Deeper tradutor Inglês
3,938 parallel translation
Ama sonra ilişkimiz daha derinleşti, daha da güçlendi, ve şimdi bir masaldan çok daha güzel.
But then it got deeper, and it got stronger, and now it's better than a fairy tale.
- Biraz daha araştıracağız.
We'll dig a little deeper, okay?
4, daha derin, 3, 2, daha derin, 1.
4, deeper, 3, 2, deeper, 1.
İyiyim.. aslında.. iyi titretiyor Virgil, biraz derine inabilir miyim?
I'm... Virgil, can I go a little deeper'?
Rosa, ne demek derine?
Rosa, what do you mean deeper?
Kalp masajını daha derin yap.
Deeper with those chest compressions.
Spor talk show'undan daha derine inmekten ötürü mü... -... istifa ediyorsun? - Aynen öyle.
So you're quitting the sports talk radio show for something deeper?
Nisa'nın babası hakkında derinlemesine bir araştırma yaptım.
I did a deeper check into Nisa's father.
Çünkü o sırada, nerede yürüdüğümüze çok fazla dikkat etmemiştik ama sonra bir baktık ki büyük çalılıkların ve çimenlerin oraya gelmişiz.
"Because we'd not been paying much attention to where we'd been walking, " and because our walk had taken us through... " areas of deeper undergrowth and high grasses.
Devam etmen gerek. Bu işi sonuna kadar götürmeliyiz.
We still need to dig deeper.
Bence daha derin bir şey var
I THINK IT GOES DEEPER THAN
Bundan daha derin bir şey.
THAT, MUCH DEEPER THAN THAT.
Bilirsiniz, aslında daha derinde bir şey var..
YOU KNOW, I THINK THAT THERE'S SOMETHING DEEPER, BUT
Annem içtiğini biliyordu, çünkü kül tablası gibi kokuyordun ve sesin de babamınkinden daha kalın çıkıyordu.
Mom knew you were smoking'cause you smelt like an ashtray and your voice was deeper than dad's.
Uçkurumuzun kölesi olmasaydık duygusal açıdan birbirimize ne kadar derinden bağlanabileceğimizi hayal et.
Imagine how much deeper we could connect on an emotional level if we weren't prisoners of our pelvis.
Hayatını derinlemesine araştıralım bakalım bir şey bulabilecek miyiz?
Let's dig deeper into her life, see if we can find anything.
Mağaraların derinine indikçe sıcaklık düşer ve ışık azalır.
As I head deeper into the cave, the temperature drops and the light fades.
Yaşamın ve suyun neden bu kadar iç içe olduğunu anlamak için bildiğimiz en garip maddelerden birinin biraz daha derinine bakmamız gerekiyor.
To understand why life and water are so intertwined, we need to look a little deeper into one of the strangest substances we know.
Onları iterim, derin, en derin, alt, alt, bilinçaltıma.
Push them. Deep, deep, deep into my sub, sub, ( voice getting deeper ) :
Biraz daha derinlere inmelisin.
Got to dig a little deeper.
- Ben de fazla borçlandım.
I'm in deeper I'm sad to say.
Daha kalin bir sesle konussam ise yarar mi?
You think it would help if I use a deeper voice?
Michael'la ben altı aydır birlikteyiz ama bazen daha derin bir bağın özlemini çekiyoruz.
I mean, Michael and I have been together six months, but sometimes I feel like we're missing a deeper connection, you know?
İzcimiz Wade Burke'ün hayatını biraz daha derin kazdım...
So I dug deeper into our boy scout Wade Burke...
Ama derin fark nedir?
But what is the deeper difference?
Bazen ben yarısını soktuğumda çok hoşuna gidiyor çok az içine giriyorum. Ve o kendi hareket edip içine alıyor.
She sometimes likes it when I half pull out, when I'm barely inside, and she'll just rock against me, to get me deeper.
Ama daha derin olmasın.
But no deeper.
İçimde beni huzursuz eden bir his var. Bir gün birisi birazcık araştıracak ve gerçeği bulacak.
You know, I got this nagging feeling that... someday, someone's just going to dig a little deeper and find out the truth.
Görüldüğü üzere, sana karşı olan hislerim çok karışık ama diğer yanda arkadaşlığımız var, ki arkadaşlığım gerçek ve içtendir ve arkadaşlık, gerçek duyguları perçinleştirip daha da ürkütücü yapar.
Obviously, my feelings for you are really complex, but then there's our friendship, which is real and deep, and the friendship just makes the real feelings even deeper and scarier.
Bir saat sonra, Tanner'in 300 Z'sinin kardan çıkarılması ve Adam'ın Blazer'inin tekrar çalışmasıyla sıradaki müsabakamız için daha derin bir deneme alanına ilerledik.
An hour later, with Tanner's z pulled out of the snow and Adam's Blazer back up and running, we headed deeper into the proving grounds for our next challenge.
Yoksa birbirimizi daha yakından nasıl tanırız? İzninle.
Um, how else are we gonna get to know each other on a deeper level?
"Daha derin bir ilişki arıyorum."
"I'm looking for a deeper commitment."
Kökenlerimiz daha derine iniyor.
Our roots go deeper than that.
Bu, bundan çok derin.
It goes much deeper than that.
Pekâlâ, kendimi daha fazla ele vermeden önce, konuşmamız gereken birkaç şey var.
Okay, before I dig myself in any deeper, um, there are some things we need to talk about.
Görünüşe göre Catherine'in Muirfield ile olan ilgisi Evan'ın intikamını almaktan çok daha derinlere uzanıyor.
It looks like catherine's involvement with muirfield Goes a lot deeper than just wanting revenge for Evan.
Uzaklara seyahat etti, çok okudu, herkesten çok derin düşündü.
He travelled further, read wider, thought deeper than any other.
Dünyanın gizemlerine daha derinden bakmak için canavarı terbiye etmek için.
To look deeper into the mysteries of the world, to educate the beast.
Ama sanırım Casey'nin benimle daha derin sorunları var. Değil mi?
Yeah, well, I think it's something a little deeper though with Casey, isn't it?
Bunun anlamının ne olduğuna dair daha derin bir anlayışa sahip olursunuz.
You see... a kind of deeper significance of what it means.
Güneşin ortaya çıkardığı dünya tarihi giderek derinleşen katmanlar içerisinde açığa çıkmıştır.
The Earth's history being unravelled by the sun as it exposes the deeper and deeper layers.
Benim adım Stefania Vaduva Popescu ve bizim geçmişimiz daha da derindir.
I am Stefania Vaduva Popescu, and our roots run even deeper.
Sanırım bunlar düşündüğümden daha derine gidiyor.
I guess it's just... a little deeper than I thought.
Cehennemin derinliklerine?
Deeper into this hellhole? - Okay, let's go.
İlerleyen ve kesişen figürlerin ve çizgilerin tamamının daha derin bir anlamı var gibi görünüyor.
So, there seems to be a much deeper meaning in all of the figures and the lines, and where they're going and why they intersect.
Boşluk gittikçe daha da derinleşti.
The hole just getting deeper and deeper.
Daha da bu bokun içine batıyoruz.
We're getting deeper into this mess.
Daha derine in, Han.
Go deep. Go deeper, Han.
Evet.Bana olan borcunun içinde boğulmak istiyorsun.
( Laughs ) Yeah. You want to go deeper into my debt.
Gerçek adımı kullanmamalısınız.
- [clears throat ] [ in deeper voice] you shouldn't use my real name.
Biraz derin araştırınca gizli bir tanık olduğu ortaya çıktı.
I dug a little deeper, though, and it turns out he was also a confidential informant.