English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Direct

Direct tradutor Inglês

7,257 parallel translation
Hanımefendi, Ben, Amy'nin posta planlarını sizin onayınız için getiriyor, Ann James'de ant içtikten sonra Şikago başsavcısıyla görüşeceksiniz.
Ma'am, Ben is getting Amy's direct mail plans for you to approve, then you meet the attorney general re Chicago after you swear in Ann James as housing sec.
Bay Cafferty reklam mektubu için planlarımızı bilmek istiyor.
Mr. Cafferty wants to know our direct mail plans.
Her 200 Adamdan biri üzerinden Bu gezegende bir orospu çocuğuna kadar uzanan doğrudan bir çizgi vardır.
One out of every 200 men on this planet has a direct line stretching back to that son of a bitch.
Savaş başladığında, Kaptan Hornigold'a yapılacak saldırıdan sorumlu olacak kişiyi benim seçeceğim konusunda anlaşmıştık.
We agreed that I would select a man to be responsible for making a direct move against Captain Hornigold once the battle begins.
Doğrudan eyleme geçmiştim ve bir kanseri kurutmuştum.
I took direct action and eliminated a cancer.
Daha çok sorumluluk almalıyız. Sen ve ben.
We need to take more direct responsibility, you and I.
Muhabirle yarım saatten fazla konuştum ağzımdan çıkan tek bir laf göremiyorum.
I talked to him for over half an hour and I don't see a single direct quote.
â ™ ª O bize seslenir, ikna eder, yol gösterir â ™ ª â ™ ª Ve bizi bilgi, sevgi ve ışık ile kutsar â ™ ª
♪ He'll call, persuade, direct aright ♪ ♪ And bless with wisdom, love, and light ♪
Çıkışları tutun. Kimse emrim olmadan buradan çıkmayacak. - Evet, efendim.
Secure the exits, I want this entire facility locked down and no one in or out without my direct orders.
Sadece aranan Kolombiyalı bir uyuşturucu kaçakçısı. Ülkemizin Güney Amerika'daki stratejilerine karşı bir tehdit de değil.
He's just a wanted Colombian drug trafficker, and as such, he is not a direct threat to our country's strategic interests in South America.
İşin komik tarafı Medellín'den Louisiana'ya yakıt doldurmadan uçman mümkün değil.
The funny thing is you can't make a direct flight from Medellín to Louisiana without making a refueling stop.
Evet ama onları kaçakçıları kovalamak için kullanmak ev sahibi ülkemizin emirlerine direk olarak karşı gelmek demektir.
Yes, but to use them in pursuit of narcos would be a direct violation - of the order of our host country.
Kusura bakma ama hapishanede cinayet anlaşma kurallarını direk ihlaldir.
Excuse me, but killing people in prison is a direct violation of our agreement.
Murray'deki adamımın bana demesinden anladığım kadarıyla doğrudan Kuzgun Kral'ın geri dönüşüne atıf yapan bir şey yokmuş.
From what I understand from my man at Murray's, there is no direct call for the restoration of the Raven King.
Bu seferki daha direkt olsun.
Make sure this one is a little more direct.
'diye sorduklarında onlara...
They said, "How would you like to direct a picture?"
Hitchcock, anların efendisidir. Onları heykeltıraş gibi yontar. Sizi bir sekansın içine çekmek ya da algınızı yönetmek için zamanı yavaşlatır veya hızlandırır.
Hitchcock, in a way, was the master, let's say sculptor of moments in time to take you through a sequence or to direct your perception in a way where he could elongate time or telescope it.
Oyuncuları kendi oyunlarının içinde yönetme zorunluluğu sizin için büyük bir sorun mu?
I would like to ask you. Do you feel it's too much trouble having to direct actors in their acting?
Bazen bu çok zor oluyor. Çünkü eğer karakter yönetimi için çalışırsanız sizi nereye isterlerse oraya götürürler.
Sometimes it's very hard - - - ( VVCDIVIAN CONTINUES SPEAKING )... because if you work for character direct, they'll take you along where they want to go.
En iyi filminde ise bilinçaltıyla daha doğrudan bir bağ kuruyor.
And in the case of his best work, there is a more direct umbilicus to his subconscious.
- Evet, ama aynı zamanda kendinizi de çekiyorsunuz.
HALSMAN : Yes, but you direct also yourself. HYYCHCOCK :
Onun kendi güçlerini seçilen yola yönlendirebilmesi lazım.
