Diye düşündüm tradutor Inglês
12,382 parallel translation
Bayağı tatlı olur diye düşündüm.
I thought, you know, that could be a cute new thing.
Bir anlığına belki bir sorun olmaz diye düşündüm.
Just for a moment..... I thought that maybe it would be all right.
Yeni kız arkadaşıyla takılıyordur diye düşündüm.
I assumed he was shacked up with his new girlfriend.
Hoşuna gider diye düşündüm.
I thought you'd like that.
Önemli olmasa beni aramazdın diye düşündüm.
I figure if it wasn't important, you would have just called me.
Bilmek istersiniz diye düşündüm.
Oh, I thought you'd want to know.
Kertenkele adamınla biraz vakit geçirmek istersin diye düşündüm.
Thought maybe you'd want some more quality time with your lizard man.
Bilmen gerek diye düşündüm.
I thought you should know about it.
İki sefer o gelir diye düşündüm...
Twice I thought he'd come...
Kitaplarda biraz teselli bulur memleket hasretini giderir diye düşündüm.
I thought they might be of some solace, remind her of home.
'S.ktir Joey bu herifi maaşa bağlamış suçu bana atmak için tezgah kuruyor'diye düşündüm.
I'm thinkin', "Fuck. This guy's on Joey's payroll. " He's gonna frame me to take the fall. "
Ben de gelince anlatırım diye düşündüm.
So I figured I'd wait and tell him when he gets back.
Dinle, bilmek istersin diye düşündüm.
Look, I thought you would want to know this.
Tahkikat Heyeti'n oturup bir karar vermeden önce bütün gerçekleri bilmeli diye düşündüm.
I think your grand jury should have all the facts if they want to sit in judgment.
Emin değilim, siz de bilmelisiniz diye düşündüm.
I'm not certain. I just thought that you guys should know.
Siz de bilmelisiniz diye düşündüm, hepsi bu.
I just thought you should know, that's it.
Teşekkürler. Ara verdik de sen de bir tane istersin diye düşündüm.
We needed a study break, so I thought you might like one, too.
"Çok ilginç" diye düşündüm.
I thought, "This is interesting."
Ben de "Evet, haklı" diye düşündüm.
And I thought, "You know, he's right."
"Neler oluyor?" diye düşündüm.
And I thought, "What's happening?"
"Neden olmasın?" diye düşündüm.
I thought, " Why not?
"Bu, Üç Adam'dan çok daha fazla ses getirebilir" diye düşündüm.
I thought, " Boy, this could be even more of a rocket ride than'Three Men.'"
En azından bunu yapabiliriz diye düşündüm, Demelza'nın hatırı için.
I thought it the least we could do for Demelza's sake.
Bunu atlatman için yakın korumadan daha fazlasına ihtiyacın olur diye düşündüm.
I thought someone other than a bodyguard should help you through this.
Yargıç Thomas EEOC'ye başkan olduğunda, onunla gitmeli miyim diye düşündüm.
When Judge Thomas was made chair of the EEOC, I needed to face the question of whether to go with him.
Yani, belki bir hayalin olsaydı, anlayabilirdin diye düşündüm. - Alo.
Well, I just thought that, maybe, if you had a dream, you could understand.
Ama bu stajyerlikten sizin kazancınız ne olur diye düşündüm.
But I gave some thought to what you'd get out of this internship.
Biz konuşurken çocuklara birer tane ısmarlasak, iyi olur diye düşündüm.
I thought it would be nice for the kids to have one while we're talking.
İyice dinlenmen iyi gelir diye düşündüm.
I thought you could use a good rest...
"Tanrım, şimdi onu benden sonsuza dek alacaklar." diye düşündüm.
I think "God, now they're going to take him away forever."
Sonunda beni şu aptal moda partilerine götürdü ve baya seksi bir modelle tanıştım ve tek taşta iki kuş diye düşündüm.
Finally she took me to one of those stupid fashion parties and I met this really hot model and I thought, "Two birds, one stone." You know?
Başarımızı kutlarız diye düşündüm.
I thought we should celebrate our successes.
Hoşuna gider diye düşündüm.
I thought you might enjoy it.
Jock'la yakala getir oynarız diye düşündüm.
I thought we could play catch with Jock.
Aramadın, ben de gelmemin sakıncası yok herhalde diye düşündüm.
You didn't call, so I presumed it was OK to come.
Birkaç Afrikalı gördüm ve belli olmaz diye düşündüm.
I saw some Africans and thought : you never know.
Bundan daha şanslı olamayız diye düşündüm.
And it doesn't get any luckier than that.
Ben de "ne diyor bu" diye düşündüm.
I was like, "What the heck is that?"
Hiç değilse işe yarayacak bir şey yapabilirim diye düşündüm.
I figured I could at least do somethin'worthwhile.
Ben de her şey güzel gidiyor diye düşündüm, anladın mı?
So, I thought everything was cool, right?
İhtiyacın vardır diye düşündüm.
I thought you might need it.
- Bekliyordum ve sana bunu anlatırım diye düşündüm.
- I was waiting, and... I thought I'd tell you about this.
Ve bu gece nasıl bir his olurdu diye düşündüm onu varoluştan silsem...
Tonight, I could j... I could just feel what it would be like just... just to wipe him out of existence...
Sorarsın diye düşündüm.
I figured you'd ask.
"Bu ne böyle?" diye düşündüm sonra etrafıma bakındım ve Kathryn ortalıkta yoktu.
I thought, "What's that?" And I looked around, there was no Kathryn.
Hayır, bugün izin günüm, alışverişe giderim diye düşündüm.
Uh, no, I've got the day off, so I thought I might go shopping.
Cenazeye katılırım diye düşündüm.
I thought I might stick around for that.
Çok az akraba ile gelmek uygun olmaz diye düşündüm
I thought it improper with so few relatives.
Ardından Sigurdur suçlandı ve acaba gelip doğruyu söylesem mi diye düşündüm.
Then Sigurður was blamed for it and I wondered whether I should come forward and tell the truth
Daha şimdi burnunu kırdı " diye düşündüm.
He just broke his nose. "
Düşündüm acaba bu benim cezam mı diye?
I thought, is this a punishment for me?
düşündüm 122
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22