Blowing tradutor Inglês
5,032 parallel translation
Mumları söndüreceğimi düşünmüştüm.
I'm supposed to be blowing out the candles.
Birkaç muzip velet aklımı alan görüntüler yolluyor.
I got a bunch of trolls sending me footage of something that is mind-blowing.
Gazeteci genel görünüyor ama Melek akıl almaz görünüyor.
Journalist looks general but Angel looks mind-blowing.
Birini ektiği zamanlardaki mektuplarını.
Just the ones where she's blowing someone off.
Bu aklımı başımdan aldı!
This... Is mind blowing.
Merhamet et. Böyle kafayı yemiş gibi davranmak da nereden çıktı?
Where do you get off blowing a fuse like that?
Ne haber çakal Nandu?
Jhakkass ( mind-blowing ) Nandu huh? !
Tamamdır, hadi gidelim!
Mind blowing, let's go!
♪ Sıcak gecede rüzgar esiyordu ♪
♪ Hot night Wind was blowing ♪
Sakın rüzgârla yere düşeyim deme.
Do be coming along blowing now.
Öpücük göndermeler falan, çakal.
Oh, blowing a kiss?
Esen melteme adını yazmalıydım.
♫ I shall write your name in the blowing breeze ♪
Geçen hafta kanalı yönetmemi istiyorlardı. Ertesi gün işe alınmak için birilerini yalamam gerekiyor.
Last week, they're asking me to run the network, and tomorrow, I'm gonna be blowing guys just to get a job.
Görmezden geliyor.
He's blowing us off.
- Beni satıyorsun!
- You're blowing me off.
Sadece yatışmaya çalışıyor.
He's just blowing off steam.
Hayatını hebâ etmenle ilgili şakalarına gülmüyorsam kusura bakma.
Sorry if I don't think you blowing up your life is a joke.
Susan'ı son gördüğümde teknenin kenarında kusuyordu.
Last time I saw Susan, she was blowing chunks over the side of the boat.
Bu yüzden, birinin kafasını uçurduğu için tutuklandığında, açıkçası rahatlamıştım.
So, when he was actually arrested for blowing someone's head off, it was quite a relief, to be honest.
Balon şişirmek onu çok yordu, boş ver şimdi bunu.
She knocked herself out blowing up a balloon, never mind that.
Twitter yerle bir oldu.
Gay Twitter's blowing up.
Sizi bilmem ama kelle uçuran dostumuzla tanışmaya hiç hevesli değilim.
Don't know about you two, but I'm not keen on meeting our head-blowing-off friend.
Evet, evet, seni ele verdim, ufaklık.
Yeah, yeah, I'm blowing your spot, little man.
Peki şu an kapıdan çıkıp her şeyi millete anlatmamı engelleyen şey nedir?
So what's stopping me from just walking out that door right now and blowing your shit out of the water?
Olmaz, gün batmadan mağaraları havaya uçurmazlar.
No, they are not blowing the caves up until sundown.
Beni parçalarıma ayıracak.
Blowing me to pieces.
Yanlış hissettirdi yeminle, sanki bebeğinki yalıyor gibiydim.
It felt wrong, like I was blowing a baby.
D bloğundaki her sikik kedi, o El kaideli zencileri havaya nasıl uçurduğunu biliyor.
Every fucking cat in D block knew about you blowing up these al-Oaeda niggas, man.
Sürüş ve patlatma şeylerine bakıyor.
He's driving and blowing shit up.
Öldürmeliyim.
( Sighs ) ( Wind blowing ) ( Static )
Vakit değişiyor. Yeni fikirler doğuyor.
"Other winds are blowing gentlemen" "Other thoughts thought"
- Benim senden ayrılmam dünyanın yıkılması mı demek?
So me leaving you constitutes your world blowing up? Yes.
[Üfleme]
( BLOWING )
Akılalmaz birşey gerçekten.
This is really mind blowing stuff
Olağanüstü!
Mind-blowing!
Mükemmeldi, Armaan efendim.
Mind-blowing, Armaanji.
Bunların körfeze uçmasını istemiyorum.
I don't want all this blowing out into the bay.
Rüzgâr tüm çöpleri bahçeye savurdu.
Excuse me. The wind is blowing garbage all over the yard.
Muhtemelen aklını kaçırmış bir şekilde Bumblast, Pennsylvania'ya dönüyor yolda da bir kamyoncuya oral çekiyordur.
She's probably tweaked out of her mind and blowing some trucker on the way back to Bumblast, Pennsylvania.
Sondajı patlattığını itiraf etmesi için torunlarımı öldürdüğünü itiraf etmesi için şans verdim.
Confess to blowing up the rig. Confess to killing his grandchildren...
Ama bana göre, yaptığın her şeyden sonra Ewing sondajını havaya uçurman Pamela'nın bebeklerini öldürmenden sonra serbest kalmana ben karar veremem.
But for me to be the one to free you from jail after everything you did... blowing up the Ewing rig and killing Pamela's babies... that justice is not mine to decide.
Köpek balıklarını Broadway'e uçurabilir.
It could be blowing sharks down Broadway.
Tavlayamadığın... beşi.
About the five you're... Blowing.
Eğer Davina kurban edilmezse depremden sallanan her yer şu anda rüzgârın estirdiği her yer yakında suda boğulup ateşte kavrulacak.
If Davina is not sacrificed, then every inch of earth that shook, everything blowing about now will soon be drenched in water and consumed by fire.
30lu yaşlarının sonunda hayatlarının bir kısmını GTA oynayarak harcayan çocuk adamlara ne demeli?
What about the man-children in their late 30s blowing huge chunks of their life playing Grand Theft Auto?
İçimizi döküyorduk.
We're just blowing off steam?
Resmen aklımı başımdan aldı.
It's blowing my mind.
Bu bok patlıyor.
That shit is blowing up.
Herkes gelmeye korkuyor çünkü Ganya'nın sana ve babama kızgın olduğunu biliyor hapishane anlaşmasını bozduğun için.
Everyone's afraid to go in because they know Ganya's mad at you and Pop for blowing the prison contract.
Pekala, sanırım bütün bunlar benim kuruntummuş.
Well, I guess I'm blowing this whole thing out of proportion.
... ve gerçekten beni görmek istemişse, ve bende gitmezsem.. .. o zaman ben O'nu ekmiş olurum.
- then I'm blowing her off.