English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ C ] / Certain

Certain tradutor Inglês

22,962 parallel translation
Özel bir nezaket.
A certain level of sophistication.
Nasıl bu kadar eminsiniz?
How can you be certain?
Başka bir hata olmadığından emin olmak istedim.
I wanted to make certain that there weren't other mistakes.
Olanlardan sonra reçeteli ilaçlardan yazdırmış ben de kötüye kullanmasından korkuyorum.
After everything that happened, he was prescribed certain medications, and I fear he's been misusing them.
Nasıl bu kadar eminsiniz?
And how can you be certain?
Zaman zaman gözlemcilerin kendilerinde erotik yükler hissetmesi doğal bir olay.
Uh, it's only natural that the observers can, from time to time, find themselves experiencing a certain... erotic charge of their own.
Eğer birbirimize karşı dürüst olacaksak Virginia profesyonel ve kişisel sınırlara kesinlikle önem vermen gerekiyor. Bunu senden ilk görüşüm değil bu.
If we're being honest with each other, Virginia, you have a certain disregard for professional and personal boundaries, and this is not the first time that I have seen this from you.
Ancak gerçek aşk, sihirlerin en nadiri.
But true love is the rarest magic of all. Are you certain?
Neden sadece aramızdan biri ölümle yüz yüze olduğunda hislerini itiraf edebiliyorsun?
Why can you only admit how you feel when one of us is facing certain death?
Bir noktada ya sinek kaydı gibi olmalı ya da hacı sakalı gibi haksız mıyım?
I mean, at a certain point, you're either clean-shaven - or you're Abraham Lincoln, right? - No.
Otoriteye direnç ve bağımsız çalışma gayreti.
A certain independence and a resistance to oversight.
- Kesin değil ama böyle düşünüyorlar.
They're not certain, but confident.
Seninle aramda asla aşıkların konuşması olmayacağından emin olmak istiyorum.
I just want to be certain that there's no lover's talk between you.
- Tüm gerçeklerden eminimdir.
I'm certain of all facts.
Sürekli paketten bahsediyorlar ; nasıl kesin bir ısı aralığında saklanması gerektiğinden.
They just keep referring to the package, how it has to be kept in a certain temperature range.
Diğer taraftan tam olgunluğa erişmemiş olabiliriz.
On the other hand, we might lack a certain maturity.
Ölüm kesin olduğu için, sadece insanların onları nasıl hatırladıklarını önemsiyorlar.
Since death is certain, they only care about how people remember them.
- Bazı peynirlerden kötü değil.
It's no worse than certain cheeses.
Güzel. Biraz cehalet bir kocada iyi olur.
A certain amount of cluelessness is nice in a husband.
Bazı şeyler asla var olmamalı, bu iç karartıcı uzunluktaki liste de onlardan biri.
There are certain things that should never exist, and one of those is this depressingly long list.
Belki Amara'yı yenmek için bazı insanlara güvenmektense takım oyunu oynamak gerekmekte.
Perhaps defeat Amara is more teamwork than did certain people believe.
Evimizde olduğunuzun farkındasınızdır. Bu yüzden bazı kurallar var.
You understand you are in our home, so there are certain rules.
Kongre aynı zamanda Ulusal İşveren İlişkileri Anlaşmasını yönetmeliğin bir bölümü olarak değiştirdi. İkincil boykotları önlüyor.
Congress also amended the National Labor Relations Act as part of the same piece of legislation that prohibits against secondary boycotts, prohibiting certain types of...
Son zamanlarda uyku problemim var o yüzden geride yapmak zorunda olduğum bir şeyler kaldığından şüpheleniyorum, aramızda bitmeyen bir şeyler. Ve bu kesin olarak son vermenin ikimize de yolumuza devam etmek için faydalı olacağını düşünüyorum.
I've been having trouble sleeping lately, so I suspect that it might have something to do with leaving things so... upended between us, and I do think that a certain closure would help both of us to move on is all I'm saying.
- Evet. Belki çiftlerin kalan bağlantıları söz konusu olabilir ama sıcak bölgeden odağı kaldırıyor.
