English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Buldum

Buldum tradutor Inglês

53,274 parallel translation
"Bana her şeyin sebebini anlatan bir şey buldum."
"I've got something that tells me what it's all about."
Size uygun bir vasi buldum, banka açılmadan önce sizi yeni evinize götürmeliyim.
Now that I've found you a suitable guardian, I'm going to take you to your new home before banking hours begin.
Güzel bir şey buldum.
I think I found something.
Kendimi düşünürken buldum.
I've found myself thinking about it.
Eleanor'un günlüğünü buldum.
I found a journal Eleanor kept.
Aklımı kaçırıp kaçırmadığımı anlamak için geri geldim ve onu buldum.
I came back to try and understand if I was losing my mind, and I found her.
Probleminize... çözüm buldum.
I have the solution... to your problem.
Sebastian'ın restorandan ve Lila Fachinni'den bahseden şifrelenmiş e-postalarını buldum.
I've got encrypted emails from Sebastian Fuchs referencing the restaurant and Lila Facchini.
Vazgeçmek üzereydim ama... onu buldum.
I was about to give up, but... I found it.
Doğru senaryoyu buldum.
I found the one.
Onu yerde buldum.
I found him on the floor.
Son zamanlarda ise bunun başka bir yolu olduğunu buldum.
So what I figured out recently is, find another way.
Kendimi bir gün Square Park'ta turistlerin parasını almak için satrançta hile yapan bir dolandırıcı ile oyunun ortasında buldum.
I found myself in a chess match in Washington Square Park with one of those hustlers who's been taking tourists'money for years.
Herhalde biraz fazla eğilmişim çünkü havalandırma boşluğunun tabanı çöktü ve bir anda kendimi erkekler tuvaletinde kıç üstü buldum.
I must have been leaning over too much,'cause I fell right through the drop ceiling and landed right on my ass in the middle of the men's room.
Bakın dolabın arka tarafında ne buldum.
Look what I found in the back of the closet.
Bak, ben biraz yapıyorum Bugün mağazadaki araştırmalar, Ve ben bu kitabı buldum.
Look, I've been doing some research today at the store, and I found this book.
Ne oldu? Dün geceCowley hamamlarında tesadüfen bir şey buldum.
Oh, just something I came across at Cowley Baths last night.
Kapıda haç buldum.
Then this caught my eye.
Buldum.
Oh, I found'em.
Buldum. İşte burada.
Oh, I see, it's right there.
- Topu buldum.
'I found the ball, ma'am.
Craigslist'te buldum.
Found it on Craigslist.
Bir anda yemekte buldum kendimi.
I just got trapped into coming to this dinner.
Eski sevgilimin birkaç kıyafetini buldum.
I found some clothes from my ex.
Ve sonunda 10 Mornington Lane'deki bodrumunda buldum.
And I finally found it in your basement at 10 Mornington Lane.
Kendimi ansızın ailenin draması arasında buldum. Doğru kelime bu mudur?
I unexpectedly found myself...
Norman'ı bodrumda kendini Norma sanıp dayısıyla el ele tutuşmuş, bayılmış halde buldum.
Found norman in the basement, Passed out, holding hands with his uncle. While he thought he was norma.
Peki. - Buldum.
- Found one.
Çok şükür, buldum seni!
Oh, thank God, I found you!
Buldum.
Got it.
- Buldum. - El kremi mi?
Hand lotion?
Zayıf ama buldum onu.
It's faint, but I got her.
Ayrıca burada sodyum sülfat, kalsiyum hidrosülfat ve dimetil-amin buldum... vücut bronzlaştırmak için gereken her şeyi.
Also, over here, I've got sodium sulfide, calcium hydrosulfide, and dimethylamine- - everything you need to tan a body.
Zack'in kullandığı bilgisayarda sadece... sadece e-postalarımızı okumayıp ayrıca başka bir isimde hesap açtığını buldum.
On the computer Zack was using, I... found that he was not only reading our e-mails but that he also set up a dummy account under another name.
Bu ön dişten kopan parçacığa histolojik inceleme yaparken bir şey buldum.
While performing a histological examination on this chipped fragment of a central incisor, I found something of note.
Buldum.
I got it.
- Buldum. - Neyi?
I got it.
Hiçbir kurbana uymayan bir diş parçacığı buldum.
I found a tooth fragment that doesn't belong to any of the victims.
L2, 3 ve 4 seviyesinde kompresyon kırıkları ve eklem yüzeylerinde bozulma buldum.
I saw that there were lateral compression fractures along the L2, 3, and 4, with deterioration of the articular facets.
Yaranın içinde martensitli paslanmaz çelik izleri buldum.
Within the wound, I found traces of martensitic stainless steel.
Dokunun içinde propofol buldum, bu da ameliyat masasında öldüğünü gösteriyor.
In the tissue, I found propofol, which suggests he died on the operating table.
Evet aslında bir şey buldum.
Uh, yes, actually, I did find something.
- Lani, kısa yol buldum.
- Lani, I see a shortcut.
Çocuklar, biraz daha çalı buldum.
Hey, guys. We found some more firewood.
Onu buldum, yıldırım çarptı.
I got him, he's been hit.
Ayrıca dolabında bir çift Crocs buldum sonra da ondan, yaz gelmeden ayrılmam gerektiğini düşündüm.
Plus, I spotted a pair of Crocs in his wardrobe and I realised that I had to split up with him before the summer.
Buldum sanırım.
I thought I'd seen it.
Onu tekrar buldum!
I just found her again!
Buldum.
Uh, green.
Buldum.
I found him.
Kendim buldum.
Came up with that myself.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]