Cover tradutor Inglês
27,384 parallel translation
Hemen siper alın.
Get behind cover now.
Knox yarınki fasyal implant ameliyatında yerine geçmemi istedi.
Uh, Knox asked me to cover for him on that facial implant tomorrow.
Benim yerime bakacak mısın?
You'll cover for me, then?
Çantanla üstündeki kanı ört.
Just cover the blood up with your bag.
Seni korurum.
I'll cover you.
- İzlerimizi kapatabilirim.
- I can cover our tracks.
Overtown sokaklarını kan gölüne çevireceğiz.
We're gonna cover the streets of Overtown in blood!
Ve bir de ödül olarak güvenli bir yere kaçmak zorunda kalıyorum.
And as an added bonus, I've been running for cover.
Dâhice bir gizlenme derdim ama bu bir gizlenme değil.
I would say that was a brilliant cover, except it's not a cover ;
Demek dilin çözüldü.
So you broke cover?
Kendinizi koruyun.
We gotta take cover.
Daha önce başka bir köyde yaptığın gibi silah seslerinin her şeyi bastırdığı bir film. Hiçbir şey duyamazlar.
Like what you have done at the previous village, a movie with gun shooting sound was played, to cover everything.They wont even hear anything.
Böyle izleri örtmesini bilen bir adam.
He's the kind of man who knows how to cover his tracks.
Anlaşıldı Hayalet.
We'll cover you. Copy, Ghost.
Kimliğini gizlemek için bir iş gerek.
You need the cover job, too.
Hem görev hem de film işi senin.
The mission and cover job are yours.
Unutma, kimliğin açığa çıkarsa tüm operasyon boşa gider. Bu yüzden plana sadık kal.
Remember, if you blow your cover, the entire operation goes down in flames, so stick to the plan.
- Kimliğini gizlemek için mi?
- Trying to cover up his identity?
Hayır, Savitar'la ben ilgilenirim, sen taşı al!
No, I'll cover Savitar, you just get that stone!
Ve tam da çözüme yaklaşmıştım,... ta ki sen ortaya çıkıp maskemi düşürene kadar.
And I was finally on the verge, until you broke out and blew my cover.
Kimliğimin açığa çıkması planıma dahil değildi.
I didn't plan on having my cover broken three months into the job.
Mınçıka ödüllerini değiştirmek onun fikriydi. Kanlar içinde...
It was her idea to switch out the Nunchuck Award, cover it in blood...
Senin de dövmelerini kapatmanı.
You to cover your tattoos.
- Zekice bir örtbasmış.
It was a clever cover-up.
Kıçını kurtarmak için en iyi dostunu astın.
So you hung your best friend to cover your own ass.
Olayı görünüşüne göre yargılama.
Don't judge book by its cover.
Bir kılıf gerekiyordu.
You needed a cover.
Listedeki olası adreslerin yarısı için yola çıktım bile sana diğer yarısını mesaj atıyorum. Böylece daha fazla yere göz atmış oluruz.
I'm going to go over my half of the list of possible addresses in the area and I will text you the other half, so we can cover more ground.
Tanrım, bu olayın üstünü nasıl öğreteceğim bilmiyorum.
Jesus, I don't even know if I can cover this up.
Annen bir kitabı kapağına göre yargılamamanı da söylemedi mi?
Didn't your mom also tell you not to judge a book by its cover?
Eğer teklifimi yeniden değerlendirirseniz, işten gelen gelir annenizin tıbbi giderlerinin % 80'ini üç aylığına karşılayabilecek.
If you refinance, the adjusted income will cover 80 % of your mother's medical expenses for three months.
- Sorun değil, hallederiz.
It's not a problem. We'll cover it.
Kapak konusu hikayemi hiç okumadın, değil mi?
You've never read a cover story on me, have you?
Efendim, Jesse'nin helikopterinin bu süre içinde yeterli alanı tarayabileceğini sanmıyorum.
Sir, I don't think Jesse's helo can cover enough water in the time that we have.
Seyir Subayı koordinatları çıkartacak. Yüzbaşı Greeen ile birlikte gözcü görevi yapacaksınız.
Gator's gonna chart the coordinates, you and Lieutenant Green will cover the lookouts.
Şu adaların herhangi birine gizlenmiş olabilirler.
These islands here, they could be taking cover anywhere.
Dönüşte mesafe kaybediyoruz.
We're losing ground cover on the turn.
- Ada sayenizde saklanıyoruz.
We've got island cover.
Bilinen en son haber alınan iletişim noktası urultu kabilesinin kuzeyindeki avlanma yerindeydi. Bu bulunması zor olan çok büyük bir alan.
Last known point of contact was north of the Urutu hunting grounds, and it's just too much ground to cover.
Bilmem, sadece... üstünü battaniye ile örtebilirsin.
I don't know, just... cover him with a blanket or something.
- Üstümü örtmemi sen söyledin ya!
- You told me to cover him up!
Kitabı kapağına göre yargılayamazsın. Öyle değil mi Bayan Yang?
You can't judge a book by its cover, can you, Mrs. Yang?
Gardınızı alın!
Take cover!
İskender'in milyonları bile bunu karşılayamayaz.
Even Alexander's billions can't cover that amount.
Beni idare edeceksin, değil mi?
You'll cover for me, right?
Beni koruman için sana yalvarıyorum.
I'm begging for you to cover for me.
Ailesi için koruma istiyor.
He wants air cover for his family.
Kulaklarını tıkayabilirsin.
You can cover your ears.
Hazır mısın?
Ready? Cover me.
Beni koru.
Right, cover me.
Koru beni.
Cover me.