So maybe it's a matter of the couple remaining engaged but removing focus from certain hot spots.
Sanırım bizim gibi insanlar bizim kesinlikle bir cezayı hak ettiğimizi mi düşünüyordur?
Surely people like us feel we deserve a certain... punishment?
Buradaki herkes gizlilik şartına tabiidir ve yüzbaşı da bazı sızıntılar hakkında sorgulanıyor.
Everyone here is subject to confidentiality rules, and the captain is currently being questioned about certain... leaks.
Sadece, onun bazı sızıntılar hakkında sorgulandığını söyleyebilirim.
I'm merely saying he's being questioned about certain leaks.
- Eminim bendendir.
I'm pretty certain that would be me.
Yani haklı olduğuna eminsin ve hiçbir şey duymayacak mısın?
Right, you're dead certain you're right and won't listen to reason.
Tam olarak bilmiyorum ama muhtemelen insanlara karşı dürüst olmak için fazla şansın olduğunu sanmıyorum.
I might not be fully certain, but you, Senior... I don't think you had many chances to be honest with people.
Belki de... Bana benzeyen bir kuzenimi hatırlıyor musun?
Perhaps, um... you recall a certain look-a-like cousin of mine?
Ama, anne, iyi haberlerimiz olduğundan emin olabilir miyiz?
But, Mother, can we even be certain we have good news?
Cinayet silahını Sang Min'in ateşlediğinden yüzde yüz emin misiniz?
And you're 100 % certain Sang Min Sooh fired the murder weapon?
- Emin olduğum için böyle yapıyorum.
But I am certain about this. Let's continue.
Kesinlikle bilmediğimi söyledim.
I said for certain I don't know.
Alice'in bedeninde yaptığım inceleme sonucu kuşkuya hiç yer bırakmayacak şekilde eminim ki Alice bu sabah erken saatlerde öldürülmüş.
The results of my examination of Alice's body are... I am absolutely certain beyond all doubt..... Alice was murdered early this morning.
- Bu iki kirli sakallı her ne kadar hoş olsa da size yalan söyleyerek istediğime ulaşamayacağıma eminim.
Oh, as appealing as this stubble sandwich is, I'm pretty certain lying to you won't get me what I want.
Emin misin?
You certain about that?
Burada hiçbir şeyden emin değilim ama bu kitap özel.
I'm not certain of anything down here, but this book is special.
Yani balonu belli bir seviyeye kadar şişirecekti. Ama patlatmayacaktı. Ve bu tamamen güvenliydi.
So it would inflate the balloon to a certain size but it wouldn't burst the balloon and it was all safe.
Teoriye göre bu operasyon belli bir tarihte durmalıydı,... çünkü bu tarihte bir görev değişikliği yaşanacaktı ve yeni onaylar gerekliydi.
So the theory was that this was an operation that needed to be stopped at a certain time because there was gonna be a handover and that more approval was needed.
Gizlilik, kaynaklarımızı korumada yada,... ulusal güvenlik konularında hala başvurduğumuz birşey. Ancak gizliliğe başvururken onu bir bahane,... olarak kullanmamalısınız, yapmanız gerektiğini bildiğiniz,... ama yapmadığınız birşey için mesela.
Secrecy is still justifiable in certain cases to protect sources or to protect national security but when we deal with secrecy, don't hide behind it to use as an excuse to not disclose something properly that you know should be
Yani, şu an zaten ellerinde yeterince üzerinde düşünecek malzemeleri bol bol var.
I mean, at a certain point, the jury has to work with the information given them.
Kesin olan bir şey var.
One thing's for certain.
Bay Garber geçenlerde beni avukatı olarak tutmak istedi. O konuyla ilgili bazı şeyleri hatırlamaya çalışıyordu.
Mr. Garber wanted to hire me recently, as a lawyer, and he was trying to remember certain facts about it.
O kadar emin görünüyor bana garip geliyor.
- It's strange to me you seem so certain.
Kesin olarak emin misin?
You know this for certain?
Henüz neler olacağından kesin olarak emin değiliz.
We are not yet certain what will happen.
- Kesin mi?
They're certain?
Bundan eminim.
I'm certain of it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]