Duruyor tradutor Inglês
20,525 parallel translation
Telefon hala duruyor mu?
Is the phone still there?
Duruyor.
Yeah.
Harika duruyor.
That looks fantastic, dude.
Şükürler olsun, çok iyi duruyor.
Thank Caesar's ghost, that looks amazing!
Güzel kelime oyunuydu anne ama o bardak orada üç gündür falan duruyor.
Nice wordplay, Mom, but that cup's been there for like three days.
Kullanılmış gibi duruyor.
It looks kind of used.
Beyler, kelimeler öylece duruyor.
Gentlemen, the words are all out there.
Alex'in bilgisayarında lisede yaptığı tüm ödevler duruyor.
Alex's laptop had every piece of homework she ever did in high school.
Nakit para duruyor.
Cash is all accounted for.
- Beni iğneleriyle dürtüp duruyor.
Just keeps jabbing me with his needles.
Aynen, ancak Stapleton'ın mazereti oldukça sağlam duruyor ama siz Gus-5'i Montana'dan kontrol edebileceğini düşünüyorsunuz.
Yeah, but Stapleton's alibi seemed pretty solid, unless you think he could've remote-controlled Gus Five from Montana.
Lexie çok zengin ve oda için sürekli bir şeyler alıp duruyor ve bana yarısını verirsin diyor ben de tamam diyorum.
Lexie's really rich, and she keeps buying stuff for the room and asking me for half, and I keep saying "'kay! "
Sırt çantamda jeneratörüm olduğundan, çalışmadığım anlarda cihaz şarja bağlı duruyor.
My backpack has a power plug. When I'm not working on the device, it's always plugged in there, charging.
Avukat hanımın söylediğine göre bir mesaj gibi duruyor.
Uh, well, from what the counselor just told us it seems to be a text message.
- Olay yaz duruşmasına dönecek gibi duruyor.
Yeah, looks like we're headed towards a summer trial.
Christo burada bir şeyler yapmış gibi duruyor.
So Christo seems to have been at work here.
O adam her zaman üstgeçitte duruyor.
That man is always found on the flyover.
Daha önce kullanmadım ama işe yarar gibi duruyor.
It has never been used,
Sanki yaptığım her aptalca şey Dönüp duruyor içeride tekrar tekrar.
It's like every stupid thing I've ever done is running on a loop over and over again.
Onda onur diye bir şey olsa şimdi burada duruyor olur muydu sence?
If he had any pride, do you think he'd be standing here right now?
İnsanlar bütün gün ellerinde telefonlarla gezip duruyor.
People walk around with their phones in their hands all day.
En azından espri anlayışın hala duruyor.
Well, I see you still got your sense of humor.
Neyse ki eski odam hâlâ duruyor.
Thank god I still have an old room.
Üzerinde harika duruyor.
It looks great on you.
- O hâlâ duruyor muydu?
Snake! - What? Is he still...?
Sanki şurada bir kadın duruyor.
It... looks a little like a woman standing there.
Kargo gemisi gibi mi duruyor sence?
Does this even look like a cargo ship to you?
Karanlıklar içinde yürüdüğümüz yollarda iyi ve kötü daima yan yana duruyor.
Through the darkness of the pathways that we marched, evil and good lived side by side.
Elimizde, insanları öldürme potansiyeline sahip bir zararlı yazılım var,... ve bu tamamen Hollywood'dan fırlamış gibi duruyor,... ve bunu bize birileri söyleseydi,... gülmekten yerlere yatardık.
Here you had malware potentially killing people and that was something that was always Hollywood-esque to us that we'd always laugh at when people made that kind of assertion.
Bu lanet olası yere Wi-Fi aldığından beri uyduruk şifreler verip duruyor!
He has been giving out fake passwords ever since he got Wi-Fi in this damn place!
Hepsi güzel duruyor.
It all looks good. Shoot.
- Bu güzel duruyor.
- Ooh, this looks good. What's this?
Richard'ın purolarının kokusu hâlâ duruyor.
You can still smell Richard's cigars.
Bak, herkesin saçı duruyor.
Look around, everyone's got their hair.
- Solgun duruyor.
- She seems pale.
Çok sakin duruyor.
He seems awfully calm.
Altı aydır ameliyat yüzünden başımın etini yiyip duruyor.
Yeah, for the last six months, she's been all over my ass about procedure.
Sıvı birikimi gibi duruyor.
Sounds like fluid.
Adam dolaşıp duruyor, bilmediği topraklarda.
This guy's wandering around, no idea where he is.
- Durum ciddi gibi duruyor.
Sounds serious.
Hayır, kadınlar arasında bir şeymiş gibi duruyor.
No. It seems like a girl thing.
Listede olabilecek herhangi biri gibi duruyor sanki.
Sounds just like anyone else who'd be on this list.
Staller inanmış gibi duruyor.
Staller bought in based on that.
Neden bu terimi yeni öğrenmişsin gibi duruyor?
Why does it seem like you've just recently learned the term?
Florida'dan birileri beni arayıp duruyor.
Somebody from Florida's blowing up my phone.
Fikrini değiştirip duruyor.
He keeps changing things up.
Yapılabilir duruyor.
- Seems doable.
Dolandırıcılıktan çok kötü yatırım gibi duruyor.
It's not a Madoff situation. It's just a bad investment.
Delice gibi duruyor ama güzel.
Yeah, it sounds crazy, but... but nice.
Guy şu formlarla ilgili sürekli rahatsız edip duruyor beni.
Guy is already badgering me about those forms.
- İyileşmiş gibi mi duruyor?
Does she look fixed?