Beş parasız tradutor Inglês
1,126 parallel translation
Ve beş parasız.
And he's stone broke.
Çok aptalsın. Kadın beş parasız.
You're really stupid.
Sen Steward'la tanıştığında yüksek eğitimini atletizm bursuyla yapmaya çalışan beş parasız bir çaylaktı.
When you met Stewart, he was a dirt-poor boy trying to work his way through college on an athletics scholarship.
Aziz dostum, beş parasız.
Well, my good friend, we're broke.
Senin bildiklerini bilsem, asla beş parasız kalmazdım.
If I knew what you know, I'd never be broke.
Milyon dolarlık biriymiş gibi davrandım ama uzun zamandır beş parasızım.
I put up a real good million-dollar front but I haven't had any money in a long time.
Beş parasızım.
I'm broke.
'Sonumun böyle olacağından korktuğum mekan.' 'Yalnız ve beş parasız.'
'It was the kind of place I've always dreaded I'd wind up in,'alone and broke.'
Kocam çok zor durumda kaldı ve Güney Amerika'ya kaçtı. Beni ve kızımı beş parasız bıraktı.
My husband went to rack and ruin and ran to South America leaving me without money and with a daughter.
O Cortez değil, Pizarro idi, ve beş parasız öldü.
It was Pizarro, and he died busted.
Yaşlı bayan, yani büyükanne, beş parasız olduğunuzu bilmiyor?
The old lady, I mean, grandmother, she doesn't know you're broke?
Tam da beş parasız değiliz.
We're not completely broke.
Beş parasızsınız.
You're broke.
Burada beş parasızsız!
We're flat broke here!
"Linnet Ridgeway, beş parasız Sevimli Prens'le evlendi."
Linnet Ridgeway marries penniless Prince Charming after whirlwind romance.
Eğer altın aslan kazanır ve herkes ona oynarsa, beş parasız kalırım.
The golden lion is going to win and if everyone backs it, I'll be broke.
Beş parasızım.
I'm flat broke
Ama beş parasız öldü.
But he died penniless
Bu oteli işletemezsem beş parasız kalırım.
But I think I'll stay.
- Frank, beş parasız bir yere gidemem.
- Frank, I can't go out there broke.
Sen kendini vur Danny ve Carla da beş parasız kalsın.
You shoot yourself, Danny, there's no pension for Carla.
Beş parasızım.
I'm flat.
Hiçbir şey anlamadım, beş parasız mı kalacağız?
I don't understand - are we going to be broke?
Yani, yarına kadar evlenmezsem beş parasız kalacaksın, öyle mi?
So, if I'm not married by tomorrow, you're broke?
Kafanı ona takma, ben asla beş parasız kalmam.
Put your mind at ease. I'll never be broke.
Aşk hayatın beni ilgilendirmiyor fakat beş parasız birisi için gayet iyi görünüyorsun.
I'm not interested in your love life, but for a guy who's generally broke, you're doing well.
Bud, bunlar beş parasız içkici!
Jesus, Bud, they're winos!
- Ben beş parasız New York'a dönmüyorum.
- I'm not goin'back to New York with no money.
Beş parasızım, bir çöplükte yaşıyorum...
I'm broke, I live in squalor...
Amcamın cinayeti sırasında beş parasız biriydim.
I was flat broke until my uncle's murder.
Bir çok gösteride birilikte oldunuz, beş parasız.
You've been in lots of shows that went bust.
Beş parasızım. Dünya turu 25 sent olsa gidemem.
I'm so broke, I couldn't leave if it took a quarter to go around the world.
Orada, hamile, beş parasız ve tek başına, bekliyordu, ümidini kesmeden bekliyordu, saatler ilerledikçe, telefon çalmıyordu.
There, pregnant, penniless and alone, she has been waiting, hoping against hope, as the hours tick by without a phone call.
Beş parasız, kanalizasyonlarda yaşamak zorunda kaldı yani bu yeraltı tünellerinde.
penniless, he was forced to live in the sewers, in these underground tunnels.
Ama İngiltere'ye kadar beş parasız gidemezsin.
You can't arrive in England with no money.
Beş parasızız.
We're broke.
Onun fahişelik yaptığı, beş parasız gezdiği günleri unutmadım.
I remember her when she was whoring and always broke.
Beş parasız kaldığımı mı?
That I'm completely broke?
Hep yorgunum, meşgulüm, beş parasızım.
I'm always too tired, too busy, too broke.
Beni zorlama. Çoktan beş parasız hale geldin.
Don't push me You've already run out of money
Beş parasız öleceğim, Al? Ama önce, bir berber bulacağım. Gerçek bir erkek!
Die broke, Peg, but first I'm find a barber, a real man, a man who likes girls but hates women.
Al sırf beş parasızız diye hayvan gibi yaşamamız gerekmez.
Al? Al Bundy?
Adam ayakkabı satıyor, beş parasız ve bana kızıyor.
Excuse me. Is this your Mercedes?
Devam et, çünkü zaten beş parasızım.
Go ahead, because I'm already broke.
Sizi de eve beş parasız yollayacağım.
I'll send every one of you home broke.
Beş parasız kaldım ve olduğum yerde sayıyorum.
I'm broke and I'm going nowhere.
Yarın beş parasız olacağız.
Tomorrow we'll be flat broke.
Hangi beş parasız ve bekâr dört çocuk annesi istemez ki?
What penniless, unmarried mother of four wouldn't?
Cebinde beş parası yok ama 3 üniversite onun peşinde. Sonrasında olanaklar sınırsız!
Without a penny to his name, three great universities are begging for him.
Julie, Jimmy'yi terk edip seninle evleniyor. Oysa şimdi onun milyonları varken sen beş parasız kalacaksın. Sanırım geçen sezonun sonunda bir dizl felaket meydana geldi.
Ryan he's in kind of a bad place as hard as it is to imagine having a baby I can't really imagine not having it he was pretty down an out because he was obviously having to go back to Chino
Beş parasızım, oğlum.
[CHUCKLES] I'm broke, son.