Debbie tradutor Inglês
3,296 parallel translation
- Selam, ben Debbie.
Hi. I'm Debbie.
Debbie için... Carl ve Liam için.
It's for Debbie and Carl and Liam.
Debbie'yi ziyarete gelmiştim de.
I'm here to visit Debbie.
Debbie Allen'in Fame filminde kullandığı orijinal şemsiye.
It is Debbie Allen's original cane from Fame... the movie.
Debbie için neyin doğru olacağını anlayamıyor musun?
Think about what's best for Debbie.
Hem Debbie'ye de anlatırsın.
You'll be able to tell Debbie all about it.
- Debbie.
- Debbie.
- Debbie, aranmayı kabul etmezsen senden gitmeni rica edeceğiz.
Okay, Debbie, if you don't give us your consent, we're gonna have to ask you to leave.
Karar sana kalmış Debbie.
It's up to you, Debbie.
Debbie'yi görmek istiyorsan, başkaları görmeden sakinleşsen iyi edersin.
If you want to see Debbie, you'd better calm down before you draw a crowd.
Debbie...
Debbie...
Genç Debbie.
Young Debbie.
Debbie tekrar ziyarete gelebilecek mi?
So, will Debbie be allowed to visit again?
Debbie'nin olayı görmesine çok üzüldüm.
I hated Debbie seeing that.
Jacs Debbie'yi kullanmadığı için şanslısın.
You're lucky Jacs didn't use Debbie.
O kızın yerinde Debbie olduğunu düşünsene.
Imagine if it was Debbie.
Debbie asla öyle bir şey yapmaz.
Debbie would never do that.
Debbie sana bir şeyler göndermiş.
Uh, something for you from Debbie.
Debbie'ye ulaşmaya çalışıyorum ama bir türlü başaramadım.
No, I've been trying to get hold of Debbie but I can't get through to her.
Debbie'yi çağırsana. Ne var ne yok öğrenmek istiyorum.
I want you to bring Debbie in.
Debbie, üzgünüm.
Debbie, I'm sorry.
Debbie?
Debbie?
- Sakin ol.
- Calm down, Debbie.
- Debbie!
- Oh, that's bullshit!
- Ne yapacaksın?
- Debbie! What?
Debbie ile sorunların olabilir ama önce kendine dikkat etmen lazım.
Look, I know things are tough with Debbie but you've got to look after yourself first, okay?
Debbie nasıl?
How's Debbie?
Yakın zamanda Debbie ile konuştun mu?
So, have you spoken to Debbie lately?
Debbie'ye haber verilmesi lazım.
Someone should tell Debbie.
- Debbie mi gelmiş?
Debbie... Debbie's here?
Oğlunun Debbie ile ne işi var?
What's your son doing with Debbie?
- Körpecik Debbie ile keyif yapan adamlardan biriyim.
I'm one of the guys having fun with young Debbie.
- Debbie uslu kızmış. Acayip sikişiyormuş.
Deb's a good girl, great fuck, or so the others tell me.
- Debbie?
- Debbie?
Debbie'nin başı belada.
Sorry, Liz.
Debbie'nin bir şeyi yoktur.
Debbie is fine.
Debbie iyi durumda tatlım.
Debbie is fine, love. Okay?
Deb ise senin sorunun.
Debbie's your problem.
- Deb bir sorun değil.
Debbie's not a problem? She's my daughter.
- Debbie ile ziyaretime gelemeyecek kadar mı meşguldün?
Too busy with Debbie to visit? You wanted me to get with her!
Debbie ile olan ilişkini bitirme vaktin geldi.
Time to break up with Debbie.
- Debbie mi?
Is it Debbie?
Dün akşam kocan, Debbie'yi odasında baygın şekilde bulmuş.
Last night, your husband found Debbie in her bedroom unconscious.
Debbie...
Uh, Debbie...
Debbie uyuşturucu kullanmaz.
Debbie doesn't use drugs.
- Debbie!
- Debbie!
- Debbie'nin cenaze işi ne oldu?
What about Debbie's funeral?
Burada uyanınca aklıma ilk gelecek şey yine Debbie olacak.
The first thing I think about when I wake up in here is Debbie.
- Debbie, sakin ol biraz.
What are you gonna do?
- Elimden geleni yapıyorum.
Okay, Debbie, you need to calm down.
Jacs de kızımı tehdit etmişti.
Jacs is threatening Debbie.