Bombalar tradutor Inglês
3,444 parallel translation
Robin Hood oldunuz. Kalpler ve zihinler, bombalar ve silahlardan çok daha etkilidirler.
Hearts and minds, far more effective than bombs and guns.
Kalpler ve zihinler bombalar ve silahlardan daha etkilidir.
Hearts and minds, far more effective than bombs and guns.
Buna bombalar da dahil.
The bombs, too.
Leon, bu olanlar artık bombalar ve gemiler hakkında değil.
Leon, this isn't about bombs and ships anymore.
Oradaki nükleer bombaları taşıyan araçlardan birinin plakası Elizabeth Limanı'ndan alınmış 4 araçtan biriyle eşleşiyor.
On site, there was a truck customized to carry one of the warheads, and the license plate number was from a batch of 4 vehicles bought from a dealership in Port Elizabeth.
Zimbabve'ye beraber gitseydik Knox'u ininden çıkartırdık ve birkaç yıl içinde nükleer bombaları BM'ye teslim ederdik.
We would have had our foot in Zimbabwe, Knox would have been put out to pasture, and the nukes turned over to the UN in a couple of years. Huh.
Şimdilik önemsediğim tek şey o nükleer bombaları bulmak.
But all I care about right now is finding those warheads.
Bombaların, Mend'e gitmesi gerekiyordu.
The warhead that went up was supposed to go to Mend.
Bombalarının patladığını gördüler şimdi de paralarını istiyorlar.
They saw their bomb was lost, and they wanted paying back.
Nükleer bombaların katillerin eline geçmesini önlemek.
To stop nuclear warheads falling into the hands of radicalized killers.
Ama bombaları patlatana kadar bir şeylerin değişeceğini düşünmüyorum.
But I'm afraid nothing will really change until I let these bombs go off.
Elektrik üreten bombalar patladıktan sonra bazı elektrik direkleri patladı.
After the detonation of the voltaic grenades, several electrical towers were destroyed and...
Bombalar Londra'ya geri döndü.
There are bombs back in London.
Onların işi bombaları etkisiz hale getirmek.
That's what they do. They defuse bombs.
Araçlarımızdan inip "Bomba imha ekibimizdekilere bir şey olmasını istemiyorsanız hadi bize katılın bombaları imha edelim."
We got out of our cars and said, "Come, join us. " If you don't want anything to happen to our bomb squad, "dismantle the bombs."
Bombaları hazırladılar.
They prepared the bombs.
Bombalar doğru yere yerleştirilecekti bu sayede tahribat kolonları yıkacaktı.
The charges would be placed so that the entire force of the explosion would be directed at the support structure.
Sizin F-16'larınıza karşılık bizim intihar bombalarımız. "
"your F-16 versus our suicide bomber."
Bu devirde bombaların en büyük sorunu ateşleyici yapmak.
The problem with bombs these days is the ignition.
Bombalar göstermelik olacaktı.
The bombs are just for show.
Bombaları alın!
Take the bombs.
Böylece, bunun yerine Henry Ford'la çalışmaya gider. Ona B-24 Liberator bombalarını yapmada yardım eder.
So he went to work with Henry Ford instead, helping to build the B-24 Liberator bombers.
Bombaları salıyorum, şimdi.
I'm releasing explosives. Now.
Mike, bir sorunumuz var. Yayan geldiler ve tüm bombaları buldular.
Mike, we got a problem - - they came in on foot, and they found all the charges.
Görünüşe göre bombalar uzaktan kumandalı.
Looks like directional charges with remote detonators.
Efendim, bombalar aktif.
Um, ma'am, these charges are live.
Bombalar etkisiz hale getirildi.
The charges have been defused.
Haydi beyler, bombaları yağdırın.
Come on, boys, pour it on!
Korkarım bu bombalar patlamadan hiçbir şey değişmeyecek.
I'm afraid nothing will really change until I let these bombs go off.
Bombaların nerede olduğunu öğrenir öğrenmez Deniz Kuvvetleri'ne haber verecek böylece CIA'nin da takdirini kazanacaktım.
As soon as I knew where those bombs were, I'd call the marines in, and I'd get back in the good graces of the company.
Hanson'ı bulursak bombaları da buluruz komutanım.
We find Hanson, we find those bombs, Major.
Merkez, bombalar etkisiz hale getirildi.
Zero, weapons have been deactivated.
Camlar bombalar yüzünden paramparça olmuş.
Little windows to toss bombs through.
Bombaları nereye yerleştirdiğini biliyorum.
I know where he has them planted.
Evet, bombalar ve çok kızmış bir topluluk.
Yeah with the bombs and a lot of angry company.
Bombalar?
Bombs?
Yani, "S" kelimesi yok, "P" bombardımanı * yok ve dışkı ile ilgili bombalar yok, hatta hiç bomba yok. Ve eve kolej kızlarını getirmek de yok, Berlusconi *
Actually, no "B" through "S" bombs, no bombs, and no bringing home college girls, Berlusconi.
Sidorov başka bombalar olduğunu biliyordu.
He gets Turner, he gets the names of the agents. Siderov knew there were more bombs.
İnanılmaz bir heyecan olduğunu düşündüm barajın altında uzanırken bombaların düşmesi bana ateş edilmesi.
I thought it was amazingly exciting to lay under a barrage of shells dropping on me, or a sniper trying to get me.
Sağ tarafa yığarak, hareket ettikleri anda bombardımana tutuyorlar. Çevredeki pazar yerlerine yangın bombaları ve parçalayıcı bombalar düşüyor.
Streaking the ground as they move, dropping incendiary bombs and fragmentation bombs in the places around here.
Bombaları burada yapıyormuş.
This is where he makes the bombs.
Satmak için bombaları var.
Now they have bombs to sell.
Sizin Nairtinleriniz ve Yoğurt bombalarınızla ilgili hala kabus görüyorum.
I still have night terrors about nairtinis and yogurt bombs.
Bugün Casey Anthony davasında arka arkaya bombalar patlatıldı Casey'nin kaçırıldığı bildirilen 15 temmuz 2008 gecesi hakkında ifade vermek için Casey'nin abisi Lee Anthony tanık sandalyesine oturdu.
Bombshell after bombshell today in the trial of Casey Anthony for the murder of her two-year-old daughter Caylee. Casey's brother, Lee Anthony, took the stand to testify about the events of the night of July 15, 2008, when Caylee was reported missing.
Ben ve Kaptanım, Pakistan'a nükleer bombaları atan biz değildik.
Me and my captain, we didn't fire nukes at Pakistan.
İddiasına varım, Işıklılar siz bunu tamir etmeye çalıştıktan 10 dakika sonra tekrar burayı bombalar.
Dollars to doughnuts, the Beamers will bomb the hell out of your work crews 10 minutes after they started trying to rebuild it.
Boston'dan beri aylardır nötron bombaları attıklarını görmedik.
We haven't seen them drop neutron bombs in months, not since Boston.
Londra otel bombalarının arkasındaki herifler.
The guys behind the London hotel bombings.
Direniş yakınlarda olmalıydı çünkü... İstilacılar bütün sokağı ışık bombalarıyla vuruyordu. Hatırladığım son şey bir parlamaydı.
The Resistance must have been in the area because the in- - the invaders hit the whole block with light bombs, and... the last thing I remember was a flash.
Işık bombalarının patlama gücü seni buraya itmiş olmalı. Ki muhtemelen bu yüzden hâlâ hayattasın.
The force of the explosion of the light bombs must have blown you here, which is most likely why you're still alive.
Ufak nükleer bombalar hazırladılar.
Armed with small nuclear bombs.