Bitmiş tradutor Inglês
5,405 parallel translation
Evet benzini bitmiş.
Yeah, it's out of gas.
Akü bitmiş.
The battery's dead...
Dakikam bitmiş. Tüm dünya gelecek ayın ilk günü bunu izleyecek!
The whole world will be watching this on the first of next month!
Kabul ediyorum ama iş kontes şirketine gelince, işimiz bitmiş oluyor.
I'll write down this parameter, but if Conte's group participates, we're screwed!
Bitmiş olacak, tam ben bitirdiğimde cümlemi.
It'll be over before I finish this sentence.
Ama şeker kamışımız bitmiş.
But we've run out of sugarcane.
Sonra da iş bitmiş olacak.
Then it's done.
- Siktir! Ev hapsin bitmiş.
Shit, no longer under house arrest.
Bunun yarına kadar boyanmış ve bitmiş olması gerekiyor.
We should have this all painted and done by tomorrow.
Dj alt katta olacak ve çiçek düzenlemesi de bitmiş olacak.
Alicia : The DJ'll be downstairs, and the flower arrangements will be over there.
Bitmiş olurum.
I'll be finished.
Bitmiş oluruz.
We'll be finished.
Yarın golfte babasını ve ortağını etkilemek için iyi bir uyku çekmen lazım. Yarın bu evden gitmiş olacaksın ve her şey bitmiş olacak.
You need to get a good night's sleep so you can impress her dad and his partner at the golf course tomorrow, and you're gonna be out of this house, you're gonna be home free.
Bunun işi çoktan bitmiş.
This thing's too far gone.
- Mason, bunun bitmiş bir iş olduğunu bilmeni istiyor.
- Mason wants you to know this can never be undone.
Yaşam kaynaklarını tamir etmek altı ayımızı alır ve dört ay sonra oksijenimiz bitmiş olacak.
Engineering needs six months to fix life support, and we'll be out of oxygen in four.
Gizli görev operasyonları biri bitmiş diğeri başlamış 12 aydan daha fazla.
Deep cover ops, one after another, none less than 12 months.
Sevdin demek? Çünkü bitmiş.
Oh, you like it,'cause it's gone.
İnşaat aylar önce bitmiş olmalı.
Construction should have been done months ago.
Ve tam ben her şey bitmiş derken, tam daha başka bir şeyi yok edemez ya da daha kötü bir şey yapamaz derken...
He crushed me, and just when I thought it was over, that he couldn't destroy anything else or do anything worse...
Stefan telefonunu açmıyor. Yani dakikası bitmiş olabilir.
Well, Stefan isn't picking up, so he might just be out of cell phone minutes.
Henüz bitmiş değil.
You haven't finished yet.
Birkaç dakika önce hükümet binasının önünde bitmiş basın konferansında, Vali Deval Patrick sadece iki cihazın bulunduğunu söyledi.
In a news conference that ended just minutes ago behind me at the state house, Governor Deval Patrick has stated that only two devices were found.
Bitmiş.
It's over.
Bunun yarına kadar bitmiş olması lazım.
We have to finish this up. This has to be done by tomorrow.
Bütün hastanelere biz tedarik ediyoruz. Yani sizi temin ederim hepsinde ya bitmiş ya da bitmek üzere.
We supply all the hospitals, so I assure you, they're all out or critically low.
Hayır ama tuhaf olan şey dört gün önce modellik işi için ayrılınca dijital hayatı da bitmiş, hiçbir şey yok.
Yeah, but here's the weird thing - - she leaves for a modeling gig four days ago, and her digital life just disappears - - nothing.
Vardiyası 16.00'da bitmiş.
He wrapped up his shift at 4 : 00.
Olmuş bitmiş gibi konuşuyorsunuz.
You're talking in the past tense.
Bak onu korumak istemeni anlıyorum ama benim bulunduğum yerden bakınca son konuşmanızın bir kavgayla bitmiş olabileceği ihtimalinden endişe ediyorum.
Look I get that you want to keep him safe, but from my unique point of view, I worry if the last time you guys talked was a fight.
- Wild Turkey bitmiş. Bütün bunların berbat olduğunu anlıyorsunuz, değil mi?
Y'all understand how that's bad, right?
Biz her yıl üretecektir kabaca 80.000 lira Bitmiş, plaka hazır et.
Wewould produce annually roughly 80,000 pounds offinished, plate-ready meat.
Tasarruf hesabının miadı dolmuş ve kredin de bitmiş durumda.
Your savings account is tapped out, and you used up your loan.
Çevir bakalım bitmiş mi!
Turn it over!
Şarabımız bitmiş.
We ran out of wine.
- Eh henüz bitmiş değil İki küçük yaşamınız var.
- Well, I ain't finished with you two lowlives yet.
- Şimdiye kadar bitmiş olmalıydı.
Thought that would be done by now.
Temiz çarşafım bitmiş, ama bir şekilde halledicez.
Hey, uh, I'm out of clean sheets, but we're gonna make this work.
Lisa ve Malik için balayı çoktan bitmiş ama benim en iyi arkadaşlık olayım hala devam ediyor.
For Lisa and Malik, the honeymoon was over, but I was in the best relationship of my life.
Şehir merkezinde bitmiş ve silahlar ateşlenmiş.
It just ended downtown and apparently shots were fired.
Bu sayıyı bir kayıp düşünme, dovüş henüz bitmiş değil.
Don't you dare mark that as a loss, this fight's not over yet.
Aküm bitmiş olabilir.
I think the battery might be dead.
Testler 4.00'te bitmiş olur.
The tests will be done by four.
Yanlış anlama ama, bitmiş görühüyorsun.
Don't take this the wrong way, but you look exhausted.
Birazdan işimiz bitmiş olur.
We should be wrapped up any minute now.
Bu savaş bitmiş olabilir ama başkaları olacaktır.
This battle may be over, but there will be others.
İlişkiniz bitmiş mi oluyor şimdi?
Does that mean the relationship is over?
Şampuanımız bitmiş, bebeğim.
We're out of shampoo, baby.
Şimdiye bitmiş olması gerek.
It should be about finished now.
Tüh, şampanyamız bitmiş.
- Shoot, we're out of champagne.
Sonra bir bakmışsın, hayatın bitmiş.
Next thing you know, your life is over.