Crepe tradutor Inglês
170 parallel translation
Kötüyü düşünmüş gibi olmayayım ama böyle güçsüz durumdayken, her türlü hastalıkla karşı karşıyasınız.
I don't want to be a crepe hanger, but in your weakened condition, you're subject to all sorts of maladies.
Kendini o korkunç siyah kumaşın içinde boğmandan daha iyi.
Much better than smothering yourself in all that ugly black crepe.
Villayı inceledin, zamanlamayı planladın, lastik tabanlı ayakkabılarını ve siyah elbiselerini giydin ve yüzünü boyadın.
You've studied the layout... drawn your plans, worked out your timetable... put on your dark clothes with your crepe-soled shoes... and your rope, maybe your face blackened.
Köstebek tüylü, kahve renkli şal'ın çalındığını kim ihbar etti?
A mole wrap lined with coffee crepe?
Cesedin üzerinde şunlar bulunmaktadır : beyaz, pamuklu bir fanila üzerinde tabancı kılıfı ve altın bir toka bulunan kahverengi deri bir kemer bej rengi keten bir pantolon çizgili, pamuklu çorap ince tabanlı bir sandalet.
He was wearing the following : a white cotton undershirt, a brown leather belt with gold buckle and pistol holster, a pair of canvas, khaki-colored trousers, striped cotton socks, civilian sandals with crepe sole.
Krep hamurunu dinlenmeye bıraktın mı?
Did you let the crepe batter rest?
İngiliz turtası alsaydınız.. Dut ile Breton tereyağı.
You have to try my Breton crepe with blackberries.
Barbara adlı bir kızla yaşıyordum. Eve geldim, hediyeler, pasta, mumlar her cins konfeti ve grapon kağıtları almıştım.
I was living with a girl, Barbara, a few years ago, and, uh... it was her birthday, and I came home, and I had presents and a cake and candles, and all kinds of confetti and crepe paper,
Dikkat et, gömlek çok kaliteli. Tırnaklarınla...
Careful, this is a crepe shirt, and with those nails -
Bir mermiyi krapon kağıdıyla durdurmaya çalışmak gibiydi.
It was like trying to stop a bullet with crepe paper.
- Şaçmalama, acı patlıcanı kırağı çalmaz.
- Nonsense. Your soles are from crepe.
Bu krepi pişiriyorum. Bu karışıma yatırıyorum.
I'm taking a crepe... and I'm bathing it in this mixture.
- Krep süzeti hatırlamıyorum.
- I don't remember the crepe Suzettes.
Bütüm eşyalarını toplayıp, çekip gitti.
She rolled up her crepe paper and took off.
Bu krepon kağıdını asmamıza yardım edin.
We need a little help hanging that crepe paper across there.
Ann, Bill'e krep getir.
Ann, give Bill a crepe.
Herşeye kötü tarafından bakarlar.
They're crepe-hangers.
"Kendine krepten elbiseler yapan."
"Who made himself garments of crepe."
Piknik masaları, krepon kağıdı ve balon alırız.
We'll get some, uh, picnic tables and, uh, crepe paper and balloons.
Piknik masaları, krepon kâğıtları, balonlar. Sen mangalın başına geçersin.
Picnic tables, crepe paper, balloons, you at the barbecue.
Güzelliğin ve üstünlüğün birlikteliği kumaşı kadar tasarımı da harika ve şeritsiz korseli. Siyahlarla şekillendirilmiş muhteşem bir model. Yenlerinde beyaz hatlarla süslenmiş.
Combining an enormous charm and distinction, both in the cloth and in the line, "The Cheerful Widow", a lovely model, when the black crepe was moulded well, with white counts in the sleeves.
İnci beyazı renginde göz alıcı...
"of end-week" it combines a dress radiant of white "crepe" pearl...
Bırakın krep kaselerini beyaz güvercinlerin yanına,
Put crepe bows round the white necks of the public doves,
İpek saten ya da krep kumaş kullanabiliriz.
We can do a silk charmeuse or a crepe de chine.
Metresi 7 Frank bunların!
With crepe at 7 francs a metre.
Kağıt parçasına mı?
Crepe paper?
- Hiç krep süzet yedin mi?
You ever eaten crepe suzette?
- Bu krep... olağanüstü.
- This crepe... c'est magnifique.
Fakat programı bitirmeden önce hepinizi KACL'in neşeli aşçısı Leo Pascale'nin veda partisine davet ediyorum. Kendisi tıpkı Krep'inin Köpükleri gibi güneye Santa Fe'ye doğru yola çıkıyor.
But before we close, I'd like to invite you all to join us here at KACL in wishing a fond farewell to our Happy Chef, Leo Pascale, as he bubble-wraps his crepe pan and heads south towards sunny Santa Fe.
Bırak göğüs kafesini adam krepi bile delemez.
He couldn't pierce a crepe, but much less a sternum.
- Krep yapan yer mi?
- The crepe place?
- Evet, bunların hepsi krep parasıyla oldu.
- Yeah, this is all big crepe money.
Krep parası mı?
There's crepe money?
Herbir krebin bir Mandelbaum tarafından açılması gerekir.
Each crepe has to be hand-rolled by a Mandelbaum.
Bu Dominikliler krep yapmayı biliyorlar, değil mi?
These Dominicans really know their way around a crepe, huh?
Yabanmersinli krep onu çok kötü yaktı.
That blueberry crepe burned him pretty badly.
- Simdi olmaz Niles. Vicky'ye crepe gateau tarifimi veriyordum.
I'm telling Vicky my recipe for crépe gâteau.
Eğer bir tane daha leylekli kağıt görürsem, gagasını yırtıp çıkaracağım.
If I see another crepe paper stork, I'm gonna rip its cardboard beak off.
Pekâlâ kızlar, balona, krepon kağıdına ve parti şapkalarına ihtiyacımız var.
Okay, girls, we're gonna need balloons, crepe paper, party hats.
Krepon kağıtlarıyla kaynaşmaya sadece iki hafta kaldı, yarılmaya ve kristale. Balo.
Just two weeks left till the time-honored combination of crepe paper, cleavage and crystal.
Kardeşim bana buradan gözleme almıştı.
My brother bought me a crepe here once.
Gözlemen...
A crepe...
Abigail'in oraya krep tavamı terbiyeletmeye gidiyorum.
I'm going down to Abigail's to have my crepe pans reseasoned.
Dr. Crane, krep tavanızı terbiyeletmenin zamanı geldiğini nasıl anlıyorsunuz?
Dr. Crane, how do you know it's time to have your crepe pans seasoned, anyway?
"Yazın uzun saplı tencere, düştüğünde tavası krepin kış gelip çattığında, zamanı gelmiştir yemenin."
"Saucepans in summer, crepe pans in fall, when winter's upon us, there's food for us all."
İnsanlar sizin fazlalıklı olduğunuzu düşünüyor. Opera toplantılarınız, şarap tatma etkinlikleriniz ve senin krep tavası terbiyeletmen.
People think you're stuffy, you know, with your opera parties and your wine parties and your seasoned crepe pans.
Bir şeyi açıklığa kavuşturabilir miyim? Krep tavasını terbiyelettiren tek Niles.
In my defense, Niles is the only one who has ever seasoned his crepe pans.
Hardey bagetlerden hoşlanır, ve bale yapar.
Except where as Harding enjoys a minuet, ballet russes and crepe Suzette...
- Krep gözlemeleri mi?
The crepe pancakes?
- Ardından da krep süzet.
- Followed by crepe Suzettes.
Eminim şimdiye kadar senin kreplerine doymuştur.
I'm sure she's had enough of your crépe by now.