English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Disturbed

Disturbed tradutor Inglês

2,315 parallel translation
Benden rahatsızlık duyuyorsan, sen usta bir savaşçı değilsin.
If you're disturbed because of me, then you're not a master warrior.
Bir şey onu rüyasında rahatsız etti.
Something has disturbed his dream time.
Kabullenmek istemiyorsunuz.
Refusing to admit it, because you are a bit disturbed.
İçeriden kitli çünkü rahatsız edilmek istemiyor.
It's locked from inside because he doesn't like to be disturbed. Mrs. Nanjo and I both have keys in case of an emergency.
Sen rahatsızsın, ben rahatsızım.
You feel disturbed. I feel disturbed.
Rahatsız mı?
feel disturbed?
Geçen gün Daily Planet'e geldiğinde...
He was beyond disturbed
Dedektif, annem çok rahatsızdı. Yaptığı şeyin bizim de başımıza gelebileceğini kabul ettim.
Detective, my mother was very disturbed, and I've had to accept that whatever made her that way
Önemli olabilir çünkü genç adam son derece üzgün görünüyordu.
It may be important, as the young man looked deeply disturbed.
Ergenlik çağına girmiş sorunlu bir gencin fantazileri onlar!
We're dealing with the fantasies of a disturbed adolescent!
Zorla girme belirtisi yok.Her şey yerli yerinde.
No sign of a break-in. Nothing disturbed.
Bakın, böyle bir yeraltı işi derecelendirilmiş bir kesinlik ister böylece yerin jeolojik temeli bozulmaz.
Look, an underground job like this needs to be calibrated precisely so the geological foundation of the place isn't disturbed.
Size söylemek için bana verilen talimata göre, tamamen isteksizler ve rahatsız edilmek istemiyorlar.
I have been instructed to inform you that they are completely indisposed and not to be disturbed.
İlgisizlikten rahatsız mı oluyorsun?
You're not disturbed by the apathy?
Şimdi, geçirdiğim depresyona ilaç kullanan ve zihinsel açıdan yetersiz bir kişi sebep olmuşsa bunu jürinin bilmesi gerekiyor.
Now, if my emotional distress was caused by a mentally-disturbed person on drugs, that's something the jury needs to know.
Belli ki bu adam rahatsız.
Clearly the man is disturbed.
Parti yapmak için rahatsız edilemeyeceğimiz bir yere terk edilmiş Camden Keşif Kampı'na gittik.
We wanted to party where we wouldn't be disturbed, so we drove out to the old abandoned Camden Scout Camp.
Ama diyebilirim ki... ... çalışanlar rahatsız, David.
But I can tell people are disturbed, David.
Rahatsız olmasınlar diye saklamaya çalışıyorum.
And I try to hide them so they aren't disturbed.
Çünkü beni rahatsız etti.
Because he disturbed me.
Biz sadece... Bakın, sizi rahatsız ettiğimiz için özür dileriz.
it was just a little... look, i'm sorry we disturbed you.
Doktor Franklin... rahatsız edilmek istemiyor.
Dr. Franklin is... not to be disturbed.
Şimdi rahatsız edilmek istemiyorum.
Now, I don't want to be disturbed.
İçer gir, rahatsız olmayız.
Come in here, we won't be disturbed.
Hepimiz biliyoruz ki, sıradan bir insan bu gibi şeylerden rahatsızlık duyabilir.
We all knew that a common man is disturbed by these things.
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim Bay Hannay.
I apologise for having disturbed you, Mr Hannay.
Teşekkür ederim ve sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Thank you. And I'm sorry to have disturbed you.
Ne kadar heyecanlı, değil mi Stan?
We are not to be disturbed.
Biraz rahatsız hissetim, biraz da huzursuz.
I feel a little disturbed, a little uneasy.
Eski silah arkadaşları Rauf, Adnan, Ali Fuat ve Refet savaşı birlikte kazandıkları halde bu reformların, kendilerine danışılmadan yapılmasından rahatsız olup Kazım Karabekir başkanlığında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular ve muhalefete geçtiler.
His comrades of the national resistance, Rauf, Adnan, Ali Fuat and Refet, were disturbed by the fact that he had not consulted them about the reforms. So, they established the Progressive Republican Party presided by Kazým Karabekir, and started to make the voice of the opposition heard in the country.
Onları biraz huzursuz ettim ama oyukların içlerinde olup olmadıklarını görmem için yapmam şart.
Well, I've disturbed them now, but I had to do that just to see if they were occupying the hollows.
- Hayır, ama akli dengesi olmadığı kesin.
- No, but it's surely a disturbed person
- Akli dengesi yok mu?
- Disturbed person?
Simdi senin adamin benim adamimi rahatsiz etti.
Now your follower disturbed my follower.
Biraz dinlenmek ve rahatsız edilmek istemiyor.
Wishing not to be disturbed, he wants to take a rest
Sorunlu bir çocuk o!
He's a disturbed child!
Basın hariç kimseyle görüşmek istemiyorum, tamam mı?
I don't want to be disturbed unless it's for press.
Siz kurbağalar beni rahatsız edene kadar odamda ders çalışıyordum.
I was in my room, peacefully reading, when you tone-deaf toads disturbed me.
Annem çok huzursuzdu.
My mother was disturbed. So... Maybe none of this is true.
Ve onun güvende kalmasının bana bağlı olduğunu söyledi.
And that it was up to me to make sure that it never got disturbed.
Çok sinir bozucusun.
You're so disturbed.
Gördüklerimden rahatsız oldum ben.Tamam mı?
I am disturbed by what I'm seeing. Okay?
Sen de rahatsız olmuş gibisin.
You, too, look disturbed.
Böyle uyumsuz bir şahsın neler yapmış olabileceğini kim bilebilir?
Who knows what such a disturbed individual might have done?
Rahatsız olmanızdan dolayı özür dilerim.
I'm sorry you've been disturbed.
Elektronik, mekanik ve bilgisayar konularında başarılı.
Good at electronics, mechanics and computers but he was disturbed.
Çoğu huzursuz ya da sadece bildiğin korkak.
Disturbed, most of them, orjust plain cowards.
Neden rahatsız edilmeden burada kalamıyorum ki?
Why can't I stay here without being disturbed? This place is my home!
Ya mağara açıldıysa?
What If the lair has been disturbed?
Ama eğer mağara açıldıysa kasabayı yaratıktan korumak için adağımızı hemen sunmalıyız.
But still, if the lair has been disturbed, we'll have to make a sacrifice right away to keep it from coming after us all.
Neden rahatsızsın?
Why do you feel disturbed?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]