Duygular tradutor Inglês
15,052 parallel translation
Duygular hala çok tehlikeli.
Emotions are still dangerous.
Duygularım gerçektir.
I keep the emotions real.
Duyguları varyasyonlarla tespit edebilirim Işlevi okumalarınızda, Ama hissetmiyorum.
I can detect emotions through variations in your function readings, but I cannot feel it.
Övgüye değer bir bilgisayar programı Duyguları çoğu insandan daha iyi tespit edebilen kişiler.
A glorified computer program who can detect emotion better than most people.
Emily sana şantaj yapacaktı ama sen bunu öğrendin. Duyguların incindi, sen de onu öldürdün. Sonra da suçu bana attın.
Emily was gonna extort you and you found out and you got your feelings hurt, so you killed her and then you framed me for it.
Bana bu duygularını neden anlatmadın?
Why didn't you tell me that's was happening for you?
"Bu duygular... bu duygular..."
These emotions
Duygularımı nasıl durduracağımı tam olarak bilmiyorum.
I don't exactly know how to stop my feeling.
Duygular gerçek değildir, Kate.
Feelings aren't facts, Kate.
Duygular aklındadır.
Emotions are in the mind.
Seksi, duygularını uyuşturmak için kullanan kendine saygısı çok az, duygusal açıdan arızalı bir çocuksun.
You're just an emotionally crippled child with low self-esteem who uses sex to numb his feelings.
Bak, eğer bu yazıda yazdığın şeyler gerçeklerse o halde duygularını göz ardı edemezsin.
Look, if what you wrote in this article is the truth, then you can't ignore your feelings.
Duygularının aklının önüne geçtiğini söyledi bana.
Now, she told me that her head was hitting her heart.
Sanırım anlamı, gerçek duygularının eşi olmayan bir...
I suppose that means her true feelings were at odds with...
Romantik ilişkilerden bahsediyorsan Watson, ki korkarım öyle daha önce sık sık açıkladığım üzere, tüm duyguları tiksindirici buluyorum.
If you are referring to romantic entanglement, Watson, which I rather fear you are, as I have often explained before, all emotion is abhorrent to me.
Lanet olsun Holmes, sen de etten kemiktensin, duyguların var.
Damn it, Holmes, you are flesh and blood, you have feelings, you have...
Sevgili Watson, duygularının muhakemeni gölgelemesine izin veriyorsun.
My dear Watson, you are allowing emotion to cloud your judgment.
Sahada duygularını belli etme.
Never show emotion on the mound.
Onları rahatsız eden, tehlikeli hissettiren veya çirkinleşen, duygular.
Things that make them uncomfortable or things that feel dangerous, things that feel... ugly.
Babam, "Sahada duygularını bırak" derdi.
No, never. No. My dad always told me, "No emotions on the mound."
Yani sahada duygularını göstermiyorsun.
- So you can't show emotions on the mound.
Saha dışında duygularını gösterebilir misin?
Were you allowed to show emotion off the mound?
Aynı duygular, senin için geçerli olabilir.
That's still available to you, that still exists.
Erkekler duygularını tam olarak kontrol edemiyor.
Well, guys can't handle their emotions too well.
Bu filmlerde, abartılı yüz ifadeleri, abartılı duyguları olan el çizimi figürler kullanılıyordu.
And these were hand-drawn figures with exaggerated expression, exaggerated emotion.
Duygularını göstermek için film sahnelerini kullanmaya başladı. Pes etmediğini Herkül'le gösterdi.
He began to use different movie scenes to express his feelings, like Hercules for not giving up,
Duygularını.
- Their feelings.
Duygularınla ilgili günlük tutmaya başladın mı? Hislerini yazıyor musun?
Have you started a journal about your feelings, that you can write things out and you can write...
Sadece duyguların var, hiç beynin yok.
You're all heart and no brains.
Ona olan duygularını anladığımı söylemeyeceğim.
I will not say that I understand your feelings for him.
Bazen insanlar duygularını göstermekte zorlanır.
Sometimes it's hard for people to show how they feel.
Ve kesinlikle o kahrolası duygularını nasıl kontrol edeceğini bilmiyorsun.
And you have absolutely no idea how to fuckin'control your emotions.
Nostaljinin sebep olduğu belirsiz duygular.
In the vague feelings caused by nostalgia.
Anlıyorum, şu an tüm ülke sizinle aynı duyguları paylaşıyor.
I understand, and the whole country is feeling for you right now.
Dakikada sekiz bin değişik ruh hali olan tüm duygularını kasırgalarla yaşayan, tek bir kelimeyle, hatta tek bir heceyle her şeyden cayabilen, ben mi durumlara hakimim?
I, who have eight thousand moods a minute... whose every emotion is a tornado, who can be thrown by a word... by a syllable, am'under control'?
Benliğini ve duygularının kontrolünü tamamen kaybedersin. Tıpkı bir bebek gibi.
You lose control over yourself and your emotions, like an infant.
Tüm duygularımızla.
Hear, hear.
Bu duygularımı incitti.
That hurts my feelings.
Böyle şeyler söylediğinde duygularımı gerçekten incittiğini biliyorsun.
You know, it really hurts my feelings when you say things like that.
O yaştaki herkes gibi duygularıma kapıldım.
I was just passionate like everyone else that age.
Ama Bay Cochran ve savunmanın buraya gelmekte bir amacı var. Amaçları jürinin duygularıyla oynayıp taraf seçmelerini sağlamak.
But Mr. Cochran and the defense have a purpose for entering this area, and that purpose is to inflame the passions of the jury and ask them to pick sides.
Halkın duygularını ateşleyerek Sayın Yargıç üzerinde politik baskı yaratıyorlar.
Inflaming the public's passions in an attempt to exert political pressure over His Honor.
Elimi tutmana ihtiyacım yok yapmak zorunda olduğumuz şey için duygularının beni engellemesine de.
I don't need you to hold my hand, and I don't need your emotions getting in the way of what we have to do.
Duygularını kontrol et.
Control your emotions.
Duygularının araya girmesine izin veremezsin.
You can't let your emotions get in the way!
Görevimize duygularımızı karıştıramayız diyen hep sendin.
You're the one always saying we can't let our feelings get in the way of our mission.
Wil, aynen söylediğin gibi duygularımızı karıştıramayız.
Wil, It's like you said, we can't let our feelings get in the way.
Açıklığa kavuşturmak adına duygularımı "karıştırmıyorum".
Just so we're clear... my feelings aren't "in the way."
-... arzu ve duygularınızı yansıtıyor. - Eminim öyledir.
I'm sure you're right.
Ve o duygular hiç gitmiyor.
And those feelings never leave.
Duygularının araya girmesine izin veremezsin.
You can't let your emotions get in the way.