She needs to be able to direct her own powers on the chosen path.
O emirleri doğrudan Albay Redding'den alıyor.
He's taking his order direct from Colonel Redding.
Modern teknoloji, telsizleri ya da doğrudan bağlantıyı destekliyor.
Modern technology allows for mobile or direct contact.
William Henry Harrison'ın buralarda akrabası falan var mı?
Does William Henry Harrison have any direct descendants in the area?
Torunu Zachary'nin ağzından.
In the form of his direct descendant, Zachary.
Senaryosunu yazıp programı yönetiyorum.
Write, produce, and direct a TV show.
Bu kez tek fark doğrudan senin yüzünden olduğunu düşünmen.
- But... the only difference here is you think you had a direct hand in this one.
Diğerlerine kötü niyetle doğrudan vereceğin bir zarar sana 3 katı olarak geri dönecektir.
Any direct harm you do unto others with malicious intent will be visited back upon you threefold.
Kneisha'dan çalınmış araştırma almış da olabilir almamış da olabilir, onu projeleri değitirmesi için zorlayan kız o da yarışmaya doğrudan girebilecekti birlikte, tekrar, Tim, Silas, ve Robot Piliç ismiyle bilinen bir kız ile.
May or may not have stolen research from Kneisha, which forced her to switch projects so she could go in direct competition with, again, Tim, Silas, and a girl known only as "the robot chick."
zaman ve paralarını hiç düşünmeden heba ederler. hiçbir hoşnut duymazlar.
They should direct their time... and their monies for their people. Contribute it for the progress of our Muslim brothers and sisters living in their countries.
Bayanlar ve baylar... yukarıdaki ekrana dikkatle bakmanızı ve acil durum prosedürlerini incelmenizi rica ederiz.
Ladies and gentlemen, on behalf of the crew I ask that you please direct your attention to the monitor above as we review the emergency procedures. There are six emergency exits on this aircraft.
Komutan Bobby Hodges. 147. Filo'nun kumandanı olarak Staudt'un yerine geldi. - Killian'ın doğrudan amiriydi.
General Bobby Hodges... succeeded Staudt as commander of the 147th, Killian's direct supervisor.
- O, Killian'ın bir üst amiriydi.
He was Killian's direct supervisor.
- Doğrudan patronunla iş yapmaya alışkınız.
We're accustomed to dealing direct with your boss.
- Aynen böyle söyledi.
Direct quote.
Kimi aramıştınız?
How may I direct your call?
Babanın şöhretini etrafta emir vermek için mi kullanıyorsun?
Tryin'to use your old man's rep to get around direct orders?
Bekleme konusunda kesin emri aldık.
We're under direct orders to stand down
Bu benim son görevim olacaksa efendim şunu söylemeliyim ki, emirlere uymamakla ilgili bir sorunum yok.
This is gonna be my last mission with 20 sir I must say I have no problem disobeying direct orders
Doğrudan temas olmayacağı konusunda anlaşmıştık.
- We agreed, no direct contact.
- Yukarıdan gelen direkt emre itaatsizlik mi edeceğiz?
We disobey a direct order, - one that's come from the top?
- Emirlere karşı gelemem.
I cannot go against direct orders.
Kocanız İsrail ve Filistin'e direkt önermelerde bulundu mu?
Has your husband made direct overtures to Israel and Palestine?
Diğer sorularınızı lütfen Bay Grayson'a iletin.
Any further inquiries, please direct them to Mr. Grayson.
Bayan Bellings'in tek söylediği patlamadan önce bu adamı gördüğüydü. Bu yetersiz.
All Ms. Bellings said was that she saw this man before the bombing, but can't prove a direct connection.
Başkan'ın doğrudan emriymiş.
It was a direct order from the President.
Dikkatinizi lütfen insanlık tarihinde daha önce sizin ve hiç kimsenin görmediği olağanüstü bir marifetle şaşırtacağım yere, odanın ortasına yöneltin.
Please direct your attention to the center of the ring, where I will amaze you with a feat so extraordinary, it has never been seen before by you or anyone else in the history of mankind.
Olaya doğrudan giriyorsun.
You're direct.
- Tam isabet.
Direct hit!
Çeviri : eşekherif Orhun Ergül. @ esekherif _ @ orhunergul
How may I direct your call?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]