Diddle tradutor Inglês
160 parallel translation
Yağ satarım, bal satarım, ustam öldü, ben satarım!
Hi diddle diddle, the cat and the fiddle, this time I think we go through the middle.
Aylaklık etme, bu hiç iyi değil.
[Movie] Oh don't diddle about. That's no good.
Sakın öyle bir şey yapayım deme.
[Movie] - Don't diddle that to me.
Trilay lay lom Bir oyuncu olmak istiyorum
Hi diddle dee dee An actor's life for me
Trilay lay lom Zevklidir bir oyuncunun hayatı
Hi diddle de day An actor's life is gay
Trilay lay lom Eğlencelidir bir oyuncunun hayatı
Hi diddle de dum An actor's life is fun
Trilay lay lom Bir oyuncu olmak istiyorum
Hi diddle de dee An actor's life for me
Trilay lay lom Zevklidir bir oyuncunun hayatı
Hi diddle dee day An actor's life is gay
Trilay lay lom Eğlence Adası'na gitmek istiyorum
Hi diddle dee dee It's Pleasure Isle for me
# Merhaba bu bir gülmece çalışıyoruz bunun için #
Hi diddle diddle My baby's okay
Bir baba hindi, arabaya bindi.
Hey, diddle diddle, the cat and the fiddle.
- Bu makine mi bizi.. AVUKAT
You're not gonna try to tell me you think you can diddle your way out of a criminal charge with an adding machine.
Rum diddly-diddly-diddly rum diddle-die
Rum diddly-diddly-diddly rum diddle-die Rum diddly-diddly-diddly rum diddle-die
Bam bidi bidi bidi bam bidi day
Um diddle diddle diddle, um diddle ay Um diddle diddle diddle, um diddle ay
- Riskli olduğunu biliyorum, ama burada vakit öldürmemeliyiz.
- Oh, I know it's risky, but, well, we mustn't diddle about here.
Cock-a-diddle-doodle.
Cock-a-diddle-doodle.
Cock-a-diddle-doodle-dada-diddle.
Cock-a-diddle-doodle-dada-diddle.
- Ooh. - Cock-a-diddle-doodle.
- Ooh. - Cock-a-diddle-doodle.
O değil "Horoz-a-diddle-doodle."
It's not "cock-a-diddle-doodle."
* Hum-diddle-diddle Hum-diddle-ay * Tanamashu'nun kızı isen gidip onu alırsın!
* Hum-diddle-diddle Hum-diddle-ay * lf you daughter of Tanamashu, go get him!
Sohbet etmek çok...
That's what I said. It's such a bloody whack the diddle-o
Yihu, yaşasın!
Oh, whacko the diddle-oh.
Domuzu...
Hi-diddle-dow...
Ben sarhoş bir hayat sürdüm.
I-diddle-i-de a drunken life for me.
Harika bir karısı var ama onun tercih ettiğine bak. Vakit öldürdüğü şu ukalaya bak.
I mean, he's got a wonderful wife and he prefers to... to diddle this yo-yo.
O şeyi çalabiliyor musun evlat?
You diddle that thing, son?
Televizyon tamirciliğinde artış olmadıysa atıyorsun demektir.
Unless TV repair has increased dramatically, you make diddle.
- Carmen'le mi yatıyordun?
... Yeah? Did you just diddle Carmen?
Adam, "ben börbek dedim, öyle dedil mi?" der.
The man says, "I said kiddleys, diddle I?"
Gıdıklıyor.
Tickle, diddle.
Kural 1 : Şahitle samimiyet kurma.
Rule one is, don't diddle around with a witness.
Hapishane patlamak üzere, sense bu ikisiyle uğraşıyorsun!
The door's exposed and you diddle around with these two!
Bugün müşterileri kazıklayacağız.
Today we diddle the customer.
Eğer eve gidip üstünü değiştirirsen, üstünlüğün kendisinde olduğunu ve seni parmağında oynatabileceğini düşünecektir.
If you go change, he'll know he has the edge and he'll diddle with you. - But this doesn't really flatter me.
Hey, işte başlıyoruz, bilmece zamanı.
Hey, diddle, diddle, time for a riddle.
Bayan Russell piyano çalmaya başlayınca, diddle-dum, diddle-dee sizden yapmanızı istediğim sahnenin önüne ilerlemeniz.
When Mrs Russell commences playing the pianoforte, diddle-dum, diddle-dee what I would like you to do is to advance downstage.
İşte böyle! Diddle-dum, diddle-dee...
"Comme ça", diddle-dum, diddle-dee.
- Konuyu dolandırmadan konuş.
Don't diddle around with these people.
- Dolandırmayacağım.
I'm not gonna diddle.
Eğer böyle şeylerden hoşlanıyorsan hemen nalbura gider birbirimize sokup çıkarabileceğimiz ve bizi hayatımızın sonuna kadar sakat bırakacak şeyler alırım.
'Cause if you like that shit... doodads, little diddle sticks and stuff... I swear to God I'll go to the hardware store tomorrow mornin'... and buy a carload of shit to run in and out of us that will cripple us both for life!
Hey Diddle-Diddle,
HEY, DIDDLE-DIDDLE,
Şovdan önce yeşil çocuk biraz vakit öldürsün diye, ha?
It's a little preshow diddle for the green guy, huh?
Vakit öldürmek mi?
Diddle?
Vakit geçirtici dostun mu?
Your diddle buddy?
Onlara gereken saygı ve inanç. Washington'daki hükümetse onlara bu iki şeyi vermiyor. Her düzeyde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, vergi mükelleflerinin... zamanı ve parasıyla... karılarını aldatıyor ve stajyerleriyle yatıyor.
What they need is respect and faith, and those are two things that they're not getting from Washington, where Democrats and Republicans from every level of office are using taxpayers'time and money to cheat on their wives and diddle the staff interns.
- Yatıyor mu dedi?
- Did he just say "diddle"?
Ve benim sinir uçlarımla oynama ihtiyacı aniden sona erdi. - Ne?
And suddenly, he doesn't feel the need to diddle my nerve endings.
İçki ve sigara içemiyorum, küçük Spike'la oynayamıyorum.
Can't drink, smoke, diddle my willy.
# Ve aganigi-naganigi Dublin ve aganigi-naganigi Donegal #
# And a riddle-diddle Dublin and a riddle-diddle Donegal
Halledebilir misin? Daha yüksek sesle.
Can you bring it back? Shooby-dooby. Diddly-diddly-diddle.
Doğru düzgün bir teklif gelir gelmez buradan kaçacaksınız. Yoksa ambülans peşinde koşmak daha çok mu işinize geliyor? Umursamaz yargıçlarla savaşacaksınız.
Listen, you're going to fight judges that don't give a shit, cops in court only to see how much overtime they can rack up... rapists, gonifs, teenagers who shot a guy over a pair of sneakers... scam artists, pimps, lunatics who think they should be outside... walking around Central Park trying to diddle seven-year-old kids.