Cosmos tradutor Inglês
906 parallel translation
Binlerce yıldır, Evrende yalnız olup olmadığımızı merak ettik.
For thousands of years, we've wondered if we're alone in the cosmos.
Bu uçsuz bucaksız evrende yaşamın var olduğu Tek gezegen dünya mı?
so is Earth the only planet where life has emerged in this vast cosmos?
Milyonlarcası halen hayatta, Ve bu gerçek bilim adamlarına evreni uzaylı yaşamı için taramalarını söylüyor.
Millions are alive right now, and that fact alone tells scientists a lot as they comb the cosmos for alien life.
Ve bilim adamları evrende yaşamı ararken bunu göz önünde bulunduruyorlar.
And scientists are keeping that in perspective when they search for life in the cosmos.
Evrendeki bunca yer içinde, Tam olmamız gereken yerde olduğumuz için biraz şanslıyız Ve yaşamın var olması için tüm unsurlara sahip olduğumuz için.
In the grand scope of the cosmos, we've considered ourselves pretty lucky to be at just the right spot and to have all the right ingredients for life to emerge.
Evrendeki uzaylı avı güçleşiyor.
The hunt for life in the cosmos is intensifying.
Peki bizim evrene yaptığımız yayın nedir?
And what are we broadcasting out into the cosmos?
Biz dünyadan uzaya bir yayın gönderiyoruz, Peki dünya dışından bir sinyal aldığımızı varsayalım.
We're sending transmissions out into the cosmos, but suppose we detect a signal from an alien civilisation.
Sovyet Rusya evreninde atomlar gibiler.
As atoms in the cosmos of Soviet Russia.
Kozmosa bağlı.
depends on the cosmos.
Teslimat, Cosmos Gözlem Evi'ndeki Doktor Hendron'a yapılacak.
The delivery will be made to Dr Hendron at the Cosmos observatory.
Ve evrende göç hayatı çok doğal,... Dünya'da rüzgarlar tarafından bitkilerin tohumları yayılıyor.
And Life immigrating in cosmos is as natural as spreading the plants seeds by the wind on Earth.
Kozmosta, değişimden kaçış yoktur.
In the cosmos, there is no refuge from change.
Dünya ikliminin dengesini bozup evrendeki tek barınağımızı bir tür cehenneme çevirmek çok şey gerektirmeyebilir.
It may not take much to destabilize the Earth's climate to convert this heaven, our only home in the cosmos into a kind of hell.
kozmosdan geldim, yoldaşlarım, mütevazi teknik tecrübelerim şuanda sizinkini taklit ediyor, düşmanlarınızınkini, politika liderlerinkini ve şairlerinkini.
I return from the cosmos, comrades. My humble technical experience takes over, presently, that which will be yours, your enemies', the political leaders and the poets'.
onu iyi biliyorum, Kruşçev yoldaşım, görsel bir evhamdı, ve, tam tersi, aramızdaki uçurum daha büyük ve onarılamazdır. Evrende uçuyoruz ve zavallı milyar insanlar hala dünyaya bağlı duruyor, umutsuz sinekler gibi.
I know, comrade Krouchtchev, that this was an optical illusion, and, on the contrary, immense and irremediable is the abyss between us who fly the cosmos, and the billions of miserables attached to the earth
Buraya gel!
¬ Cosmos, here!
Kosmos, yakala onu!
Cosmos in!
Kozmozda arkadaşlık için Mona daha iyi.
As a companion, Cosmos, Mona's better.
Evrende sonsuz küçüklük, bir atomun en küçük parçasının sonsuz köküdür.
In the cosmos, infinite smallness is an infinite root of the smallest part of an atom.
Kanlı evren ve saf ruh arasındaki antlaşmayı tasdik edemedim. Ölmüş ama zarar görmemiş bir gladyatör.
" I was not able to ratify the treaty between the bloody cosmos and the pure soul.
EVRENDE BAŞIBOŞ DOLANAN BİR FİLM
A FILM ADRIFT IN THE COSMOS
Rüzgarın kanatlarında evrene geri döndüler.
They returned to the cosmos on the wings of the wind.
Çıplak, tanrısız bir boşlukta, kara, saçma bir evrende bir deligömleği oluşturan korku ve aşağılanmanın olduğu engin bir boşlukta küçük bir alev gibi yaşamak zorunda kalan insanın çıkmazı.
The predicament of man forced to live in a barren, godless eternity like a tiny flame flickering in an immense void with nothing but waste, horror and degradation forming a useless straightjacket in a black absurd cosmos.
Evreni fethetmekle ilgilenmiyoruz.
We have no interest in conquering any cosmos.
Dünya'yı evrenin sınırlarına kadar genişletmek istiyoruz.
We want to extend the Earth to the borders of the cosmos.
