Domine tradutor Inglês
109 parallel translation
Yüce Tanrı'm, bu kuluna ebedi huzur bahşet!
Requiem aeternam dona eis, Domine.
Sonsuz huzuru ona ver Tanrım, daimi ışığını eksik etme.
Requiem aeternam dona eis, Domine, et lux perpetua luceat eis.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına.
- Domine benedictu. - Padre!
Domine
Domine Domine
Domine
Domine Domine...
Baba, oğul, kutsal ruh adına, amin.
In nomine Domine, amen. [In the name of the Lord, amen.]
Sadece, Nono beni becerdiği için beni domine ettiğini asla kabul edemem.
I would never admit that Nono dominates me just because he fucks me.
Şimdi domine deus'u prova etmek istiyorum.
Now I'd like to rehearse the Domine Deus
"Tanrım, bütün gözler sana dönük, bütün gönüller sana sadık." "Onlara günlük iaşelerini ver. Açıver ellerini..."
Benedic, Domine, nobis... et his donis tuis quae de tua gratia... et munificentia sumus iam sumpturi.
Öğleden sonra Frank Couzo liderliğindeki Amerikan takımını göreceksiniz Turnuva, Asya ekibi tarafından domine edilmiş olsa da bu tehlikeli sporun yetiştirmiş olduğu en büyük isimlerden biri olduğunu söylemem gerek.
This afternoon we'll be watching the United States team under the leadership of Coach Frank Couzo, himself a veteran of this often perilous sport leading his youthful warriors in a sport traditionally dominated by Asian powerhouses.
Bence Çinliler hiç vakit geçirmeden domine ederler.
No, I think the Chinese would dominate in no time.
Sen ki Şeytanı ve günahı gözlemlemek istersin, Tanrım, Yüce Tanrım buna nasıl dayanılır?
" Si iniquitates observaveris Domine, Domine quis sustinebit?
Tanrım, dualarımızı duy.
Domine, exaudi orationem meam.
Izlanda daha oyunu başından domine ediyor.
Iceland out to dominate this game early.
Egosuyla kendine Foreman'ı domine edeceğini, onu yeneceğini rezil edeceğini, Foreman'ın kılına dokunamayacağını söyleyebilir.
'With his ego he could tell himself he would dominate Foreman,'make a fool of him, that Foreman would never lay a glove on him.'
Ali'yi domine etti.
'He dominated Ali.
Ringde, domine edemediği, ondan daha güçlü olan ondan korkmayan, onu nakavt etmeye çalışacak olan ve Ali'den daha sert vuran bir adamla birlikteydi.
'He was in the ring with a man he could not dominate,'who was stronger than him, who was not afraid of him,'who'd try to knock him out, and who punched harder than Ali,
Bu parçacıklar, kendilerini gizleyerek insan gibi görünmesini sağlamış, ama bir kaç gün öncesinde, insan genlerini domine edecek şekilde ortaya çıkmaya başlamış.
These fragments have apparently been disguising themselves as the recessive elements which normally exist within all DNA, but over the past few days, they've become increasingly dominant over his human genes.
" Dünya on yıldır Stalin'in bu kötücül iktidarıyla domine edildi.
" For 10 years the world has been dominated by the malignant power of Stalin.
Ulu tanrım onu bize sen verdin, şimdi geri aldın.
Requiem aeternam dona ei, Domine, et luxperpetua luceat ei.
Geleceğin şöhretler kulübü üyeleri Karl Malone ve John Stockton önderliğinde, Jazz Batı Konferansı Playoff'larını domine etti... ve Doğuda Bulls ve Pacers... savaşa devam ederken onlar on gün dinleneceklerdi.
Led by future Hall of Famers Karl Malone and John Stockton, the Jazz dominated the Western Conference playoffs... and would have ten days'rest... while the Bulls and Pacers continued to battle in the East.
Üçüncü maçı domine ettikten sonra, Bulls'un fiziksel esnekliği 4. maçta test edilecekti.
After dominating game three, the Bulls'physical resilience would be tested in game four.
Bundan on yıl sonra, 20 yıl sonra... insanların şöyle dediğini duyacağım, ya da şöyle demelerini isterim, bu çok basit... Eğer Michael Jordan hala basketbol oynuyor olsaydı, domine ederdi.
Ten years from now, 20 years from now... what I hear people saying, or I would want people to say, and it's simple... that if Michael Jordan was still playing the game of basketball,
Yakında toplumun tüm görünüşü yine ADAM tarafından domine edilecek..
Soon all aspects of society... will once again be dominated by The Man.
Seni domine etmeye çalışmıyorum.
I'm not trying to dominate you.
Köleleri o kadar beslediler ki, şu an Amerika'daki bütün fiziksel aktivitelerin hepsini siyahlar domine ediyor.
But if you black, you gotta look at America a little different. If you black, America's like the uncle that paid your way through college but molested you.
