English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Ducks

Ducks tradutor Inglês

1,773 parallel translation
- Sadece ördeğin ne olduğunu bilir misin anlamında sormadım.
- I'm familiar with ducks. Not just familiar, like you know what a duck is.
- Ördekleri halledebilirim, rahatla. - Tamam, ördekler halledildi.
- I can handle the ducks.
Sookie'nin menüsü var mı?
Ducks handled. Good.
- Ördeklerle iyi geçiniyor musun?
The ducks are working out for you?
- Ördekler sıcak kek gibi kapışılıyor.
Ducks are selling like hot cakes. Like hot cakes.
Aklıma gelmesinin tek sebebi de Davey'nin "Ördek, Kaz" şarkısını öğrenmesi ve ördeklerin zayıf görünmesi.
And the only reason I thought of that was because Davey just learned "duck duck goose," and the ducks looked puny, so there you go.
Her şeyi düzgün yaptığımdan emin olmak istiyorum. Biraz daha zamana ihtiyacım var.
I just want to make sure all our ducks are in a row and I need a little more time.
Ducks hokey takımının da doktorluğunu yapan çok tanınmış bir ortopedi operatörü.
A real fancy orthopedic surgeon, works with the Angels and the Ducks.
Oregon Ducks'ın hücum oyuncusu.
He's a forward for the Oregon Ducks.
Eğer siz ineklerin, keçilerin ya da ördeklerin herhangi bir sorusu varsa, bana sormaktan çekinmeyin.
And if any of you cows, goats or ducks have any questions, don't be afraid to ask me.
Pekâlâ şimdi kaz gibi oturuyoruz.
And right now, we are sitting ducks.
Umarım ölü ördekleri seviyorsundur.
I just hope you like dead ducks.
Ama Quinn'in Meksika'ya gitmeden hazırlanmak için bir buçuk günü vardı ve seni aramadı.
But the truth is, Quinn had a day and a half to get all of her ducks in a row before going to Mexico, and she didn't call you.
Üzerinde tavuk ve ördek olanlardan mı istedin yoksa...
Did you want me to get the kinds with, like, the chickens and ducks on'em, or...?
Kabak gibi ortada kalırsın.
- You're sealed in. Sitting ducks.
Ördekler kafalarını parktaymış gibi suya sokup çıkarıyorlar
Ducks dabble as though in a park.
Oturan ördekler.
Sitting ducks.
Ördekler mi?
Ducks? Okay.
- Nişan tahtası olduk burada!
- We're sitting ducks out here.
Sen. Daha çok ördek gerek!
You. We gonna need more ducks.
Onları oradan çıkartana kadar armut gibi açıkta kalacağız.
We're sitting ducks until we take them out.
Tüm ördekler gitmiş.
All the ducks are gone!
Bu ördekler, güzel oyunlar öğretiyor.
The ducks teach you playfulness.
- Hepsinde ördek resmi var.
- They all got ducks on them.
- Ördekler sayılmaz.
- Ducks don't count.
Bizi ördek gibi avlayabilirler.
They can pick us off like sitting ducks.
Minik yavru ördekleri sever misin?
You like little baby ducks?
- Siz ördeksiniz.
You're ducks.
- Ördek gibi avlayacak bizi.
- We're sitting ducks.
Ördekler, size unu eleyin dedim, üstünde kuluçkaya yatın demedim.
Ducks, you're supposed to sift the flour, not sit in it.
Gidersek bizi havada keklik gibi vururlar.
If we go, we're ducks in a shooting gallery.
Ben geri dönmeden ördeklerini sıraya dizecek kadar zamanın vardı.
Now, you got some time to get your ducks in a line before I come back here.
Şöyle bir bakıp, arz ve talep kanunun bu kadar çok makrame örgü üretimine nasıl müsaade ettiğini düşündüğün şu beceri programlarından biriydi.
It was one of those craft shows where you look around and wonder that the laws of supply and demand can allow for the production of so many macramé ducks.
- Mühimmatları bitebilir...
- They are sitting ducks...
Hey Anne! Azula'nın kaplumbağa-ördekleri nasıl beslediğini görmek ister misin?
Hey mom, want to see how Azula feeds turtle ducks?
Madenciler işini bitirene kadar kabak gibi ortada olduğumuz için yaşlı kurt filoyu Pegasus'un korumasında tehlikeli bölgeden uzaklaştırdı.
Since we're sitting ducks until the miners finish the job, the old man has sent the Fleet out of harm's way under the protection of Pegasus.
İşlerimi düzene soktuğumda, verdiğin bilgileri Hearst'e aktaracaksın. Böylece bana karşı alınan tavrı rayına sokabiliriz.
Now once I get my ducks in order, you will give your information to Hearst in a sit-down, so we can gauge his attitude toward me.
Açık hedefler.
Ha! Sitting ducks.
Ördekleri besledim!
Feeding the ducks!
Tek gözlü ördekler, her zaman şampiyonlar. Beşinci sıra.
The one-eyed ducks, perennial champs, alley 5.
Şimdi izin verirsen ördeklerimin bana ihtiyacı var.
Now, if you'll excuse me, my ducks need me.
Önce kaçmamı istedin, şimdi de kalmamızı istiyorsun. Manyak katili bekleyen kaz kafalılar gibi.
You wanted me to run, now you want us to stick around like sitting ducks.
Kolay hedef oluruz.
We'll be like ducks in a shooting range.
O avlunun ortasından çıkarsak, çok kolay hedef oluruz.
We come up in the middle of that yard, we're sitting ducks.
Bir ördek ailesi için.
For a family of ducks.
- Dinle beni, onunla evlenmeden önce ya da onunla evlenme, özellikle kız soruları sormadan önce ördeklerinin sıraya girdiğinden emin ol derim.
Delinda, listen to me. Before you marry this guy... or don't marry him - and especially before you start asking everybody... a bunch of girlie questions - make sure your ducks are in a row.
Balık ya da ördek, her neyse.
Fish, ducks, whatever.
- İşlerini yoluna sokmaya çalışıyorum.
I'm getting my ducks in a row.
- Bence bir şey anlatmamalısın.
I think you should tell your ducks to keep their bills shut.
Hemen avlarlar.
We'll be sitting ducks out there.
Keklik gibi bekliyoruz.
We're sitting ducks.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]