Evren :
The cosmos :
Evrenle ilgilenmiyorum, ya da yeryüzü hareketleriyle.
I don't care about the cosmos, or the movement of the earth.
Zamanın birinde çok ağır bir kütle evreni, güneş sistemini ve bizleri yarattır... Bu duruma tekillik adını veriyoruz. Zaman kavramı o tekil durumda yoktur.
Once upon a time a huge mass made up the cosmos, the solar systems, we ourselves, was collected in something that we call the primary state of concentration.
Anlamalısın Şampanya evereni değiştirmez!
You must understand that champagne does not change the cosmos!
Kozmosun yaşı ve boyutu ışığa yazılmıştır.
The age and size of the cosmos are written in light.
Galileo bununla, karanlığın o ağır perdesini açtı ve kozmosu keşfetmeye başladı.
With it, he pulled aside the heavy curtain of night and began to discover the cosmos.
Hubble gibi uzaya yerleştirilen teleskoplar en uzak ve en eski galaksilerden gelen ışığı yakalamakta ve bize kozmosun çok daha net görüntülerini ulaştırmaktadır.
Space-based telescopes such as the Hubble, have captured light from the most distant and ancient galaxies, giving us vastly clearer pictures of the cosmos.
Işığın içinde daha da şaşırtıcı bir şey gizli. Bir şifre, kozmosun anahtarı.
Something even more amazing is hidden in the light- - a code, a key to the cosmos.
Hidrojen atomu, kozmosta en çok bulunan ve aynı zamanda da en basit atomdur.
The hydrogen atom is the most plentiful kind of atom in the cosmos. And the simplest.
Fraunhofer çizgileri, kozmostaki yaygın ve belirgin elementlerin atomsal imzalarıdır.
Fraunhofer's lines are the atomic signatures of the elements writ large across the cosmos.
Fraunhofer'in spektral çizgileri görünen kozmosun tamamının aynı elementlerden oluştuğunu gösterdi.
His spectral lines revealed that the visible cosmos is all made of the same elements.
Bilinen kozmostan 6 kat büyük olan, karanlık maddeden oluşan gizli bir evren.
A hidden universe of dark matter six times more massive than the familiar cosmos.
Bu diğer ışık türleri kozmostaki farklı nesneleri ve olayları gösterir.
These other kinds of light reveal different objects and phenomena in the cosmos.
Kozmosun bu enginliğinde bizimkinden çok daha eski ve gelişmiş medeniyetler olmalı.
SAGAN : In the vastness of the cosmos there must be other civilizations far older and more advanced than ours.
Ne kadar farklı olursa olsun, evrendeki tüm gelişmiş uygarlıklar, ortak bir dile sahiptirler.
All the technical civilizations in the cosmos, no matter how different must have one language in common :
Bildiğiniz gibi kozmos çok büyüktür.
And that's that it's a big cosmos.
Kozmos yayınlandığından beri,... UFO'lara olan ilgide azalma olmadı.
Since Cosmos was released interest in UFOs has persisted.
Astrolojinin bu inadı aslında, bizim kainatla bir bağlantımız olduğu cazibesine dayanır.
The desire to be connected with the cosmos reflects a profound reality for we are connected.
Dünya merkezli ve Güneş merkezli iki ayrı kainat düşüncesinin, birbirleriyle en çok çatıştığı zamanlarda Ptolemy hem astronom hem de bir astrologtu.
The confrontation between the two views of the cosmos Earth-centered and sun-centered reached its climax with a man who, like Ptolemy, was both an astronomer and an astrologer.
Zamanındakilerle düşünce ayrılığına düşşe de, kâinattaki düzen ve uyumu görebilmişti.
The man who sought harmony in the cosmos was fated to live at a time of exceptional discord on Earth.
Doğru ölçümleri engin hayalgücüyle birleştirip, kainatı bilmeye atılan adımların ilkini gerçekleştirmişti.
He was the first to combine a bold imagination with precise measurements to step out into the cosmos.
Bunun yanında evren ölçülemez bir büyüklüğe sahiptir.
Meanwhile, the cosmos is rich beyond measure.
Kozmostaki göreceli hareket yapısının temel bir öğesi.
This sturdy pillar among all the relative motions of the cosmos.
Kozmos belgeselini tamamladıktan birkaç yıl sonra bir roman yazmak için, bilim kariyerime ara verdim.
Some years after completing Cosmos I took time out from my scientific work to write a novel.
Fakat belki de bizden daha gelişmiş bir medeniyet uzak geleceğe ve geçmişe yol alarak 40 yıllık kısa mesafelere değil de mesela ; güneşin ölümüne, ya da evrenin doğuşuna tanıklık edebilir.
But maybe other beings much more advanced than we are voyaging to the far future and the remote past not a measly 40 years ago on Earth but to witness the death of the sun, say or the origin of the cosmos.