Fakat, insanoğlu earthling'i dünyayı domine etmeye meyillidir ; çoğu zaman diğer earthling'lere bir objeymiş gibi davranarak.
However, it is the human earthling who tends to dominate the earth, often times treating other fellow earthlings and living beings as mere objects.
Bu piyasa apartman kiraları tarafından domine ediliyor.
That's a market that's been dominated by apartment rentals.
... sahip olduğun gücün ve becerinin her parçasını kullanma şansına sahipsin onu domine etme, ama onu alıp bir yolculuğa çıkar.
You have the opportunity to use every bit of strength and skill you possess, not to dominate her, but to take her on a journey.
Bu akşam çok kolay domine etmeleri gereken bir maçı üzücü bir şekilde kaybediyorlar.
They have lost a heartbreaker here, in a game that they should have easily dominated tonight.
Savaştan bu yana İngiltere'yi domine eden politik ve bürokratik elit Kendisini hem sağdan hem soldan saldırı altında buldu.
As the British economy spiralled out of control, the political and bureaucratic elite who had dominated Britain since the war, found themselves under attack from both the Right and the Left.
Ve bu programın da gösterdiği gibi Özgürlük düşüncesi batı dünyasını domine etmeye başlamıştır. Ancak bu özgürlük kaidesini soğuk savaşın paranoya günlerinden aldı.
And as this programme has shown, the idea of freedom that had now become dominant in the West, was deeply rooted in the suspicion and paranoia of the Cold War.
Hippitus hoppitus Deus Domine.
Hippitus hoppitus Deus Domine.
Hippitus hoppitus Deus Homine.
Hippitus hoppitus Deus Domine.
Kapitalizmin hayatın diğer yönlerini domine edebilmesi için Modus Vivendi sistemine göre yaşayan insanların olduğu yerlerde temel oluşturması lazım.
"it had to originate somewhere as a modus vivendi common to whole groups of man."
Şimdi görünüyor ki karanlık enerji... onun 1920'lerde çöpe attığı bu konsept... aslında evreni domine eden en güçlü etken.
Now it turns out that dark energy... a concept that he threw away back in the 1920s, is, in fact... the dominant force blowing the universe apart.
Herkes, Dominiklilerin oyunu domine ettiğini bilir.
Everyone knowss Dominicans rule the game.
Loonlar'ı, atışları sayesinde tek başına domine ediyor.
He is dominating the Loons using all of his pitches.
Yine de, hasat miktarları gezegeni domine ediyordu.
Nonetheless, their output dominates the planet.
Confitebor tibi, Domine in toto, corde meo, narrabo omnia mirabilia tua.
Confitebor tibi Domine in toto corde meo mirabo omnia mirabilia tua.
Bulunduğunuz bütün toplantı ve mahkeme salonlarında erkekleri domine edip ipleri elinize aldığınızda her şey doğal işliyor gibiydi.
When you dominate and manipulate men in every boardroom and courtroom that you're in, this just seemed like the natural progression.
Notlara göre bir "Sam", ezilen taraf olmak istiyormuş gibi davranır. Ama asıl yapmak istediği sahibesini domine etmek.
According to her notes, a SAM pretends he wants to be submissive, but what he actually wants to do is dominate his mistress,
Onu domine etmek istedin.
You wanted to dominate her.
Bu kitabı daha önce hiç elime almamıştım ve şu an tüylerimin ürperdiğini hissediyorum, çünkü bu kitap gerçekten dünyayı dönüştürdü ve 200 yıl boyunca bilimi domine etti.
I have never held this book before, and I can feel a little shiver going up my spine, because this is the book which really did transform the world and in fact would go on to dominate science for the next 200 years.
Ama ikisi bir araya gelince ortaya çıkan elektromanyetizma 19. yüzyılı domine edecekti.
But when the two came together, they created the science of electromagnetism that would dominate the 19th century.
Gerçekten şahane. Bütün odayı tamamen domine eden aynalardan oluşan bu duvarlar 100 metre boyunca uzanır.
It is absolutely fantastic, and the whole room utterly dominated by this wall of mirrors which extends down almost 100 metres.
Evreni kütleçekimsel olarak etkileyen çoğunlukla gördüğümüz şeyler değil, ama daha önce üzerinde çalışmadığımız başka birşey tarafından domine ediliyor olabilir ki bunu düşünmek gerçekten korkutucu.
It was startling to think that the universe is apparently not mostly the stuff that we're used to seeing that gravitationally attracts, but may be dominated by something that we've never studied before.
Benim yatak odamın köşesinden, uzayın en uzak noktasına kadar, karanlık, evreni domine ediyor... Ve kaderimizi kontrol ediyor.
From the corner of my own bedroom to the farthest reaches of space, darkness dominates the universe... and controls our fate.
Nereye gidelim Tanrım?
Quo Vadis, Domine?
De profundus clamo ad te domine.
Day...
Sevgi bir kişini diğer bir kişiyi domine edebilmesine yarıyordu.
Love was a way in which one person tried to dominate another person.