Despite tradutor Inglês
5,669 parallel translation
Tüm tek yön caddelere ve özürlü Almancamıza rağmen.
But despite all the one-way streets and our complete ignorance of the German language...
Bütün o didişmelerine rağmen, öyle hissediyorum ki birbirleriyle başbaşa vakit geçirmek istiyorlar.
You know, despite their squabbling, I really get the sense that they'd like to spend some quality time with each other...
Ve yeni tanışmış olmalarına rağmen, birbirlerini gerçekten çok iyi tanıdıklarını düşünüyorlardı.
And despite just having met, both felt as if they truly knew each other.
Ama bana borçlu. Seninle bağımız var bir de.
Despite the fact that she owes me and, not to mention, our connection.
Her şeye rağmen benim için çok fazla şey yaptın, Regina. Yani evet.
Despite everything, you've done a lot for me, Regina, so yeah.
Çünkü öyle olmasını istiyor olmana rağmen biz ortak değiliz.
Because, despite what you wish, we're not partners.
Bak, tüm olanlara rağmen seni gördüğüme gerçekten sevindim.
Look, despite all of this it's really good to see you.
- Ateş hasarına rağmen morarma ya da laktik birikim göremiyorum. ... yani maktul, yangından en fazla 1-2 saat önce ölmüştür.
Despite the damage done by the fire, I see no signs of lividity or lactic buildup, so the victim must have died no more than one or two hours before the fire was set.
Ama size söylememiş galiba, doğum sertifikasında yazanın aksine,
But obviously, he didn't tell you, despite what it says on the birth certificate,
Senin düşündüğünün aksine Gault, işimde gerçekten iyiyimdir.
Yeah despite what you may think, i'm actually good at my job.
Kan ve mideye karşın hep mutlu bir son diliyor.
You're right. Despite the blood and guts, she's still hoping for a happily ever after ending.
Bütün çabamıza rağmen anneni kurtaramadık.
Despite all our efforts and capabilities, we weren't able to save your mother.
Düşündüğünün aksine, ona karşı çok iyi bir arkadaştı.
Despite what you think, he was a great friend to her.
Başkalarından duyduğunun aksine onun için her şeyi yapardım
I would have done anything for her, despite what you may have heard from other people.
Bu ; gişe hasılatlarına, tüm cazibesine rağmen Hollywood'un küçük bir takım olduğunu sizin de bir parçası olduğunuzu anladığınız tek zamandır.
This is that one time of year that you realize, you know, that despite the box office and the glamour, Hollywood's really just a small company town, and you're on the team.
Bunu yapabilmek için ikini işaret etmesi lazım. Çünkü burada her ne olursa olsun Silah kontrolünün Amerika deki yüzü sizsiniz.
To do that, he needs to point to the two of you, because despite whatever is happening here, you are the face of gun control to the American people.
Yaşadığımız ufacık, minnacık bir yılan kazası talihsizliğine rağmen,... -... biz sadece...
And despite a tiny, little mishap we're referring to as the snake incident,
Buna rağmen, Reddington'a göre ünlü suçluların takibe girmeden, paralarını aklama işinde efsaneler.
Despite that, according to Reddington, they're legendary for laundering the money of the criminal elite without any traceable accounting.
Bunu beni öldürmeye çalışmana kökenin hakkında yalan söylemene rağmen yaptım.
And I did that despite the fact that you tried to kill me, that you lied to me about your origins.
Elimden geleni yapmama rağmen terapi başarılı olmadı.
Despite my best efforts, the therapy was not successful.
Okulda size ne öğrettiler bilmiyorum ama herkes alayı rahatlatıcı bulmuyor.
Despite what they taught you at medical school, - not everyone finds the sarcasm comforting.
- Hiçbir zaman çabalarımızın sonucunda ne çıkacağını tam olarak kestiremeyiz ama Tennyson'ın dediği gibi "Gece, gündüz, ölüm, cehennem demeden amacımın peşinden giderim."
We can never accurately predict what results our efforts will generate, but as Tennyson said- - "I follow up the quest. " Despite of day and night and death and hell. "
Ve Jane'in tüm tereddütlerine rağmen...
And despite Jane's reservations...
Kraliyetle olan uzun süreli ilişkilerime rağmen bunu yapıyor.
Despite the long-term relationship I have with the Crown.
Ve senin kocan da, babasından farksız.
And your husband, despite all talk of new beginnings, has ruled no differently.
Bu eşi görülmemiş başarıya rağmen,... ve yalnızca iki haftada seçenekleriniz size sunulmadan önce,... gayri resmi bir şekilde işinize son mu verildi?
