Da değiliz tradutor Inglês
1,128 parallel translation
Artık Kansas'da değiliz galiba.
I don't think we're in Kansas anymore.
- Korkak da değiliz tabi.
- We're no wimps though.
Biz zorbalar da değiliz.
We're not bullies.
Nükleer enerjinin yanlısı da değiliz!
We ain't crazy about nuclear power either!
Bunun içinden geçecek kadar şansızsak, ve bu da zamanda bir yırtık ise, bu da demektir ki, artık biz kendi zamanımızda değiliz, bayanlar baylar.
If we had the bad luck to fly into that, and it was a time rip, well, that means that we're no longer in our own time, ladies and gentlemen.
Karanlık Çağ'da değiliz.
This is not the Dark Ages.
Hizada değiliz, biraz da şöyle yapmak gerek...
Now, we're not... We're not even. I'd like to make some attempt to, um...
İspanya'da değiliz. İç savaş yok.
We're not in Spain, there's no civil war.
Voluptua ya da Segallus'u dinlemek zorunda değiliz.
- We can. We don't have to listen to Voluptua or Segallus.
Bak aslında yemek zorunda da değiliz.
We don't actually have to eat at all. The other morning, You didn't order breakfast.
Bağımsızlığımızı ilan ettiğimizden bir şey talep edecek durumda da değiliz.
Since we declared independence, we are not exactly in the position to ask them for anything.
Biz hayvan değiliz! Ve Fransız da değiliz!
We are not Neanderthals and we are not French!
Biz Ferenginar'da değiliz.
We're not on Ferenginar.
Floransa'da değiliz.
We're not in Florence.
Dünya'da değiliz,... buradaki insanlar mağaralarda yaşıyor. Sanırım daha önce madenlermiş ;
Were not on Earth,... people here live in caves.
- Neden Krypton'da değiliz?
- Why? Why aren't we on Krypton?
Bence adil değil. Ama Tanrı'nın kurallarını yargılayacak da değiliz.
I do not think it's fair, but God's laws is not for us to judge.
Başka türlü davranabilecek durumda da değiliz.
We can't afford not to.
Casino'da değiliz.
We're not on the casino floor, Gordo!
Lancaster... Öyleyse, kesinlikle Mammoth'a gidiyor... ve çok da uzağında değiliz.
Stillwater showed up in a bookstore and / or a bank in Lancaster... and then took off in the family Yukon, and / or a chromed-up red motorcycle.
Toto, sanırım artık Manhattan'da değiliz.
Oh, Toto, I don't think we're in Manhattan anymore.
O konuda da pek iyi değiliz.
I'm not very good at that either.
Katı bir biçimde düşündüğümde, senin bir kişilik bile olmadığını görüyorum ama belki bu konuda da haklısın, belki de yanlış olan biz değiliz!
I realize that you're not a - a person in the the strictest sense of the word, but... No, maybe you're right about that too, you know, maybe what's what's wrong isn't it's not us!
Biz burada Şaklabanya'da değiliz!
We're not in the middle of nowhere.
Ve aslında o kadar da İsveçli değiliz.
And frankly, we're not so Swiss.
Afrika dışında 8 milyon yıl ama o kadar da farklı değiliz.
Eight million years out of Africa. We're not all that different.
Biz aslanlar o kadar da kötü değiliz.
Surely we lions are not all that bad.
Yani artık istasyonda yaşayan canlılar değiliz, dünyada da hiç yaşamadık.
I mean, we don't live on the space stations anymore, and we never lived on Earth.
Ama arada sırada kendimize gülemeyecek kadar da kibirli değiliz.
But we're not so stuffy that we can't laugh at ourselves.
O kadar da sarhoş değiliz.
Hey, we're not that drunk.
Anlaşılan çok da kötü bir ekip değiliz.
Apparently, we don't make such a bad team after all.
Artık tam da yalnız değiliz burada.
We're not exactly alone anymore.
Kuzeyin en büyük dağına sahip değiliz belki... veya orta Galler'deki en güzel dağ da değil, Fakat ilk dağın eteğinde yaşamaktan gurur duyuyoruz... Galler sınırları içinde.
We didn't have the biggest mountains of the North nor the beautiful mountains of mid-Wales but we could claim that we lived in the shadow of the first mountain inside the Welsh border.
Sizi birlikte dışarıda görmeye alışık değiliz.
Unusual to see you out together
O kadar da fakir değiliz, Lizzy.
We're not very poor, Lizzy.
Bir gün Trill'e gidersem, mutlaka ziyaret ederim ama Trillde değiliz burası da Hoobishan hamamları değil.
If I'm ever on Trill, I'm sure I'll visit them but we're not on Trill and this isn't the Hoobishan Baths.
O kadar da farklı değiliz.
We're not all that different.
Aslında, kesin olarak burada olduğundan da emin değiliz.
We can't even be certain that he was actually here.
Ve biz kardeş değiliz bu da durumu uygunsuz olmaktan kurtarır.
And we're not so much brother and sister as to make it improper.
St. Petersburg'da bu kadar çok dans etmeye alışık değiliz.
I've danced more at this ball than I have in a whole winter in Petersburg.
O da bana, "Hayatım, henüz evli değiliz" dedi.
And he said, "Darling, we're not married yet."
O kadar da ümitsiz değiliz.
We're not that desperate.
Yüreklerimizde bunu yapmaya hazır da olsak bizler yasa değiliz.
And while we all have it in our hearts to give we're not the law.
Değiliz. Kes artık ağlamayı, çünkü buradan öyle de ya da böyle çıkacağız.
Put us out of your misery so we can get on with getting out of here.
Üzgünüm o kadar da karlı değiliz!
Sorry we're not that profitable!
Medyayı ya da mahkûmları rahatlatmak için acele edecek değiliz.
We're not about to rush it just to satisfy the media or the inmates.
Oturup ağlayacak değiliz! Buralarda bir söz vardır. Ya batarsın ya da yüzersin!
We're not cry-babies around here You either sink or swim!
Sonra da tavuk kanadına. Biz insanlar, hayvan yiyoruz ve bu konuda iyi kalpli değiliz.
"We the people" eat animals, and we're not decent about it.
- Tomografide görünmeyen bir büyüme ya da damar genişlemesi olup olmadığına emin değiliz.
We're not sure if it's the same build-up or an aneurism that didn't show in the CT.
O kadar da üzgün değiliz.
We're not that sorry.
Sen ve ben artık evli değiliz Niles da değil.
You are I are no longer married. Neither is Niles.