English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Days

Days tradutor Inglês

95,262 parallel translation
burada yaşıyorum Ama yılda 365 gün sergide olduğumu hissediyorum.
I live here but I feel like I'm on exhibit 365 days a year.
Şimdi, Başkan William Henry Harrison'a merhaba deyin, Açılışında pnömoni geçirenlerin, Ve, eğlence vakası yedi, 31 gün sonra öldü.
Now, say hello to President William Henry Harrison, who caught pneumonia at his inauguration, and, fun fact number seven, died 31 days later.
- Acentelerim yerinde Son 30 günün gerekçelerini güvence altına alıyor.
- My agents have been on site securing the grounds for the past 30 days.
Günlerdir bununla uğraşıyorsun.
You've been at it for days.
Gözetleme sistemi, bombacının iki gün önce.. ... bir kafedeki görüntülerine ulaştı.
Our surveillance found footage of the bomber at a café two days ago.
2 yıl, 3 ay, 9 gün.
Two years, three months, and nine days.
Sanırım bu günlerde neredeyse aynı şey.
Which I guess these days is almost the same thing.
Bayan Simpson, birkaç gün yakından izlenmesi onun için çok iyi olur.
Mrs. Simpson, I would watch him very closely for the next couple of days.
Gerçi biz temamızı o günlerde biraz farklı yorumlardık.
Although we interpreted the theme a bit differently in those days.
Tycho'da geçirdiği günler sayılı.
His days on tycho are numbered.
- Birkaç gün.
- Couple days.
Senin çubuğun ve elemanların, beni rahatlatıyorlar, Şüphesiz merhametin iyiliği Hayatımın her günü beni takip edecektir.
Thy rod and thy staff, they comfort me, surely the goodness of mercy shall follow me all the days of my life.
Üç gün önce olmuş.
Dead about three days.
Bir kaç gün içinde, Farnleigh'e sapasağlam döneceksin.
Couple of days, you'll be back in Farnleigh, safe and sound.
DeBryn'a göre iki gün önce ölmüş.
Dead two days, according to DeBryn -
Asla iki günden fazla, bir günden az değil.
It's never more than two days, never less than one.
İki gün kayıp olduktan sonra üçüncü gün evin sundurmasında bulundu.
Missing for two days, found on his own front porch on the third day.
Bir süreliğine ciddi kötü kıl günlerim olacak.
I'm gonna have some seriously bad hair days for awhile.
On gün önce Kuzey Bölgesi'ndeki benzer saldırı.
Similar attack in North Precinct ten days ago.
- On gün önce...
- Ten days ago...
Bu günlerde çıkmak biraz zor.
It's a little hard to get out these days.
Adam 10 gün önce öldürüldü...
Guy with the groceries was killed ten days ago...
Arazim gelişiyor, ailem sağlıklı ve kavga günlerinin sona erdiğine dair karıma söz verdim.
My land thrives, my family is well, and I promised my wife my fighting days are done.
O günler geride kaldı.
Those days are done.
Ama elbette, siz bu günlerde en düşüğünden en yükseğine kadar tüm topluluklara rahatça giriyorsunuz.
But of course, these days you glide with ease through all of society, from lowest to high.
İki gün önce Lizbon'da demir atmış, fırtına yüzünden hırpalanmış ama zarar görmemiş.
She put into port in Lisbon two days ago. Weather-beaten, but unharmed.
Birkaç güne evde olur.
He'll be home in a few days.
İtiraf et bakalım genç Kaptan, o günleri özlemiyor musun?
Confess, young Cap'n, do'ee not long for those days?
Onu merhametimle geçirdiğim günleri nasıl özledim.
How I miss the days when I had him at my mercy.
Bugünlerde nasıl uyuyacağımı bilemiyorum.
I barely know how to sleep these days.
İki gün içinde önemli bir ürün tanıtımı var.
We have a major product launch in two days.
Addison, bunu iki günde bitiremeyiz.
Addison, we can't finish this in two days.
Bunu iki gün içinde halletmenin acelesi neden?
Why the urgency to get this out in two days?
Kızımla konuşmadan bir günden fazla dayanamayacağımı biliyorum.
I know I couldn't go more than a couple of days without speaking to my daughter.
Bütün bunları son günlerini hapishanede geçirsin diye yapmadım ben.
I didn't do all this for him to spend his last days in prison.
Bu devirde musluk suyunun içinde kim bilir neler var?
Tap water these days? Who knows what's in it?
Biliyorum birkaç gün oldu ama çocuklara benim için hoşçakal der misiniz?
I know it's only been a couple of days, but, uh, will you say good-bye to the kids for me?
Tabii, bunu bir de yılda 365 gün yapınca söyle.
Yeah, let's hear you say that after doing it 365 days a year.
Ama önce, şunu birkaç günlüğüne almama izin ver.
But first, let me borrow that thing for a few days.
- İyi. Birkaç güne çıkar dediler.
They said he should get out in a couple of days.
Ama şimdi ameliyata ihtiyacı var haftalar önce izin için başvurdum ve babam için orada olmalıyım ama şöyle yapabiliriz belki birkaç gün erken giderim ya da birkaç gün geç giderim -
But now he needs surgery, and I put in for the time off weeks ago, and I have to be there for him, but now that I'm telling you this, I'm thinking maybe I could fly back a few days early, or I could get there a day later- stop, stop, stop.
Onunla seve seve konuşacağını ama kendini toparlaman için sana birkaç gün müsaade etmesini söyledim.
I told him you'd be happy to talk, but to give you a few days when you're feeling better.
Biraz uzaklaşmam gerek, hava alsam iyi olacak. Birkaç gün dönmeyebilirim.
I need to step outside... for some air, and I will not be back for many days.
Bu konuyu tartışmayı bırak günlerdir tek kelime konuşmadık bile.
We haven't discussed it or even spoken for days.
Dünyada uzun zaman bizi izlediniz. ... bencil bir möt, salak bir DJ sorunlu bir akademisyen taş, zengin, uzun bacaklı bir sahtekar.
You saw us all on Earth... a selfish ass, an idiot DJ, a tortured academic, a hot, rich fraud with legs for days...
Doğru geyiği yakalamak için orada günler bekledikleri bile olur.
You know, sometimes they'll spend days up in one of those, waiting for just the right buck.
İki günde ikinci kez mi görüşüyoruz?
Twice in two days?
Oğlunun yaşındayken babam 6 gün boyunca denizde kaybolmuştu.
When I was about your son's age, my dad was lost at sea for six days.
Birkaç gün daha sürer, Peder.
It will take a couple more days, Father
Günler sonra onun bu kadar mutlu olduğunu görüyorum.
I'm seeing her feeling so happy, after so many days
Onu çağırdık. İki gün içinde gelecek. Tamam.
We've called her She'll be here in 2 days okay

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]