So, uh, despite this unprecedented success and a mere two weeks before your options vested, you were unceremoniously terminated?
Eyalet Savcılığındaki durumuna rağmen kabul etti.
He said "yes," despite his standing in the state's attorney's office.
michael çok kızgın olmasına rağmen bunu ailesinden uzak tuttu böylece aileyi korumuş oldu.
Despite Michael's anger, he hides it from their community so that the community might preserve.
Gezegendeki en zengin 33. adam ve Deckard Capital'in patronu olmasının yanında Geoff aynı zamanda, vahşi hayatın korunması konusuna önem verir.
Despite being the 33rd richest man on the planet and the C.E.O of Deckard Capital, Geoff is a passionat advocate for wildlife protection.
Yasaların dediğine rağmen, Estelle bir insan.
Despite what the law says, estelle is a person.
Ayrıca yaptığım pis işlere ait uzun listenin içinde seni öldürmek de var ama hayatta olduğun için mutluyum.
And listen. Despite the fact that my long list of dastardly deeds involves killing you, I'm glad you're alive.
Daha iyi yargılamalarım olmuştu, ama evet.
Despite my better judgment, I do.
Bu söylediklerinden anladığım kadarıyla, bana olan inancını yitirmişsin.
Despite your words to the contrary, clearly you've lost faith in my judgment.
Ama buna karşın, aile bir çok yönden gerçeği inkar ederek seni yaralayıp manüpile edebilir. Başarılarının, senin sayende olduğuna dair hoş anıları silip atman ne kadar uğraşırsan uğraş mümkün değildir.
But despite the many ways that family can hurt you and manipulate you and deny the very fact that their success is a product of yours, it is impossible to wipe away the pleasant memories no matter how hard one tries.
Cumhuriyetçilerin artan baskısına rağmen Başkan Batı Angola'ya asker göndermeye taraftar değil.
Despite increasing pressure from his fellow Republicans, the president has held firm in his refusal to send troops into West Angola.
Ve bildiğimiz onca şeye rağmen, bütün yüceliğine rağmen, o bütün karanlık gökyüzü - sadece parlayan gaz topları ve kayalardan ibaret.
And for all we know, despite all its majesty, that's all the night sky is - just a collection of glowing balls of gas and some rocks.
Fakat sabit gözükmesine rağmen, sabitlikten çok uzaktır.
But despite its appearance, it's far from constant.
Azalan malzemelere rağmen Hulk bizi hayatımızı kurtaracak solucan deliği yerine uzun yoldan giderek yine bizi uzayın karanlıklarına itiyor.
Despite our dwindling supplies, Hulk insists on moving us away From the lifesaving wormhole and back into deep space.
Yasaklara rağmen, her gün büyüyoruz.
They grow every day, despite persecution.
Evet ama bu derin kişisel ihanete rağmen çözmemiz gereken bir cinayet var.
Yes, well, despite this deeply personal betrayal, we still have a murder to solve.
- Anlamı, eski keçi çobanı olan ve kesinlikle ajan olmayan Lance, bir görev üzerindeydi.
That, despite being an ex-goat herder with no formal black-ops training, Lance took on a mission.
O müthiş bir avcı. bir gözünü rakibiyle ettiği bir kavgada kaybetmesine rağmen...
She's a formidable hunter, despite having lost an eye in a fight with a rival.
Fakat av bolluğuna rağmen, bu genç şahin aç.
But despite the abundance of prey, this youngster is hungry.
Buna rağmen, toplanan yengeçler birbirlerinin boyunu ölçmeye başlar ve sonra da gerçekten çok olağanüstü bir şey yaparlar.
Despite that, the gathering crabs begin to measure each other up, and then they do something really rather extraordinary.
Araştırma kampına 16 kilometre yürümelerine rağmen Rolf heyecanını hâlâ koruyor.
Despite a 16 — mile walk to the research camp, Rolf's spirits are high.
Buna rağmen yola devam ettik. Burada olmamızın asıl amacının tadını çıkardık. Motorlarımızın.
Despite this, though, we pressed on, savouring the whole point of our being here - our engines.
Buna rağmen öğrencilerin % 70'i bu çantaları kullanıyorlar.
Despite that fact, about 70 % of students in one particular class are carrying them.
Bak bu yakındı.
Despite hair.
Söylemeden edemeyeceğim, dayağı saymazsak kendim olmak güzel bir his.
Despite the ass-kicking, I must say, being myself feels good.
O, her şeye rağmen senin orada yaşamağı sevdiyini.. söyledi.
He tried to tell me that you really like living there, despite everything.
Dini farklıIıklarımıza rağmen İsveç Fransa'yı kabul etti.
Despite our religious differences,