Dove tradutor Inglês
1,308 parallel translation
Bir iki şeyi kenara çekip yer açabiliriz.
Dove in the pool and got the...
Sarhoşun teki, motelin balkonundan havuza atlamaya çalışmış.
Drunk dove off the balcony of the Motor Lodge, looking for the pool.
O bir güvercin kadar güzel.
She is as lovely as a dove.
- Güvercinimi bulma zamanı.
- It's time for me to find my dove.
Korkma güvercinim.
Do not be afraid, my dove.
Çabuk güvercinim!
Hurry, my dove!
Güvercinim!
My dove!
Güvercinim, dayan!
My dove, hang on!
- Dayan güvercinim.
- Hang in there, my dove.
Güvercinimle fırsatlar ülkesi Beverly Hills'e gidiyorum.
I'll go with my dove to the land of opportunity, Beverly Hills.
- Üveyiğe bağlı.
- Depends on the turtle dove.
- Beni hiçbir üveyik çağırmadı.
- Wasn't no turtle dove that called me.
Atladı!
She dove off.
"Ve beyaz güvercin daha kaç denizden geçmeli..." - Ed, allahaşkına.
* And how many seas must the white dove sail Ed, please.
İşte buradasın, benim vefasız güvercinim!
There you are, my errant dove!
Ağzına güvercin kanı sür.
Sew up the mouth with dove's blood.
ve dedim ki, Ah, keşke bir güvercin gibi kanatlarım olsa, böylece uçup gidebilirdim uzaklara, ve bulurdum huzuru...
'And I said, "Oh, that I had wings like a dove "'for then I would fly away "'and be at rest. "'
Küçük güvercinim.
My little dove.
Ben de Falcon'un pençelerini saplamak istediği küçük güvercimim.
And I ´ m a little dove Falcon wants to get his talons into.
Bu kasabaya doğru pike yaptılar.
They were... they dove down onto this small town.
- Bir güvercin olup buraya hoplayabilir misin?
- Could you be a dove and hop by?
Yukarıya doğru kanat çırpmalı, zarif bir güvercin gibi.
It should flutter up like a graceful dove.
Gemiden atlayıp deli gibi yüzdüm.
I dove overboard, swam like hell.
Sen kızılgerdan değilsin.
Or a dove or a hawk.
Birgün göl kıyısına yüzmeye gerderken.
One day he went swimmin and dove headfirst into the lake... and right into a rock.
Babam bana Noel'de beyaz güvercin alsın.
Will you ask Dad to give me a white dove for Christmas?
Sihirbazın güvercini olmalı.
Every magician needs a white dove.
Umarım beyaz güvercin vardır.
I hope there's a white dove.
Beyaz güvercin olmalı.
There has to be a white dove.
Seyirciler güvercinin ne olduğunu bilir!
The audience knows what a dove is!
Güvercin ve tebeşir!
Dove, and chalk!
Göz kapakların kıpırdadı, sonra yine uykuya daldın.
" Your eyelids blinked, then you dove back into sleep.
Muhabbet kuşu mu, güvercin mi?
What is it? Is it a parakeet or a dove?
Şahin ile güvercin.
The hawk and the dove.
Sizin gibi küçük, kırılgan bir tavşancığın böyle bir gecede dışarıda işi ne?
So uh, what's a fragile dove like yourself, doing out on a a night like this?
Pete. çocukluğundan beri var olan su korkusunu yenerek nehre atladı ve bayrağı kurtardı.
Pete here... overcoming his childhood fear of water, dove into the river, and saved the banner
Pekala, su oldukça soğuktu... ve sen suya daldığında, biliyorsun....
Okay, the water was really cold... so when I dove in, you know...
Minyatür kumru denir.
Dove. It's a blue diamond dove.
Basbayağı minyatür kumru bu.
- Yep. It's a fuckin'blue diamond dove.
"Güvercinin Kanatları" nda kimseye, "Pentagon'u bilgilendirin Siyah Yıldız korumasına ihtiyacımız var." söyletemezsin.
You never get anyone on Wings of the Dove saying, "Inform the Pentagon we need Black Star cover."
Güvercinim.
My dove.
İnsanlar bu sesi duyamaz, canım.
Oh, humans can't hear it, dove.
Ama istersem, sesimi öyle bir ayarlarım ki kükrerken sesim bir güvercinin mırıltısı gibi çıkar.
But I will aggravate my voice so that I will roar you as gently as any sucking dove.
Güvercin, ejderhayı kovalar.
The dove pursues the griffin!
Bir kuzgun, bir güvercini değişir mi hiç?
Who will not change a raven for a dove?
Yoksa, öldün mü, söyle!
What, dead, my dove?
Bu adamlar, masanın altına dalmışlar.
Now these guys dove under the table.
Bana şöyle denilmesini tercih ederim döve döve dünyanın en iyi boksörü olan Roy Jones Jr.
I prefer to think of myself as "pound for pound the best boxer in the world" Roy Jones Jr.
Annemi benim önümde demirle döve döve öldürdü.
I watched him beat my mother to death with a tire iron...
Döve döve sokmam gerekse bile filikaya binecekler.
If I have to knock them out and stick them in a pod, I'll do it.
— Sonra tıpkı bir güvercin gibi ağlayan kumrunun sesini duydu.
But then he heard a coo like the cry of a dove.