English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Defying

Defying tradutor Inglês

373 parallel translation
Ölüme meydan okunan bu gösteride, Alonzo'nun yardımcısı kızım NANON!
"Assisting Alonzo in this death-defying act, is my daugter... NANON!"
Çarın isteklerine baş kaldırarak büyük bir risk almıyor musun?
"Aren't you taking a terrific risk in defying the Czar's wishes?"
Kendini kollarıma atmanı inkar etmek demektir.
That's defying after the way you flung yourself at me.
Sanki yerçekimine meydan okuyorum.
We seem to be defying the laws of gravity.
Ölüme karşı koyan, ustalığıyla ölüme meydan okuyarak başını Sinbad'ın başının üzerinde tutacak.
Watch Ali defying death in that death-defying feat... of standing his head upon the head of Sinbad.
Bayanlar ve baylar bu korkusuz bayan şimdi de korkmadan yüksek ip üzerinde takla atarak ölüme meydan okuyacak.
And now, ladies and gentlemen, this fearless little lady will attempt the daring, death-defying feat of turning a somersault on the high wire.
Bu baş döndürücü yükseklikten, Korkusuz Ucube dünyanın en cesur yüksekten atlayıcısı aşağıdaki sahneye yerleştirilen bir kova suya, ölüme meydan okuyan atlayışını yapacak.
From this dizzy height, fearless Freep... the world's most daring high-diving artist... will execute his death-defying dive... into a bucket of water placed upon the stage below.
Gözlüğünün arkasından, okuduğumu beğenmemi istemeyerek veya kendi gururlu havasıyla beğenmem için yalvararak, beni izleyen gözlerini hissediyordum.
I could sense her eyes on me from behind those dark glasses... defying me not to like what I read. Or maybe begging me in her own proud way to like it.
Cesur, göz kamaştırıcı, Ölüme meydan okuyan, Rakipsiz ve korkusuz Holly!
the daring, the incredible, the death-defying, peerless and fearless Holly!
Trapezin uçan havada taklalar atan, ölüme meydan okuyan ustaları karşınızda!
dazzling, dauntless daredevils of the flying trapeze, breathtaking, death-defying marvels in midair!
Kısım amiri üst makamdaki başkan yardımcısına kafa tutuyor.
A lowly section chief openly defying the deputy mayor.
Bu, Tanrı'ya inanıp karşı gelmek demek.
That's believing in God and then defying him.
Ama şimdi sana karşı geliyor, Morbius.
ADAMS : But now she's defying you, Morbius...
" duruyordu meydan okuyarak taşıyacak herkese.
" stood as if defying anyone to move it.
LaVerne Shumann ; tehlikeli, ölüme meydan okuyan serbest düşüşünü yapıyor.
LaVerne Shumann executing her daring, death-defying freefall.
Shumann, ölüme meydan okuyan sansasyonel bir dönüşle Burnham'ı geçiyor!
It's Shumann passing Burnham with a sensational death-defying turn
Efendim, tüm tıbbi kanunlara meydan okuduğunuz farkında mısınız?
Sir, do you realize that you are defying the laws of medical science?
Eski komutanlarına karşı gelmekten zevk alıyorsun.
You enjoy defying your former officers.
Bütün hayatı otoriteye karşı gelerek ve kaçarak geçmiş.
His whole life is spent evading and defying authority.
Chuji çiftçileri ve halkı korumayla ilgili büyük sözler etti ama başkana karşı geldiği için, açlıktan öleceği Akagi Dağı'na kaçmak zorunda kaldı.
Chuji talked big about protecting the farmers and commoners, but defying the magistrate landed him on Mt. Akagi, where he'll starve to death.
Otoriteye karşı gelmekten ve köylülerin ayaklanmalarını teşvik etmekten tutuklusun.
You're under arrest for defying the authorities and inciting the farmers to rebellion.
Başkana karşı gelmekle yargılanacak.
He's charged with defying the magistrate.
Kasten yapıyorsun.
You are deliberately defying me.
Benim için babana karşı geliyorsun. Kendini de tehlikeye atıyorsun.
Defying yourfather?
Şimdi de tekerlekli sandalyeden yeni kalkmış bir insanın..... ölüme en büyük meydan okuyuşu!
And now for the most death-defying feat ever attempted by a man who just got out of a wheelchair!
Ve işgale rağmen, bu Galyalılar bize kafa tutmaya devam ediyorlar!
And in spite of our siege, these Gauls go on defying us!
Klana başkaldırmak bize bir şey kazandırmazdı.
Defying the clan gets us nowhere.
Ve klan emirlerine bu şekilde karşı gelmek...
And defying clan orders like that -
Aralıksız tam 1000 saat dans! 42 gündür süren korkunç, yıpratıcı, yerçekimine meydan okuyan salınmalar!
