Braces tradutor Inglês
796 parallel translation
Diş tellerin olmasa seni zar zor tanıyacaktım.
I Barely Even Recognize You Except For The Braces,
Hedef Port Royal.
Tacks and braces. We head for Port Royal.
- Rüzgar altı pırasyalarına!
- Man the lee board braces!
Çocukken dişlik taktığım için.
It's from wearing braces on my teeth when I was a kid.
Diğer tarafa geçip de motor desteğine bakıver.
Get round to the other side and look at these engine bearer braces.
- Diş tellerini seviyor musun?
- Do you mind those braces very much?
Kapının tokmağı dönüyor, silahımı çekiyorum... duvara yaslanıyorum ve şöyle diyorum :
I sees the door handle turn, so I pulls out my gun braces myself against the wall and I says :
Çenesine kilit takardım.
I'd put braces on its teeth.
devam edelim!
Man the braces!
adamlarımız orada!
Man the braces there!
KırıIma noktasına kadar kapı desteklerini kestim.
We've cut the wall braces to the breaking point.
Belki de pantolon askısına ihtiyaçları vardır.
Maybe they need braces
İşte pantolon askıları.
Here are some braces
- Kalplerin askıya ihtiyacı yok.
- The heart doesn't need braces
"Kalplerin askıya ihtiyacı yoktur."
"The heart doesn't need braces"
Destekleri yerleştirin!
Quick, braces.
Destekler yerleştirildi efendim!
Braces in place, sir.
Halatları!
The braces, men!
Gömleğim ütüsüz.
I'm wearing braces.
Rüzgaraltı payandaları ayırın!
Lay away lee braces!
- Rüzgaraltı payandaları kontrol edin!
- Lee braces!
- Rüzgaraltı payandaları tamam, efendim!
- Lee braces it is, sir!
- Rüzgar payandaları!
- Weather braces!
Rüzgar payandalarını ayırın!
Lay away lee braces!
Rüzgar payandaları, yol boyu!
All the way weather braces!
Rüzgar askılıklarını ayırın!
Lay away lee braces!
Rüzgar ayıraçlarını çözün, Mr. Christian.
Lee braces, Mr. Christian.
Biri halatı tutsun!
Man the braces!
Yeni destek ve pelvik band ona iyi gelecektir, ya Peanuts?
Oh, she'll do good with new braces and a pelvic band. Now, uh, about Peanuts.
Kelly ise engelli çocuk ve bebekleri eğitmek için doğmuş.
But Kelly - she was born to handle children with crutches and babies in braces.
Tutkulu yolculuk için kendi kendini hazırlıyor.
He braces himself for a passionate ride.
- Kuşağımı çıkar.
- Take off my braces.
Kuşağım.
My braces.
Yere koyarsanız değil ayakların üzerine koyarsanız... bom!
Not if you put it at the base but if you put it up high on those braces - pow!
Korktuğunu biliyorum Sara, ama bu basamaklara tırmanmak kolay.
I know you're scared, Sara, but those braces are easy to climb.
- Evet, dişine destek taktıracağım.
- Yeah, I gotta get him braces.
Geniş aileli, çocukları ve köpekleri de canavar olan canavar aileleri trafik ışıklarında sıkışan binlerce canavar kafa şişiren dişi canavarlar bıyıklı, yelekli, askılı canavarlar berbat anıtların önünde dağılan bir otobüs dolusu canavar Pazar kıyafetlerini giyen canavarlar, canavar kalabalık.
The monster with their big families, with their monster children and monster dogs, the thousands of monsters caught at the traffic lights, the yapping females of the monsters, the monsters with moustaches, and waistcoats, and braces, the monsters tipped out by the coachload in front of the hideous monuments, the monsters in their Sunday best, the monster crowd.
Kanca verir misin?
Can you gimme some braces?
Bir çift askı.
One pair of braces.
- Bir domuzun dişlerine tel takmıştım.
- I put braces on a pig once.
Belimizi dogrultmamïz aylar sürebilir ama bir milyon dolarla bir sürü korse alabiliriz.
It may be months before we're able to straighten again but a million dollars will buy a lot of back braces.
Dedi ki, "Nerden başlayacağımı bilemiyorum."
Today Dr. Basinger's gonna take her braces off.
galiba kitabımı düşürdüm.
'Cause if she still has braces, I'd recognize her.
Evet, Bay Andrews? Evet.
You know, I'm getting my braces off this afternoon.
Eller halatlara bolca, bolca.
Hands to the braces......handsomely, handsomely.
Sınıfımdaki bir kız. Diş teli ve kocaman göğüsleri var.
The girl in my class with the braces and the big chest.
Merhaba, Braces?
Hello, Braces?
Kol bağları basit!
Arm braces are simple!
- Destekleri hazırlayın!
Stand by with braces.
Arkada neler oluyor öyle? ! Özür dilerim, Bayan Benson.
Does she still have braces?
Bir keresinde bütün blok yığınlarını raflardaki kitapları ve bütün Lego parçalarını aldım ve hepsini yerlere saçtım ki tek başı belaya giren Annabel olmasın diye.
And I love her braces. I hope when I get that old, I'll have braces, too. With your luck, you won't need braces.