Chirping tradutor Inglês
374 parallel translation
Bay Pip Pip'i diyorsun. Kayda değer birisi yakında başka tonlarda ötmeye başlayacak.
A most respectable man... who'll soon be chirping a different tune.
Şakıyan kuşlar...
Chirping birds...
Tokyo'da dağ kuşlarının cıvıldamasını bile duyabiliyoruz.
In Tokyo we can even hear mountain birds chirping.
Sonra, cıvıl cıvıl öten tüylü dostlarımızın yanına yeşil vadiye * gidiyor.
And then he's off to the soft chirping... of our feathered friends in the arboreal dell.
[Kuş Cıvıltıları]
[Bird Chirping]
Cıvıl cıvıl öterek, önüme doğru sıçradı.
It hopped straight up to me, chirping all the while.
İnsanlar arayıp da, "Bil bakalım ben kimim" deyince.
People calling you up and chirping, "Guess who I am."
Üzgünüm, Şu sesi çıkaran aslan mıdır nedir, onun yüzünden uyuyamadım.
I'm sorry, I can't sleep with that lion or whatever it is chirping.
Kuşlar ötüyor.
The birds are chirping.
( KUŞLAR CIVILDAR )
( BIRDS CHIRPING )
Serçelerle öyle cikcik konuşulmaz tabi.
The sparrows do not speak while chirping.
Mantık, çayırda cıvıldayan küçük bir kuştur.
Logic is a little tweeting bird, chirping in a meadow.
[Kuş cıvıldamaları]
[Birds Chirping]
Cırcır böcekleri bile ötmüyor.
Not even the crickets are chirping.
[KUŞ CIVILTISI]
[CHIRPING]
Cıvıl cıvıl çekilin.
Quit chirping!
[KUŞ SESLERİ DUYULUR]
( birds are chirping )
- Ah canım! [KUŞ SESLERİ DUYULUR]
Boo-hoo... ( birds are chirping )
[KUŞ SESLERİ]
( birds are chirping )
Yardım etmesi için Nehemiah'yı da getirdik mi? Evet, o da bizimle.
[birds chirping ] [ ducks quacking]
Cıvıl cıvıl, piçler!
Chirping and chirping, bastards!
[Telefon çalıyor]
[Phone Chirping]
[Filmden takırtılar geliyor]
[Film : Clattering, Banging ] [ Film : Bird Chirping]
Hydrophone'den gelen mors alfabesi.
The chirping of Morse code from the hydrophone.
Karlı tepenin üzerindeki, eski çiftlik evinde harıl harıl yanan ateşin başında.
[Birds chirping ] [ Fozzie] There she is in the old farmhouse... On the snowy hill, nice and cozy by a roaring fire.
Hava ne kadar da güzel gözüküyor bugün.
[BIRDS CHIRPING] My, the clouds look especially fluffy today.
[KUŞ SESLERİ]
[BIRDS CHIRPING]
[KUŞ SESLERİ]
[BIRD CHIRPING]
[Kuşlar cıvıldar]
[Birds chirping]
[Kuşlar cıvıldaşıyor]
[Birds chirping]
[Kuşlar cıvıldıyor]
[Birds chirping]
[Kuşlar ötüşüyor]
[Birds chirping]
[Kuşlar cıvıl cıvıl]
[Birds chirping]
[Kuşlar cıvıldaşır]
[Birds chirping]
Küçük çocukların gülüşlerini açan çiçekleri, cıvıldaşan kuşları, ışıl ışıl bir baharı sabahı sürgün veren dallarda oturmayı.
The smiles on little children, flowers blooming', little birds chirping', sittin'on the budding'branches on a bright spring day.
Ne?
- Uh, what? - [Bird Chirping]
Bu da ne? Ne?
[Crickets Chirping] WHAT'S THAT?
Kuşların daha melodik cıvıldadığını fark etmedin mi?
Haven't you noticed the birds are chirping more melodiously?
Polisler.
[Siren Chirping ] Ha, the cops! [ Chuckles]
Öttüğü sürece güvenli demektir
So as long as it's chirping it's safe
Endişeye gerek yok, kanarya ötüyor
No need to worry The canary is chirping
Acemi bir kanarya için fazla ötüyorsun.
You're chirping loud for a new canary.
Mavi gökyüzü, Taze çimen, kuşlar cıvıldıyor.
Blue skies, fresh-cut grass, birds chirping.
Mm-hmm.
- [Legs Chirping]
- Senin mi Susanna'nın mı? - Bu sefer benim davetlimsin.
[crickets chirping]
Dördüncü günde New Mexico'ya yolu yarılamıştım.
I TOOK A SIDE ROAD, HOPING TO LOSE THE HITCHHIKER. [crickets chirping]
Evet.
( Birds chirping )
Hey, KITT.
[birds chirping] Hey, KlTT.
Bir zamanlar...
( birds chirping )
- Batıyı seviyorum.
[Insects chirping]
Saat 6 : 00.
( Birds chirping ) 6am. Great!