Bits tradutor Inglês
2,886 parallel translation
Alexis'in ilacına kattığın şekerde,.. ... parkur malzemesi parçacıkları bulduk.
Little bits of outdoor track surface that we found mixed with the sugar that you used to dump into Alexis'medication.
Belki sizi parçalara ayırmalıyım diye düşündüm.
I was thinking maybe I should rip out your sticky bits instead.
Ama işte o noktadan sonra, bir bakıma o küçük parçaları çok daha kompleks şeylere birleştirme süreci başlamış oldu.
But from that point on, it was just, in a sense, a process of assembling those bits into more and more complex things.
Evet, asıl yaşananın, parça ve kırıntılarından süsleyip dekore ederek.
Yeah, stitched together from bits and pieces of what actually happened.
Çünkü, kainatın başlangıcından sonra görülebilen tüm evrenin bir kum tanesinden milyarlarca kez daha küçük olduğu zamanda saniyenin milyarda, milyarda, milyarda, milyarda birinde ortaya çıktığı düşünülüyor ve kuantum dalgalanmaları dediğimiz küçük dalgalanmalar evrenin küçük parçalarını biraz daha yoğun hale getirdi.
Because it's not that they originated in the first billion billion billion billionths of a second after the universe began, when the whole observable universe was billions of times smaller than a grain of sand. And little fluctuations called quantum fluctuations made little bits of the universe a bit denser.
Eskiden burada olduğunu gösteren tek kanıtlar bu yumurta kabukları ve kemik parçaları.
These egg fragments and bits of bone are all that remains to show it was here at all.
Nasıl yarım inçlik matkap uçları olmaz?
How do they not have 1 / 2-inch drill bits?
Yani, seni gıcık eden bir adamla yan yana çalışmak...
I mean, working side by side with the guy who's mashing bits...
Bulduğumuz yanmamış uzuvları kullanarak seni yeniden birleştirmek zorunda kaldık.
We had to piece you together with the unburnt bits of whomever.
Ben biraz günümüzün mühendisliği ile geçmişin analog teknolojisini bir kaç deneysel parça ile birleştirdim ve bu ortaya çıktı.
So I used some of today's engineering with yesterday's analog technology with a few experimental bits here and there and voilà.
Eğer yer aldığınız bir haber veya yazdığınız bir makale varsa sizin için yayınlatabiliriz.
If you can send in your bits of news and any interesting articles we'll try and get them published.
Deneyciler onları parçalayınca, daha da küçük parçacıklar keşfettiler.
When experimenters first broke into them, they discovered even smaller bits inside.
...
We got you a good selection of fundamental bits of reality. Yeah, you certainly have!
Parçacık kümesini sonunda, Temel Parçacıkların Standart Modeli olarak adlandırdıkları, parçalanamaz parçaların zarif setine dönüştürdüler.
They've finally tamed the particle zoo into an elegant set of unbreakable bits called the Standard Model of Elementary Particles.
Bu çoklu göre''bit''lerini birlikte bağlarsanız olasılıkların yeni dünyasını açarak, sonsuz sayıda hesaplamaları yapabilir.
Link these multi-tasking bits together and they can do vast numbers of calculations simultaneously, opening up new worlds of possibility.
Sonuç olarak sıradan bir kuantum bilgisayarı bile tüm evren büyüklüğündeki klasik bir bilgisayardan yüzlerce kez daha güçlü olabilir.
As a result, even a tiny quantum computer with a few hundred quantum bits in it could be more powerful than a classical computer the size of the whole universe.
Kuantum''bit''leri çok küçük, ufak, ve çıplak gözle görülemiyor.
Quantum bits are very small, really teeny, cannot see it with the naked eye, cannot see it through a microscope.
Ama bizim insan ölçülerinden bilgi alıp, kuantum''bit''lerinin bulunduğu ekstrem mikroskobik ölçülere bilgi almak için tüm oda dolusu cihazlara ihtiyacımız var.
But you need this whole roomful of equipment to tickle this quantum bit and get information from our human scale down to this extremely microscopic scale where quantum bits actually live.
Kulağa kolay geliyor ama Seth'in gerçekliğin en gizemli kuralını yani kuantum''bit''lerinin gözlemlenmeye çalışılır çalışılmaz aynı anda iki şeyi de yapmayı bıraktıkları gerçeğini halletmesi gerekiyor.
Sounds easy but Seth has to overcome the most mysterious rule of reality - the fact that his quantum bits stop being able to do two things at once as soon as he tries to observe them.
Çıtır parçalar da olsun mu?
Do you want some crispy bits?
Hey, Lois, bak mısır gevreği harfleriyle ne yazdım.
Hey, Lois, check out what I spelled with my Alpha-Bits.
Mısır gevreğini tercih ederim.
I prefer the Alpha-Bits.
Adım Christi Cason. 39 yaşındayım. Bir bebek doğurmak üzereyim. Son doğumumdan bu yana 14 ay geçti.
This whole amazing process, the bits coming together to produce a recognisable human face, happens in the womb between two and three months.
Hayır, peki, küçük şeyler atıştırmak istiyorum, belki de biraz meyve.
