Called tradutor Inglês
106,609 parallel translation
Kayıtlarımıza göre, o gece saat 23.47'de sizi aramış.
Our records indicate he called you that night at, uh, 11 : 47 p.m.
Sabah erkenden onu arayıp ortaklığı feshetmek istediğimi söylemiştim.
Uh, I'd called him earlier in the day, and I... I'd told him that... that I... I wanted to dissolve the partnership.
Kendine ne isim takmıştın?
What was it that you called yourself, again?
Babamın telefonundan aradığımda niye yüzüme kapattın?
Why'd you hang up on me when I called you from my father's phone?
- Bu sabah şikago Polis Merkezi'ni aradım.
I called the Chicago PD earlier today.
Dükkânın adını Sinek Dünyası koydum.
I called the place Fly Life.
Beni arayan sendin, unuttun mu?
You called me, remember?
Myspace ve Friendster hesaplarım var. Ayrıca çok güçlü adımlarla gelen Facebook adında yeni bir ağ var.
I'm on Myspace, I'm on Friendster, and there's a new network called Facebook, which I think is gonna be influential.
Hepsi de içince çıkıyor.
They're all called "drinking."
- Balıkçı çizmesi.
- They're called waders.
- Balıkçı çizmesi.
- They're called waders. Oh.
Bizden telefon gelir gelmez hemen müsait olmana gerçekten hayret ettim.
And you know, it was amazing how, when we called, you were able to see us immediately.
Müdür beni yanına çağırdı.
Warden just called me in.
Aramadığım için özür dilerim.
I'm sorry that I haven't called.
Marco arayıp seni evine çağırdı ben de 20 dakika kadar sonra seni şu telefondan arayacağım.
Marco called you to come over, so I'm gonna call you from that phone in about 20 minutes.
Ben buradayken Marco'yu aradı.
He called Marco when I was here.
İlk seni aradım.
I called you first.
Onu oradan aradım.
It's where I called him from.
Şuradaki komşusu silah seslerini duyduktan sonra 911'i aramış.
Neighbor over there is the one that called after hearing shots.
Kardeşin 911'i aramış, ama adresi verememiş.
Your brother called 911, but he was unable to give an address.
Seni milyon kere aradım.
I called you a million times.
Evini aradım.
I called his home.
Miami'den bir uzman çağırttım.
I called a specialist in from Miami.
- Doğru. Seni aradığını söylüyorsun.
You said that he called you.
Marco seni arayıp "Gel" dedi, öyle mi?
So, Marco called and said, "Come over." Hmm?
- Arayıp haber verdiler.
- Somebody called it in.
Duyar duymaz sana haber vereyim dedim. Savcı aradı, Eric O'Bannon yarın cenazeye gidiyor.
I wanted to let you know as soon as I heard that the prosecutors called and Eric O'Bannon gets to go to the funeral tomorrow.
Aramam gerekirdi.
I should've called.
Pizzacıyı aradım.
I called the pizza place.
Buna iş denir.
It's called a work.
Benimkine "tahmin edilebilir olma lan" deniyor.
Well, mine was called "don't be fucking predictable."
- Birçok defa aradım.
- I called a bunch of times.
Ofisini aradım.
No, I called your office.
– Buna Fibonacci dizisi denir.
It's called the Fibonacci sequence.
– Manyetizma denen bir şey yüzünden.
Something called magnetism.
Dünyanın geri kalanında buna iş deniliyor.
In the rest of the world, it's called a job.
- Eric beni arayıp John'la görüşmek istediğini söyledi.
- Eric called and said he wants to talk to John.
Eric beni aradığını söyledi mi sana?
Did Eric tell you that he called me?
Anneciğini aradı ardından işe doğru yola çıktı.
Called his lovely mother, and then he went off to work.
Dışarıda ki yaşlı kadın... Sana bebeğim diye seslendi.
The old lady outside... she called you her baby doll.
Seni aramamalıydım bile.
I shouldn't even have called you.
Cinayet gecesi kız kardeşiniz Meg sizi defalarca aramış.
On the night of the murder, your sister, Meg, called you several times.
Bu kayıtlar ayrıca gösteriyor ki, ağabeyiniz John'u o gece yedi kez aramışsınız.
And these records also show that you called your brother, John, seven times that night.
Ben de John'u arayıp, hastaneye gidelim mi diye akıl danışmak için aradım çünkü kendisi çocuk sahibi.
And so I called John to see if he thought we should go to the hospital, because he has kids.
O gece sizi arayıp eve gelmenizi isteyenin Marco olmadığı doğru değil mi?
Isn't it true that it wasn't Marco who called you to come to the house that night?
Meg sizi aradı. Ona borçlu olan ve uğruna kurşun yiyecek kadar onu seven kişiyi.
Meg called you, the one person that owed her and that loved her enough to take a bullet for her.
Siz de kız kardeşiniz Meg'in işlediği cinayeti...
And that you called John Rayburn, your brother, seven times,
Aradım, ama açmadı.
I called, and he didn't pick up.
Size hiç e-posta göndermedi mi, ya da sizi hiç aramadı mı?
And she hasn't e-mailed you or called you?
Beni hiç aramadı diye bir şey demedim ben.
I didn't say she never called me.
Sıkıca korunan atom sırlarımızı Kremlin'in kapısına kadar götüren casuslar ve bölücü komünistler adına bir federal yargıcı etkilemeye çalışıyor. Bu sözde dâhi yıldızlar ve çizgilerle bezeli bayrağı hiç düşünmeden çekiç ve orakla değişir.
This so-called genius, he would replace the stars and stripes with a hammer and sickle without breaking a sweat!