Didn tradutor Inglês
453,378 parallel translation
Herkesten güçlü olduğunu kanıtlamak zorunda olmasaydın, orada büyülü atom bombasının üstünde oturmayacaktı.
If you didn't have to prove you were stronger than everyone else, she wouldn't be sitting on a magical nuke right now.
Mayını fark etmemiş.
He didn't see the land mine.
Bilmiyordum.
I didn't know that.
Suçu üstüne almasını istemedim.
And I didn't want her taking the blame.
Hayır, sadece başının belaya girmesini istemedim.
Huh, no, I just... I didn't want her to get into trouble.
- Şey, ben- - Özür dilerim, sıkboğaz etme niyetinde değildim.
Sorry, I didn't mean to put you on the spot.
- Yakın arkadaşlıklar kurmadığını söyledi.
She said you didn't form close friendships.
İnanmadın değil mi?
You didn't believe it, did you?
Neye inanacağımı bilemedim.
Oh, I didn't know what to believe.
Ama mayını fark etmemiş.
But he didn't spot the land mine.
Mayını fark etmemiş.
He didn't spot the land mine.
- Bilmiyor muydun?
- Didn't you know?
Tamam, ateş edildiğinde banyodaydım. Bu yüzden hiçbir şey görmedim.
Okay, I was in the bathroom when the shots were fired, so I didn't see anything.
Bana planı söylemediğin hariç.
Except you didn't tell me the plan.
Tamam, şey, Palmer, tacolarından hoşlandığını bilmiyorduk.
Okay, well, Palmer, we didn't know you liked tacos.
Bu uzun sürmedi.
Well, that didn't take long.
Bana söylemedi.
He didn't tell me.
Yani anlamadın değil mi?
So you didn't get it?
Numaramı söylemedi.
He didn't say my number.
- Kontrolünü kaybetmiş falan değil.
- He didn't lose control.
Yok öyle bir şey.
I didn't nearly shoot a kid.
O suçluyu yakalayamadığını, davayı çözemediğini kurbanların intikamını alamadığını bilerek başlıyorsun her yeni güne.
You get up every day now knowing you didn't catch that perp, clear that case, didn't... didn't speak up for that victim.
Tabii ki unutmadım.
Of course I didn't.
Genellikle insanları sevmezdi.
She didn't like most people.
İlk otopside bunu fark edememişler çünkü tüm iç organları kayıpmış.
And the initial autopsy didn't discover it because all of her internal organs were already missing.
Belki de Meegan birine hamilelik haberiyle sürpriz yapmak istedi, ama istediği gibi gitmedi.
I mean, what if Meegan went to surprise someone with the news of the pregnancy, and it didn't go well?
Eğer Pemba istemediği bir çocuğun babasıysa...
So if this Pemba is the father of a child he didn't want...
Katil Pemba değil.
Pemba didn't do it.
Bir şey görmemişler.
That they didn't see anything.
- Çok inandırıcı söylemedin.
- That didn't sound too convincing.
Dahmer kurbanlarını buzdolabında saklamıyor muydu?
Dahmer... didn't he keep his victim's heads in his fridge?
- Nimetleriniz işe yaramamış.
Your blessings didn't work.
Diğer kurbanlardan niye bahsetmediniz?
Why didn't you tell me about the other victims?
Onları sevmiyorsunuz.
You didn't like them.
Ya ölmediyse Jack?
Jack, what if he didn't die?
Başına bir iş mi geldi diye... hastaneleri bile kontrol ettik Lucy.
We didn't know if something... we were checking local hospitals, Lucy.
Günlük... bir gün sana yardım edeceğimi yazmıyor muydu?
The journal... didn't it say that I was going to help you one day?
Geleceğini düşünmüyordum.
I didn't think you'd come.
Sadece Rittenhouse'la ilgili kayıtları tutmamış.
He didn't just keep records of Rittenhouse.
Başta ben de inanmamıştım, ama beni Mason Endüstriden çıkardı.
I didn't believe it either at first, but he got me out of Mason Industries.
- Hayır vermedim.
- Uh, no, I didn't.
Öyle değil mi, canım?
- Didn't we, sunshine?
Dememenizi tercih ederim.
I'd prefer you didn't.
Peşime takılan asker ordusunu söylememiştin ama.
Hmm, you didn't say anything about a battalion tagging along.
Pek de umduğum gibi gittiği söylenemez.
That didn't go quite as I had hoped.
Bunu verme şansım olmadı.
I didn't have a chance to give this to you.
Hadi ama bu kadarıyla yetineceğimi düşünmedin herhalde, değil mi?
Oh come now, you didn't think we'd leave our prized pig in the pen, did you?
Beğendiyseniz niye işe almadınız?
If you liked me so much, why didn't you hire me?
Boynumu sansürlememişler!
And they didn't even pixelate my neck!
Seninle ve başka çiftlerle bir nehir gezisi diyorum. Bir de "Burada ne işim var." diyen bekâr bir adam olsun.
I wanna take a river cruise with you and a bunch of other couples and, like, one weird single guy that didn't quite know what he was in for.
Münhasıran resmi olmayan bir kapasitede. Hiçbir şey görmedim, hiçbir şey bilmiyorum.
I didn't see anything, I don't know anything,