the embassy compound and were now battling American Marines and military police.
Grup üzerine uzmanlaşıyordum. Hayır kurumları için çetelerle savaşmak gibi şeyler.
I've been specializing in groups, battling gangs for local charities, that kind of thing.
Sonra sen geldin ve senin göremediğin düşmanlara karşı savaştığını gördüm.
And then you came along, and I saw you out there battling against enemies that you couldn't even see.
Kadınla uğraştığın yeter, bana çuvalı ver.
Enough battling with the women, give me your sack
Biz aynı okuldan, aynı takımın aynı noktası için mücadele eden iki kişiyiz.
We're just two guys from the same school battling for the same spot on the same team.
Aygır Bart Simpson!
Battling Bart Simpson!
Zuzu Petals ve Art Mooney'nin "Kariyerimdeki En Berbat İpucu" ödülü için yarıştığı bu davada sıkıştım kaldım.
I was stuck with a case where Zuzu Petals and Art Mooney were battling out for the "Lamest Clue of My Career" award.
Bilinçli rüyayi tetikleyecek elektrik seviyesi zarar vermeyecek bir düzeydedir.
But I am under the influence of demons inside me battling for my very soul.
Jean-Baptiste'in anısına mücadele etmek Fransa ve imparatorluğa karşı savaşmak gibiydi.
Fighting for Jean-Baptiste's memory... was like battling against France and the empire.
Bilirsin, iyi vuruyor.
Well, you know, she's battling.
- Son düzlüğe giriliyor 200 metre kala Stepagain, Passionel ve Jamet'ten ayrılıyor., Pappernick geriden hızla geliyor...
- Into the stretch with an 1 / 8th of a mile to go, Stepagain, Passionel battling it out. Clear from Jamet, Pappernick's starting to mak e some ground but Stepagain is the leader...
Şiddetli rüzgarları dinlerken, immites ventos.
To hear the impetuous winds : "Immites ventos", battling amongst themselves.
Yurttan haberler var :
Battling for clean air and whatnot.
Biraz önce Hera'nın o yaratığıyla savaşırken nerdeydin?
Where were you when I was battling that beast of Hera's a little while ago?
Marmee'nin bileti için Halayla savaşıyor.
Battling Aunt March for Marmee's ticket.
- Hayatım boyunca savaştım.
- Been battling'all me life.
Ayrıca Alzheimer'la mücadele eden Houston'lu bir adamı da ziyaret edeceğiz.
Mmm! And we'll also be visiting with a man... right here from Houston who is battling Alzheimer's.
Profesör, Magneto'yla savaşırken yürüme yeteneğini kaybetmişti Amelia da onun hemşiresiymiş.
The Professor had just lost the use of his legs battling Magneto, and Amelia was his nurse.
- Evet.
You can't go battling around in front of waiters.
Parti için mücadele karakterine yakışmıyor.
Battling for the party doesn't suit your character.
Scorpina falan deme, en azından orada mücadele ediyordum.
I was at least out there battling with them.