Birer birer tradutor Inglês
10,579 parallel translation
Son zamanlarda küçük kızların bedenleri birer birer karaya vuruyor.
One by one, bodies of little girls have been washed ashore lately.
Hepiniz birer birer girdiniz.
One person at a time.
Tüm kurbanlar birer birer toplanmış, bağlanmış ve masaya yerleştirilip vurulmuş.
And all the victims were corralled one by one, Tied up, positioned at a table, and then executed.
Luciano'nun ölümü bir devrin kapandığını gösteriyordu. As ekibindekiler birer birer tarihe karışıyordu.
The death of Luciano signals the end of an era, as one by one, his original crew begins to fade into history.
Gidip oturuyoruz, birer tane içki söylüyoruz bize servis ettiği bardaklardan parmak izini alıyoruz ve kelepçe için tahmini olarak bilek ölçülerine bakıyoruz. - Hazır mısın?
We're gonna go sit down, order a couple of drinks, grab her fingerprints off the glass she serves us, and then measure her wrist for handcuff size.
Benden birer içki daha.
One more round on me.
Birer içki içelim mi?
Can I buy you a drink?
Kulüpte birer bira içecektik hani?
I thought we were grabbing a beer at the club.
Ben onun eşi değildim. Sadece yakın birer arkadaştık.
I wasn't his wife, just a close friend.
Ama yaptığın en kötü şeyler teknik olarak birer suç değildi.
But some of the worst things you can do, they're technically not crimes.
Siz sadece taşları bana getiren birer araçsınız.
You were merely the vessel to bring the Stones to me.
Hırslı dedim, hırslı birer teknoloji girişimcileri!
I said high-flying, high flying- - tech entrepreneurs!
Bir sene önce, ipsiz sapsız birer inek gibi evlerimizin bodrum katında yaşıyorduk.
One year ago, we were dateless nerds living in our mothers'basements.
O zamanlar hepimiz birer vampirdik.
We were all vampires then.
- Henüz. Theo'nun anne ve babası psikopat birer katilse o zaman ona güvenmememiz gerekir, değil mi?
If Theo's parents are both psychotic killers then obviously, we should not trust him, right?
Meclis binasındaki şerefsizler sürekli işime burnunu sokmasa her birinin kafasına birer kurşun sıkmıştım bile.
If I didn't have those SOBs up in the state house nosing around my business, I'd put a bullet in each of their heads.
- Sonuçta hepsi birer insan.
- They're still human beings. - Human?
Resimlerimin birer sahte Monet tablosu olduğu ortaya çıktı.
Turns out it's just a pile of fake Monets.
İkiniz de birer kahramansınız.
You two are a couple of heroes.
Ve elbette ki, insanlar da birer tehditti.
And, of course, there was the human threat, as well.
Bay Mayer ile birer içki içmişler.
He had a drink with Mr. Mayer.
Siz de birer çaylak dedektif olmuştunuz yani.
So, now you've become junior detectives.
Homer, hadi buradan gidip birer bira alalım?
Hey, Homer, you want to get out of here, get a beer? ♪ Girl, you know it's true ♪
Hepiniz lanet birer yalancısınız o toprağın altındayken böyle atıp tutmak kolay değil mi?
Oh, no, you're all fucking liars and it's easy to say it now he's in the ground, in't it?
Suratlarına birer yumruk atma isteği uyandıran insanlardır.
Those people, you want to punch those people in the face.
Her zaman başkalarına yardım ederlerdi. Küçük birer çocukken bile.
They were always helping people, even as little boys.
Gidip birer içki içebiliriz.
Um... We could grab a drink or something.
Kurbanların ağızlarında bulunan yanık izleri birer sayı.
The brand marks in the victims'mouths were numbers.
Ağızlarında da birer sembol varsa, kodun tamamlanmasına bir sembol kaldı demektir.
If they also have symbols in their mouths, there's only one symbol left in the code.
Herkesin kapısına birer tane bıraktım.
I left one by everyone's door.
Evet, malesef artık hepsi birer delil.
Yeah, I'm afraid that's all evidence now.
Cevabınız evetse bizlerin birer canavar olmadığını varsayıyorum.
Can I assume, because we're not monsters, that the answer is yes?
- Birer hobiye ihtiyacınız var.
- You all need to get a hobby.
Ve siz ve ben, birer yabancıyız.
And... you and I, strangers to each other.
Çıkarken kendinize birer lolipop alın.
Any time. Grab a lollipop on your way out.
- Siz birer dahisiniz.
You're geniuses.
Sen hariç tüm arkadaşlarım birer katil.
All my friends are killers except you.
Hırdavatçı da aynısını sordu. İkiniz de şovenist birer domuzsunuz.
That's exactly what the guy at the hardware store asked, and you're both chauvinist pigs.
"Vücudumuz birer tapınaktır" olayı.
Oh. Body's a temple.
Gerçekten iyi birer insan sarrafılardır.
They're a real good judge of character.
Birer tane daha alalım.
Another round.
Ama burada sadece sıradan birer mahkumsunuz.
But in here, you just another prisoner.
Yama verdiklerim birer Vago'dur.
Anyone I patch in is a Vago.
Şurası muhakkak ki, burada hepimiz birer vatandaşlık görevi savunucusuyuz.
Well, by all means. We are avid fans of civic duty here.
Her birimizde birer tane var ve kasayı açabilmek için dördü de gerekli.
Each of us had one, and you needed all four to open the safe.
Şimdi birer kahve içelim...
Right, so what we're going to do is get some coffee...
Yıllar boyunca Luciano ve Genovese sadık birer iş ortağı oldular.
For decades, Luciano and Genovese have been loyal business partners.
Kendilerini birer alfa erkeği olarak görüyorlardı. Birer lider olarak. Kendilerine de çok güveniyorlardı.
They saw themselves as an alpha male, a leader, and they had that... that belief in self.
Orda dışarıda, Hepsi birer av ve avcı.
Out there, it's all predators and prey.
Bedeniniz onların botları altında ezilecek birer kabuk olabilsin diye, onlara kutsal olanı öldürmek.
Kill what's sacred to them so the body is just a shell to be crushed beneath your boot.
Çıkışta birer bira içelim mi?
Want to get a beer after?