No, well, I like to eat some little bits, perhaps some little fruit.
Bu muhteşem süreçte, parçalar birleşiyor tanınabilir bir insan yüzü oluşturuyorlar ve bu anne rahminde 2 ila 3 ay arasındaki bir sürede oluşuyor.
This whole amazing process, the bits coming together to produce a recognisable human face, happens in the womb between two and three months.
Evet, parçalara ayrılma akıntısına karşı kürek çekemedim.
So, oh, yes, I've not bucked the trend for falling to bits, by any means.
Herkes az buçuk bir şeyler biliyor ama hiç samimi arkadaşı yokmuş gibi görünüyor.
Everybody knew bits and pieces, but it doesn't seem like she had any close friends.
Bu çok heyecan verici.
I'm thrilled to bits.
Lavabodan akan ıvır zıvır ve parçalar dirsekte birikmiş.
All the bits and pieces that go down the drain are collected in the trap.
Yani her yerinde doktorun saçından, kanından, beyninden küçük parçalar var demek.
That means that you have got little bits of the doctor's hair, blood, and brains all over you.
Bu çok heyecan verici bir olay çünkü insan evriminin tutarlı bir resmini oluşturmak için bilgi parçalarını bir araya getirmeye başlıyoruz.
It's very exciting because we are starting to piece together bits of information to get this sort of coherent picture of human evolution.
Bir kova dolusu köpüklü birayı 4 kuruşa alabildiğimi hatırlıyorum. Kör olasıcalar!
Well, I remember when you could get a bucket of suds for 4 bits, dagnabbit!
Söylenecek fazla bir şey kalmamış çünkü parçaların bir kısmı ortada yok.
Really not much point trying to see if it'll start because some pretty important bits are missing.
İnsanlar California sanır ama Beatles'ın bir kısmı Detroitli.
Bits of the Eagles, everyone thinks they're from California. They're Detroit.
Bana sakın o 2 renkli topları anlatma
Don't tell me that these 2 bits of wire with coloured balls...
Burada ki amacım, daha sahici bir yola çıkıp asıl sürüşün nasıl olduğunu görmek..... buda bana size top gear'ın pistinde normalde göremediğiniz tüm numaraları gösterebilme imkanı sağlayacak.
My idea here is to go on something a bit like a real road and see what the ride is actually like, and it will allow me to show you all the bits of the Top Gear test track that you never normally see.
- Evet, Ryan acı, aşağılama ve Darryl'ın atmığıyla dolu. Biraz köpük de var sanırım.
Yeah, Ryan, stuffed with pain and humiliation... and Darryl's come... a-and bits of foam, I think.
Doktorun kardan alacağı yüzde 10 hesaba katıldığında eminim onaylayacaktır.
Considering the good doctor is pocketing 10 % of the take, - I'm sure he will. - Two bits for each set of ears?
Tüm bu çılgınca mutsuz anların ortasında bile.
Even in the midst of all the crazy unhappy bits.
Evet, elimizde gerçi birçok parça var ama bunları birbirine bağlayan bir şey yok.
Well, we've got lots of bits, but nothing that links them together.
Filmde gösterilmeyen sahneler.
The bits the film doesn't show.
Onu vururuz, parçalara ayırırız, sonra parçaları Land's End'den John o'Groats'a kadar her yere gömeriz.
We shoot him, we butcher him, then bury the bits everywhere from Land's End to John o'Groats.
Etrafımızdaki çevrede bulunan milyonlarca bitlik veriyi işlemenin yollarından bir tanesi.
It's one of the ways we have of processing the million bits of information in our environment around us.
Demek taze göğüslerini herhangi birine göstermedin kazara bir şey olmadı yani?
So you didn't flash your lady bits to anyone, by accident?
Adamlarım onu yalnızca parçalara bölebiliyor ama daha önce hiç böyle bir şey görmemişler.
Tech has only able to uncover bits and pieces, but they assured me they've never seen anything like it :
Her yerde parçaları ve kırıntıları vardı.
There were bits and pieces of them everywhere.
Önce sadece birkaç ufak sahne bir odanın küçük bir parçası ama sonra rüyalar kabuslara dönüşmeye başlamış. Şekiller, cesetler.
Just glimpses at first, bits and pieces of a room, but then the dreams became nightmares- - figures, bodies.
Patlayıp dağılmış gibi parça parça.
It's just in bits, it's like it's blown up.
Burada kurbanınızın sindirilmemiş parçaları var, ve burada bir kaç renkli kıyafet ve naylon lifler var. Bu onun giydiği kıyafetlerin hiç biri ile eşleşmedi.
Here we have some undigested bits of your victim, and some colored cloth and nylon fibers that didn't match any of the clothes he was wearing.
İçi gazete küpürleriyle, kartlarla, mektuplarla ve Veronica'yla senin yaptığınız şeylerle doluydu.
.. cards and letters and bits and pieces to do with our Veronica.
Benim kalbim sessiz korkak ve suskun. Ne söylemeye çalışıyor ki... Kayıp bir ruh gibi...
tied scared and does not say what it wants to say like an untethered cloud a lost scrap of a soul swirls in a whirlpool of wants and needs leaving bits of my stort scattered around