Calem tradutor Inglês
72 parallel translation
- Calem Ware, yine uyumamışsın.
- Calem Ware, you didn't sleep again.
- Dikkatli ol Calem.
- Be careful, Calem.
- Günaydın, Calem.
- Morning Calem.
- Ofisine gidecek misin Calem?
- Will you be in your office later, Calem?
Her seferinde bahis oranları düşer Calem.
Odds are getting shorter, Calem, each time.
Bayan Dickenson, bu şerifimiz, Calem Ware.
Miss Dickinson, our marshal, Calem Ware.
Cep tabancası taşıdığını bilmiyordum Calem.
I never knew you packed a derringer, Calem.
Çok düşüncelisin Calem.
That's right nice of you, Calem.
Oranlar gittikçe düşüyor Calem.
The odds are getting shorter, Calem.
Onu alt edeceğinden hiç kuşkum yoktu Calem.
I never had any doubts you would beat him, Calem.
- Fırtına çıkarmaya sen yetersin.
- You're storm enough, Calem.
Calem...
Calem...
- Neden gitmiyorsun?
- Why don't you walk out, Calem?
- Kendini kandırıyorsun Calem.
- You're fooling yourself, Calem.
Dediğimi düşün Calem.
Think it over, Calem.
Sakın onu kızdırma Calem.
Don't rile him, Calem.
Senin için üzülmeliler Calem Ware.
It's you, Calem Ware.
Calem.
Calem.
Denedim Calem, denedim.
I tried, Calem. I tried.
Sana söylemenin kolay olacağını sanıyordum Calem. Ama değilmiş.
I thought it was gonna be so easy to tell you, Calem, but it isn't.
- Ama başka kadınlar da olmalı Calem.
- But there must be other women, Calem.
- Calem, bir gösterim daha var.
- Look, Calem, I've got another show to do.
Gidelim Calem.
Let's go, Calem.
İstediğin gibi, topladığımız parayı Dingo'nun karısına götürdüm Calem.
I took the collection money out to Dingo's wife like you asked, Calem.
Yumruk yumruğa dövüşmeden beni durduramazsın demiştim Calem Ware.
I told you before you couldn't stop me... before I could lay my hands on you, Calem Ware.
Dövüş benimle Calem Ware, yoksa tüm kemiklerini kırarım.
Stand up to me, Calem Ware, stand up to me now or I'll break your back.
- Calem, yapma.
- Calem, you can't.
Calem Ware'in kellesi için bile çok para.
It's a lot of money, even for Calem Ware's scalp.
Kasabayı o kurdu, yasaları o koydu onlara uysunlar diye Calem Ware'i o getirdi.
He made this town, made the good rules... and brought in Calem Ware to see everybody lives by them.
Merhaba Calem, ben de seni bekliyordum.
Howdy, Calem, I've been waiting for you.
- Calem seni gördü mü?
- Calem saw you?
Şimdi bana bir borcun var Calem.
Now, that's one you owe me, Calem.
- Calem.
- Calem.
- Lütfen Calem. Faydası yok.
- Please, Calem, it's useless.
Bu şekilde bittiği için üzgünüm Calem.
I'm sorry it had to end this way, Calem.
Hoşça kal Calem.
Goodbye, Calem.
Calem, Apache Wells'te şerif olduğundan beri evliler.
They've been hitched for a long time, ever since he was Marshal of Apache Wells.
Neden çekip gitmiyorsun Calem?
Why don't you walk out, Calem?
Calem Ware.
Calem Ware.
Calem Ware, ülkenin bu tarafındaki her adamdan daha hızlı silah çeker.
Calem Ware can clear leather faster than any man in this part of the country.
Calem Ware için son görevini yapmaya geldi.
He came to pay his last respects to Calem Ware.
- Ware'in arkadaşı olduğunu söylediler.
- They tell me you're a friend of Calem Ware.
Sana git Calem Ware'i getir dedim.
I said, go fetch Calem Ware.
- Görüyorum ki beni hatırlıyorsun.
- I see you remember me, Calem.
Hayır efendim. Barımda, Calem Ware'in ölümüne kadeh kaldıramazsınız.
No, sir... there'll be no drinking to the death of Calem Ware in my saloon.
Senin ve Calem Ware'e arka çıkan herkesin işi bitti.
You and everyone else who supported Calem Ware.
Calem Ware'in ölümüne kadeh kaldırmayacağız.
Now, we're not drinking to the death of Calem Ware.
Calem Ware öldü.
See, Calem Ware is gone.
Calem öldü mü?
Calem dead?
Calem Ware?
Calem Ware?
Harley Baskam bu akşam Calem'ı vurdu.
Harley Baskam shot down Calem Ware earlier tonight.