Forty-two days of grueling, grinding, gravity-defying gyration, and here they still are.
Hükümete de karşı gelmiş olursun.
You'd be defying Her Majesty's government!
Eğer o iki maymunun yok edilmesinde ısrar edersem, Tanrı'nın emrine karşı gelmiş mi olurum, yoksa itaat etmiş mi olurum?
If I urge the destruction of these two apes, am I defying God's will or obeying it?
Owari Klanı'nın emirlerini küçümsüyor musun?
Are you defying the orders of the Owari Clan?
Ama bu hatun avcısı, pazarlıkçı, ölmekten aciz, yaşamaktan aciz... bu gizemli garip adamın bir şekilde... hayatta başarılı olmak gibi bir huyu vardı - En azından bazen - Sona geldiğimizde.
But this lady-killing, wheeling, dealing... death-defying, life-defying mystery man supreme... has a strange habit of winning somehow - sometimes anyway - just at the end.
"Bekle, çünkü her ölüme meydan okuyarak döneceğim."
Wait, therefore I will return, Defying each death.
HER ŞEYE RAĞMEN
DEFYING EVERYBODY
Bu yüzden bütün gücümüzle herkese meydan okuyoruz sadece küçük bir özgürlük için!
So we are defying everybody with all our strength just for this small freedom.
Hepsine meydan okuyoruz.
Defying all of them.
Savcı Ackerman'ın kararına karşı çıkan 47 eyalet ve federal savcısı bugün yaptıkları açıklamada ; "İşe dönmeyeceğiz" dediler.
"We won't go back to work" was the cry of 47 state and federal judges today defying the court order of Judge Ackerman.
Ölümüne bir manevra daha!
Another death-defying manoeuvre!
Orada, çölde bir yerde iki genç aşık hayatlarını ortaya koyuyor birlikte olabilmek adına dünyayı karşılarına alıyor.
Somewhere out there on the desert. Two young lovers are puffing their lives on the line and are defying the World in their bid for togetherness.
Babana karşı çıkmanın, Vegas'a önce varmanın heyecanı geçtikten sonra...
Did you ever think that as soon as you get over the excitement of defying your dad...
Orkları gördüğü yerde mıhlıyor... onlara geçiş izni veren Solucandil'in emirlerine karşı geliyor.
But he hunts the Orcs wherever he finds them... defying Wormtongue's orders to let them pass.
Şimdi bütün izleyiciler ve bütün ufaklıklar sıkı dursun. Çünkü birazdan Bronco Billy ölüme meydan okuyan "Kader Çarkı" atışını yapacak!
And now I want all of you settlers and all of you little pardners to sit tight because Bronco Billy is getting ready to do his death-defying "Wheel of Fortune" shootout!
Ülkemizde ilk defa, ölüme meydan okuyan top güllesi bir insan.
For the first time in this country, the death-defying human cannonball.
Yakında, bir Amerikan astronotu bu roketin tepesine tırmanacak... ve şimdiye dek yayınlanmış en tehlikeli gösteriyi gerçekleştirecek.
Soon, one American astronaut will climb atop that rocket... in what may be the greatest death-defying stunt ever broadcast.
Belediye Binası ziyaretinden sonra, Zelig'in bilime... meydan okuyan rahatsızlığını tedavi eden güzel deha... Eudora Fletcher... New York Waldorf-Astoria üyesi bilim adamlarınca onurlandırıldı.
After city hall, Eudora Fletcher... the beautiful genius who cured Zelig... of his science-defying condition... is honored by fellow scientists at New York's Waldorf-Astoria.
Hiç görülmedik uçuş ve cesaret işleri burada bir de sonunda ölümü göze alan bir gösterimiz var İnsan Bombası!
Displays of flying and courage like you've never seen before concluding with the most death-defying stunt of them all : The human Bomb!
Çemberli rampadan, ölüme meydan okuyan, bir atlayış yapacağım. Dönerek, yanan ölüm çemberinden hızla geçecek ve sahte deri koltuğa yumuşak bir iniş yapacağım. Bu arada tavuklarım, "William Tell Uvertürü" nü söyleyerek, Tony Bennett taklidi yapacak.
I will first make a death-defying leap from the loop-de-loop ramp spinning and hurtling my body through the flaming circle of doom and landing comfortably on the imitation-leather easy chair while my chickens do their impression of Tony Bennett singing the "William Tell Overture."
Ölüme meydan okuyan bir gösteri.
A death-defying feat.
Hayli kolay bir yolculuk, ölüme meydan okuyan tuhaf bir atak, birazcık da diş işkencesi olacaktır.
It'll be a fairly easy trip - the odd death defying leap, and a modest amount of dental torture.
Sana meydan okumak yerine, özgürlüğümüzden, saygınlığımızdan feragat etmektir.
To surrender our freedom, our dignity, instead of defying you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]