Bilerek yapmadım tradutor Inglês
223 parallel translation
- Bilerek yapmadım ki.
I didn't do it on purpose.
Sean, bilerek yapmadım!
Sean, I didn't mean to do it!
- Bilerek yapmadım.
- I didn't mean it.
- Özür, bilerek yapmadım.
Sorry, I didn't do it on purpose!
Özür dilerim, bilerek yapmadım.
I'm sorry, I didn't mean to...
Bilerek yapmadım.
I didn't mean to.
Bilerek yapmadım!
I didn't mean to!
- Bunu bilerek yapmadım!
I didn't think of that!
Bilerek yapmadım.
Wait! Wait, it wasn't done on purpose.
- Bilerek yapmadım, spastik.
- I didn't mean to do it, spaz.
Bilerek yapmadım.
I didn't mean it.
- Bilerek yapmadım!
I didn't mean it! Aw, I didn't mean it.
Bilerek yapmadım.
I didn't mean to do it.
Bilerek yapmadım.
It wasn't my intention.
Bilerek yapmadım.
Wasn't on purpose.
Bilerek yapmadım.
I wasn't thinking.
Bunu bilerek yapmadım.
I didn't do that on purpose.
- Bilerek yapmadım.
- I haven't made up my mind.
Bilerek yapmadım.
I didn't mean to be.
Sonuçta bunu bilerek yapmadım ya.
It's not like I did this on purpose.
Hayır, bilerek yapmadım.
No, I didn't do it on purpose.
Tüh, bilerek yapmadım.
Oops, I didn't mean to do that.
Bilerek yapmadım.
I didn't do it on purpose.
Üzgünüm. Bunu bilerek yapmadım.
I'm sorry. I wouldn't have this happen for the world.
— İlk defasında bunu bilerek yapmadım.
- I didn't mean to the first time.
Bilerek yapmadım.
I didn't do that on purpose.
Ona deli olurdu. Bilerek yapmadım ya!
I didn't do it on purpose, did I?
Bunu bilerek yapmadım.
I didn't do it on purpose.
Ama onu bu öldürdüyse, bilerek yapmadım.
But if that killed him, it was an honest mistake.
Bilerek yapmadım ki.
I didn't do it on purpose.
Bilerek yapmadım.
I'm so sorry I didn't mean to do that
Bunu bilerek yapmadım.
If I was, I didn't mean to.
Bunu bilerek yapmadım. Eğlendiğimizi sanıyordum. Seni sevmiyorum.
I didn't mean to be. I thought we were having fun. I don't- - l don't love you. I never did.
Bilerek yapmadım!
Not with the shoephone!
Bilerek yapmadım, Louis.
It was not my intention...
Yaralanmanıza üzüldüm, ama bilerek yapmadı.
I'm so sorry you were hurt, but he didn't mean It.
Bilerek yapmadığımı anlamalısın.
You must know I didn't do it deliberately.
Bilerek yapmadınız tabii... ama maalesef onu son derece tehlikeli bir durumda bıraktınız.
I know you didn't mean it but I'm afraid you have put her in an extremely dangerous situation.
Bilerek yapmadığını biliyorum beni onlardan biri sandı ilk bana saldırdı bende cevap vermek zorunda kaldım
I know you didn't do it on purpose He thought I'm one of Wei's men So he took the first strike
Hayır, Ruthie, bilerek yapmadım.
No, Ruthie, I didn't.
Hayır, bilerek yapmadım.
No, I did not.
- Yemin ederim, bilerek yapmadım.
- I swear I didn't!
Bayım, şu topluluğun önünde bilerek bir kötülük yapmadığımı söylüyor ve hoşgörünüze sığınarak düşüncenizle beni temize çıkarmanızı diliyorum. Ben evim üzerinden bir ok attım ve kendi kardeşimi yaraladım.
Sir, in this audience, let my disclaiming from a purposed evil free me so far in your most generous thoughts that I have shot mine arrow o'er the house and hurt my brother.
Bilerek yapmadım.
No offense.
- Bilerek yapmadınız ki.
- I'm terrible.
Ama bunu bilerek yapmadım ya.
I know, I know.
Hiçbir şey yapmadığımı bilerek yaşamaktansa bunu öğrenmeye çalışırken ölmeyi tercih ederim.
But I'd rather die finding out than live knowing I didn't do anything about it.
Umarım Jill'in bunu bilerek yapmadığını biliyorsundur.
I hope you know Jill did not do that on purpose.
Asla onu bilerek kıracak bir şey yapmadım!
I would never have done anything to deliberately hurt him. OK.
Senin de yardımınla Tom, ki bunu bilerek yapmadığını düşünmek isterim bütün kasabaya bela getirdi.
"With your help, which I prefer to think was accidental, Tom," she has managed to spread bitterness and troubles throughout this whole town.
MONTGOMERY İL MECLİSİ birşeyler yapmamız gerektiğini bilerek... kendi kendime yaşayamazdım ve yapmadınız.
MONTGOMERY COUNTY COUNCIL I couldn't live with myself... knowing that we might have done something and did not.