Beryl tradutor Inglês
218 parallel translation
Beryl'e bir kaç yemek tarifi kitabı getirmesini söylemeni istedi. Ceviz turşusu falan.
Well, she wants you to remind Beryl to bring some recipe book - pickling walnuts or something.
- Beryl, çabuk ol.
- Beryl, hurry up.
- Onu bitirdiğiniz zaman. Beryl size verir.
- You can have another cup and welcome when you've finished that one.
Benim yapacak işlerim var.
Beryl'll give it to you. I've got my accounts to do.
Kırıntıları buradan görüyorum.
Go and clean off number three, Beryl.
- Çayı masaya götür Beryl.
- Take the tea to the table, Beryl.
Sessiz ol Beryl.
Be quiet, Beryl.
- Beryl Caighn'le?
- Beryl Caighn?
Beryl Caighn'le ne zaman tanıştınız?
When did you meet Beryl Caighn?
O sırada Beryl Caighn'i öldürmek istediniz mi?
Did you at that time intend to kill Beryl Caighn?
Yani tabancayı sadece Beryl Caighn'i... korkutmak için ateşlediniz.
In other words, you fired the pistol... only to frighten Beryl Caighn.
Sizin başarısız aile hayatınıza seyirci olan... masum Beryl Caighn yüzünden mi... yoksa huysuzluğunuzdan ötürü hastalanan kocanız yüzünden mi?
Is it for Beryl Caighn, an innocent bystander... to your sordid domestic failure... or is it your husband, driven ill by your shrewishness?
Şimdi bunu aklınızda tutun ve Beryl Caighn'e bakın.
Now hold that impression and look at Beryl Caighn.
Bu kadın kocasını, Beryl Caighn'i ya da her ikisini öldürmeye çalıştı mı?
Was she trying to kill her husband and Beryl Caighn or both?
Beryl'i getirin.
Bring Beryl in.
Beryl nerede?
Where's Beryl?
Arada sırada, ama Beryl'le birlikte çalışırız ve hep yapacak işim olur.
Sometimes but Beryl and I do things together and there's always my work.
Beryl, lütfen, bu şekilde konuşamazsın.
Beryl, please, you can't talk like that.
Bak, Beryl, Peder O'Shea bir rahip.
Look, Beryl, Father O'Shea is a priest.
Dr. Sigmund and Beryl sizi arıyorlardı, ama birden ortadan kayboldunuz.
Dr. Sigmund and Beryl were looking for you, but you left so suddenly
Şey, ben Beryl.
Well, this is Beryl.
Beryl Abbott.
Beryl Abbott.
Charles, Beryl Abbott kim?
Charles, who is Beryl Abbott?
Tekrar özgür olmak güzel, Beryl Abbot'tan daha fazla.
It's good to be free again, which is more than Beryl Abbott is.
Azizemiz Sussex'li Beryl sade bir vatandaştı.
Our patron, Beryl of Sussex, was a simple shepherdess.
Bu olaya iki yaşında bir çocuk tanık oldu. Hemen oraya koşup Beryl'ın yere düşen ayakkabılarını aldı.
This miracle was witnessed by a two-year-old child... who ran to the spot and picked up Beryl's shoes that had fallen to the Earth.
O çocuk, bu manastırı kurdu. Onun kardeşleri, dünyadaki insanlar Sussex'li Beryl'i ayaklarından tanıyana kadar sessizlik yemini etti.
That child founded this order... whose Sisters have taken a vow of silence... until such time as Beryl of Sussex is canonized... and recognized by the people of the world for her tremendous feat.
Buna da inanmakta zorlanıyorum.
I find that as hard to believe as all that about Beryl and her leap.
Bu konuda yardıma ihtiyacın olursa Beryl...
I'm always on hand for advice, Beryl.
Beryl çıktı mı Bayan Christie?
Has Beryl gone out, Mrs. Christie?
Beryl, ben geldim.
Beryl, it's me.
Beryl'e bakmıştım da...
Oh, I was looking for Beryl.
Beryl'in borcu.
Beryl or worry her with that.
Beryl, en iyisi ben gideyim.
Beryl, I think I better go.
Beryl ve onun arkadaşı Alice var.
There's Beryl and this other little dark one, Alice.
Beryl istedi.
Beryl wants me here.
- Tamam Beryl.
It's all right, Beryl.
Beryl.
Beryl.
Beryl, iyi değilsin diye bu saatte bu kadar gürültü yapma hakkın yok.
Beryl, if you're not well, you shouldn't be larking around at this time of night.
Merhaba Beryl.
Oh, hello, Beryl.
Güzel, otur Beryl... şuraya otur.
Well, sit down, Beryl, do, in the... deck chair.
Burada ne arıyorsun Beryl?
What you doing here, then, Beryl?
Gerçekten bilemiyorum Beryl.
No, I don't know about that, Beryl.
- Bu pek hoşuma gitmedi Beryl.
I don't like it, Beryl.
Bakın Bay Christie, Beryl bana anlattı...
Look, Mr. Christie, Beryl's been telling...
Eğer daha önce... gelmiş olsaydınız hiç risk olmayacaktı.
If only you and, uh... Beryl had come to me earlier, I could've done it without any risk at all.
Nefes al Beryl.
Breathe, Beryl.
Beryl.
Oh, Beryl.
- Beryl!
- Beryl!
Beryl?
Beryl?
Beryl, lütfen.
Beryl, please.