Disappointed tradutor Inglês
6,059 parallel translation
Ve hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamamıştım Brandon.
And I've never been so disappointed, Brandon.
Eğer bu çocuklar daha fazla çalışmak istemiyorsa..
Why should I feel disappointed?
Frank, ölürsen çok büyük hayal kırıklığına uğrayacağım.
And, Frank, if you die, I will be really disappointed.
Babam onu hayal kırıklığına uğrattığımı belli etmek için hiçbir fırsatı kaçırmazdı ve ben de bunu torunuma yaptım. - Senin olduğu kadar benim de hatam.
My dad never missed an opportunity to let me know when I disappointed him, and I do it to my grandkid.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- I'm disappointed.
Hayal kırıklığına uğradım, evet.
- Uh-huh. - Disappointed, yeah.
Hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsun, Castle.
You sound like you're disappointed, Castle.
Annemizin neden hayal kirikligina ugradigini anlayabiliyorum.
I can see why our mother was so disappointed in you.
Ben mi hayal kirikligiyim?
Disappointed in me?
Beni hayal kırıklığına uğrattın, Milan.
I'm disappointed in you, Milan.
Miranda ile olanlar hakkında biraz hayal kırıklığına uğramış olabilirim.
Maybe I'm a little... disappointed about what happened with Miranda.
Ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı ve onu asla affetmeyeceğimi söylemezsem bir daha nasıl sağlıklı bir ilişkimiz olur?
How can we ever hope to have a healthy relationship if I don't tell her how disappointed I am, and that I'll never forgive her?
Hayal kırıklığına uğramış gibi yapma.
Don't look disappointed.
Çünkü sonuç ya hayal kırıklığı olur, ya da hoşuna gider.
Because you'll either be disappointed or excited by the outcome.
Biliyor musun, her sabah, akşam neden ölmediğim için hayal kırıklığı ile uyanıyorum?
Do you know that I wake up every day disappointed that I didn't die in the night?
O'nu hayal kırıklığına uğrattın.
... disappointed him.
Kırıldım.
I'm disappointed.
Benim için sorun değil ama eğer hayır dersen diğerleri hayal kırıklığına uğrayacak.
You know, I-I'll be okay. But the rest of the guys will be very disappointed if you say no.
- Büyük bir hayal kırıklığı.
Very disappointed.
Hayal kırıklığına uğradım.
I'm disappointed in you.
Bu iyi çünkü asla hayal kırıklığına uğramayacaksın.
Well, that's good because you'll never be disappointed.
Arabanda bir çizik gördüğümde ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı hayal edebilirsin.
So you can imagine how disappointed I was to find a dent in your car.
Ben çok... Çok hayal kırıklığına uğradım.
I am so deeply, deeply disappointed.
Evet, adamı çok hayal kırıklığına uğrattın, Joe.
Yeah. He's very disappointed in you, Joe.
Planının işe yaramadığını öğrenince inkisara uğrayacaksın.
Well, then, you'll be disappointed to learn that your plan didn't work.
- Sanat Gezisinde bir bölmen olduğunu biliyorum. ... şu an boş duruyor. Stefano Leone hayal kırıklığına uğrayacak.
- And I know you've got a booth at the Art Walk that's currently sitting empty, and I know that Stefano Leone will be disappointed.
Hayal kırıklığına uğradım.
I am so disappointed.
Çünkü Archie'ye yaptığın şey yüzünden üzgündüm ve hayal kırıklığına uğramıştım.
Because I was upset and disappointed with you for what you did to Archie.
Beni hayal kırıklığına uğrattın, Leslie.
I am disappointed in you, Leslie. No!
Hayır! Hayal kırıklığına uğramayın.
Don't be disappointed in me.
Daha önce hiç bir müdür veya öğretmeni hayal kırıklığına uğratmamıştım.
I've never had a principal or a teacher be disappointed in me.
Bence çok kötü hayal kırıklığına uğrardı.
I think they'd be very, very disappointed.
Hayal kırıklığına da uğradık.
Shocked and disappointed.
- Hayal kırıklığına mı uğradın?
You disappointed?
Hayal kırıklığına uğradım.
I'm disappointed.
Her biriniz ailem sayılırsınız, ancak beni hayal kırıklığına uğrattınız.
Each of you are my family as well, but you have disappointed me.
Korkarım ki cevabım onu hayal kırıklığına uğrattı.
I'm afraid my answer disappointed her.
Sadece hayal kırıklığına uğradım.
I'm just, uh... I'm disappointed.
Hayal kırıklığına uğradın, değil mi?
You're disappointed, aren't you?
Hayal kırıklığına mı uğradın?
You're disappointed?
Daniel beni hayal kırıklığına uğrattın.
Daniel, I'm disappointed in you.
Hayal kırıklığına uğramış baba gibi davranmayı sevdiğini biliyorum.
All right, look, I know you like acting like you're a disappointed dad, okay?
Ama hiç hayal kırıklığına uğramış baba yapma bana.
But don't do "disappointed dad" to me...
Sinirlenmeden önce sakın üzülmüş anneler gibi ellerini kalçana koyma.
Before you get mad, don't do the thing where you put your hands on your hips like some disappointed mom.
Şimdi ikimiz için de hayal kırıklığına uğradım.
Now, I'm just disappointed in both of us.
Hayal kırıklığına uğradım, Watson.
I'm disappointed, Watson.
Seninse bunu fark etmemiş olman beni hayal kırıklığına uğrattı.
I'm disappointed in your failure to detect it.
Eh sanırım o kişi oldukça hayal kırıklığına uğramıştır.
Well, I guess that person would've been pretty disappointed.
Onun uzun süre hayal kırıklığı yaşayacak bir tip olduğunu sanmıyorum.
I don't think she's the type to stay disappointed for very long.
- Hayal kırıklığına uğrayacağını bili- -
I knew you'd be disappointed.
Hayal kırıklığına uğradınız.
You're disappointed.