English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Duramam

Duramam tradutor Inglês

933 parallel translation
Her şeyimi kaybedecek olsam da bir şey yapmadan duramam.
Even if I get emptied of everything, I can't just watch with my two eyes wide open!
Geliyorum. Şimdi duramam.
I gotta go see what's the matter with druce.
Affedersiniz efendim. Şu anda duramam.
I can't stop just now.
Hayır, şimdi duramam.
No, can't stop now.
Hep kapalı duramam.
I can't be shut up all the time.
Şu anda duramam.
I cannot stop now.
Orada öylece duramam.
I can't sit in that station waiting.
Atlanta'ya gelip, yine senden yardım alırsam kendi ayaklarımın üstünde duramam.
If I go to Atlanta and take help from you again... I'd bury any hope of ever standing alone.
Burada duramam!
I can't stay here!
Duramam.
Can't stop.
Denesem bile, seni sevmeden duramam.
I couldn't stop loving you if I tried.
- Burada duramam.
- I can't stop here.
Daha fazla duramam.
I can't stand it any longer.
Bir kere başladım, duramam.
Being done, there is no pause.
Bana durmamı söyleme, duramam.
Don't ask me to stop, I can't.
- Biliyorsun. Evde oturup boş duramam.
I can't stay home and do nothing.
Onun Tanrısına karşı duramam.
I cannot fight against his God.
- Burada duramam, suya dalıyorum.
- I'm going in. - I'm going under the water.
- Ama şu anda duramam.
But I can't stop now.
Bütün yol boyunca ayakta duramam.
I'm not gonna stand all the way.
ama artık ben - burada daha fazla duramam.
Except I - I can't stay here any longer.
Dedikodu yapmak için duramam.
Can't stop to gossip now.
Parmak uçlarımda o kadar uzun süre duramam.
I cannot stay on my toes that long.
Şimdi duramam.
I can't stop now.
Ama orada fazla duramam.
Oh, all right. But don't keep me there too long.
Ben devamlı ayakta duramam.
I cannot stand all the time.
Fakat burada aylak aylak duramam.
But I can't stay idle here.
- Karışmadan duramam.
I can't stay out of it.
Şimdi burada seninle tartışarak duramam, Albert.
Well, I can't stand here discussing the matter with you now, Albert.
O, odada başına gelecekleri başın gelecekleri beklerken burada duramam.
I can't stand to think about him waiting in the room and knowing he's going to get it.
O zaman gitsen iyi olur, burada fazla duramam.
Then you'd better leave because I can't wait around.
Duramam.
I have no time.
Daha fazla kıpırdamadan duramam.
But I can't keep still much longer.
Seni görmeden duramam.
I can stop seeing you.
Şimdi duramam. Artık duramam.
- I have to go back inside.
- Duramam, çünkü gitmem gerekiyor!
- Can't stop, Earl. I gotta go!
Ben duramam.
I couldn't.
Ben bu yüzden duramam!
I won't stand for it!
Pete, fazla duramam, hemen gitmem lazım.
Pete, I can't stay, I've got to take-off.
Tek bir hastayla oyalanıp duramam.
I can't be running around for one patient.
Onunla birlikte sen ormanda sinsice takılırken, ben burada oturup duramam. - Kesinlikle haklısın.
- I will not have you in the woods with her.
Şimdi duramam. Dediğimiz gibi akşam görüşürüz.
Can't stop now, see you tonight like we said.
Artık buralarda duramam, Bu gece kaçacağım.
I can't take it anymore. I'm leaving tonight.
- Bu saçmalık için duramam.
- Not for this nonsense.
- Yerimde duramam ben.
- Ι can't stay stiΙΙ.
Elim kolum bağlı duramam.
I can't just stand by.
Bu evde bir dakika daha duramam bana bütün kutsal mücevherleri verseniz bile.
I wouldn't stay in this house another minute, not if you heaped me with all the jewels in Christendom.
Yüksekte duramam, efendim.
I don't like heights, sir.
Aşık oldum mu, duramam.
When I love, I can't stop.
Şimdi duramam.
I can't stop now...
Ben bu yerde duramam!
- I can't stand this place!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]