Connected tradutor Inglês
7,675 parallel translation
Bir kadın, ameliyat esnasında ya da hemen sonra ölmüş olabilen 50'li 60'lı yaşlarında. Ama muhtemelen ameliyatla ilgili.
A woman, mid-50s or 60s who might have died during surgery or right after, but probably connected to the surgery.
Bitişikteki kanalizasyon inşaatıyla bağlantılı olduğundan oldukça eminler.
They're pretty sure it's connected to the sewer construction next door.
Evlenmeden önce sekreterlik yapıyordum. Bir telefon şirketindeydim. Savaştan önce herkesin iletişimini sağlıyorduk.
You see, I was a secretary before I was married for a telephone company back when everyone was getting connected
Bağlandın.
You're connected.
Kyle'ı arayan diğer kullan-at telefon 619 kodlu olduğu için San Diego'ya da bakacağım.
I'll also check in San Diego, since the other burner phone connected to Kyle had a 619 area code.
- Bir USB aygıt bilgisayara her bağlandığında tüm ayrıntılar, seri kodu, aygıtın sınıfı...
Can you tell who? Every time a usb device is connected to a computer, All the details...
Güneydeki çok yakın, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir toplulukla çok özel bir ilişkin var.
You have an exclusive relationship with a very connected, very close-knit crowd from down south.
Aslında, her iki olayın da, birbiri ile bağlantılı olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz. Bu da, ölü sayısının 11 olduğu anlamına geliyor.
We have finally confirmed that both incidents are, in fact, connected, which brings the total number of bodies recovered to 11.
Her şey başka bir şeyle bağlantılı.
Everything is connected to something else.
Her şeyden önce siz, bu tesisin elektrik şebekesini bağladığım iki canlı telsiniz.
Above each of you are two live wires I've connected to the power grid of this facility.
Muhbirimle bağlantı kurdum.
I connected with my informant.
Gibbs, Çağrı'nın Suriye'de üç Amerikalıyı saflarına katan grupla bağlantısı var.
Gibbs, The Calling is connected to the same group that recruited the three Americans in Syria.
- Aramızdaki bağlantıyı buldunuz mu?
You connected them to me?
Silindirler bir hatla birbirine bağlı.
The cylinders connected by a line.
Evet, asıl soru ise, bütün bunların bağlantısı ne?
Yeah, well, the question is : how is it all connected?
Ailelerimiz bağlı.
Our families are connected.
Bağlıdan da öte, takı kutusunun dibindeki kolyeler gibi birbirine girmiş.
They're more than just connected they're all tangled up like necklaces in the bottom of your jewelry box.
Ne olduğunu görmek istemiyorum.
I don't wanna see what it's connected to.
Eğer o şirket o aileyle bir şekilde bağlantılıysa...
If that company is somehow connected to the DiLaurentis's then...
Aria eğer kızlarla, bu çocuğun Charles'la bağlantısı olduğunu...
Aria, if, if you and your friends think that this guy is in any way connected to Charles...
Pek çok arkadaşımın bağlantısı var sandım.
I thought a lot of my friends were connected.
Hanna, Carissimi Grubu Charles'la bağlantılı diyordu.
Hanna thinks the Carissimi Group is connected to Charles.
Eğer Connor, böyle bir şeyi yapabilecek birileri tarafından hedef alındıysa... -... babasıyla ilgili olmalıdır.
If Connor was targeted by someone capable of this kind of attack it has to be connected to his father.
Merdiven, y ükleme peronuna bağlı bir servis koridoruna çıkıyor.
The stairwell opens to a corridor connected to the dock.
- Gelişmiş Fikir Mekanikleri. Hani şu Ultron'la hiçbir ilgisi olmayan şeytanî organizasyon mu?
Advanced Idea Mechanics, evil tech-head organization not connected to Ultron?
Hâlâ Ultron'a bağlıyım.
I'm still connected to Ultron.
Ben hâlâ ona bağlıyken Ultron'u yenebileceğimiz bir yol var.
There's a way we can defeat Ultron. Since I'm still connected,
Gemiyle bağlantısı olan iki kişi öldü ve Arkady bu cinayetlerden en az biriyle bağlantılı.
Two people associated with the ship are dead and Arkady is connected with at least one of their murders.
Bağlanma ihtiyacı büyüyünce geçmez öyle.
You never outgrow the need to feel connected to people.
Toprağa bağlı hissediyorum.
Feeling connected to the land.
- Yok. Bağlı olmak kulağa hoş geliyor.
"Connected" sounds quite nice, actually.
Onun cinayeti de Vanessa'nınkine bağlı.
And her murder is connected to Vanessa's.
FBI siber güvenlik takımı da doğruladı. Bu kaçak bir bilgisayardan kaynaklanmış bir sızıntı. First Lady'nin ofis içi özel ağına bağlanarak yapılmış.
Our FBI cyber-security team was able to confirm that the leak did originate from a computer connected to the first lady's private, interoffice network.
Bağlantılı olduğun her neyse burada, Haven'da.
Whatever you're connected to, it's here... In Haven...
Sadece bir şekilde olanlarla bağlantılısın.
You're just somehow connected to whatever did.
Beni bir şeye ait hissettirdin.
You made me feel connected.
Her şey bu şekilde bağlantılıysa sahne tamamlanmış demektir.
All connected like this completes the screen.
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor...
The customer has turned off the phone. You will be connected to voicemail.
İnsan davranışları guruplara farklı özellikler verecek şekilde bağlıdır.
The same human beings connected different ways gives the group different properties.
Grup üyeleri ile muhabbeti olan herkes biliyor olabilir.
Well, anyone connected to a club member might also know.
Aynı zamanda suçlunun bu gruptan biriyle bağlantılı olabileceğini de düşünüyoruz.
We're also considering the possibility that the guilty party is someone connected to a group member.
Bu iki cinayete bağladığımız bir ölüm daha var, hanımefendi.
Oh, there's also another death which we've only just connected to these two homicides, ma'am.
Bu iki konu bağlantılı olmayabilir Jack ama yine de o riski göze almak ister misin?
Those two things might not be connected, Jack, but are you sure you want to take the risk? - Oh.
Bu anlaşma ölümüyle bağlantılı olabilir.
So this deal could be connected to his death.
Bir kaç içki içtik ve ona yakın olduğumuzu söyledim.
We had a few drinks, and I-I told her we connected.
Düşündüm ki, bunları taktığımız sürece daima birbirimize bağlı olacağız.
I just thought, as long as we wore these we'll always be connected.
Gözler NIS ofisine bağlı.
Eyes are connected to the NIS office.
Birbirimize bağlıydık.
We connected.
Belki bir parçası ailesiyle bağlı kalmak istiyor.
Maybe part of him wants to stay connected to the family.
Görünüşe göre bu olay, 14 CIA ajanının ölümüyle bağlantılı.
A staggering development as it appears connected to the deaths of the 14 CIA agents. - I'm being framed.
Arkası sağlam olmanın faydaları.
Benefits of being connected.