English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Dwell

Dwell tradutor Inglês

924 parallel translation
Onların tek bir yeni yıl duası etmesini isterim.
"l would like them to dwell on a single New Year's prayer."
Acı tüm o yaşayanlara
Ah, pity those who dwell
Bugün ne insan bedeninin gizemlerinden bahsedeceğim... ne hastalıktan ne de sağlıktan.
I shall not dwell today on the secrets of the human body... in sickness and in health.
Evlat, bunu düşünme.
Don't let your mind dwell upon that, lad.
Boyunduruklarımızın bağlarını koparttın ve bizi düşmanlarımızın elinden kurtardın, böylece burada huzur içinde yaşayabilelim, ve hiçbirimiz korkmayalım diye, ve bunun için kutsal rahmeti bol, Ulu Tanrım sana şükrediyoruz.
Thou hast broken the bonds of our yoke and delivered us out of the hands of our enemies, so that we shall dwell here safely, and none shall make us afraid, and for this, thy divine bounty, Oh, Lord, we thank thee.
Kara Tepeleri terk etmeyecekler çünkü orada atalarımızın ruhları ve tanrılar çadırlarda yaşamakta.
They will not give up the Black Hills for there, the spirits of our fathers dwell and there the gods have made their tepees.
Onu dışarıda bırakamaz mısın?
Can they not dwell outside?
Kişisel endişelerini söz konusu yapma.
Don't dwell on your personal concerns.
Ama ruhu karanlık düşünceler ve günahlarla dolu olan zavallılar... Öğle güneşi altında bile karanlığı yaşarlar.
But the wretched creature whose soul is filled with dark thoughts and foul deeds must dwell in darkness even though he walk under the noonday sun.
Kutsal meleklerinin burada yaşasın ve bize huzur versin.
May Thy holy angels dwell here and keep us in peace.
Yıktığın hayat kendinin ki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın kuşkulu bir mutluluksa.
'Tis safer to be that which we destroy than by destruction dwell in doubtful joy.
... iyiliğin ve merhametin hayatımın hergününde beni takip edecek ve Tanrı'nın evinde ebediyen kalacağım. "
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord for ever. "
Keyfinin kenar sokakları mı benim yerim?
Dwell I but in the suburbs of your good pleasure?
Ve ben sonsuza dek Rab'bın evinde yaşayacağım.
And I will dwell in the house of the Lord forever.
Ve ben Tanrı'nın evinde sonsuza dek barınacağım.
And I will dwell in the house of the Lord forever...
# Hepimize onur getireceksin # # Hepimiz hizmetindeyiz İmparatorumuzun #
How can one as mighty and powerful as thou dwell in so tiny a vessel?
Lütfen, Ekselansları, bu talihsiz olayın üzerinde durmayalım.
Please, Your Excellency, let us not dwell on this unfortunate incident.
Merhamet ve kutsallık Hayatımın her günü peşimde olsun ve bende sonsuza kadar tanrının evinde ikamet edeceğim.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord for ever.
Dünyanın geri kalanından ayrşmış olarak, birbirleriyle yaşayamazlar.
Separated from the rest of the world, they become unfit to dwell together.
- Orada İskenderiyenin en şehvetli kızları, görevli rahibeler olarak yaşamaktadır.
- Where dwell the attendant priestesses, the most voluptuous maidens east of Alexandria.
Birbirimizi görmeyeli çok oldu ama, bu korkunç dönemde ne sevgimizi anlatmaya ne de tatlı tatlı konuşmaya vakit var.
The leisure and the fearful time cuts off the ceremonious vows of love... which so long sundered friends should dwell upon.
Bu topraklarda kalacağım.
I will dwell in this land.
Herkesin kalbinde, herkesin aklında ve... ruhunda dolaşırdı.
And he would dwell in every heart, in every mind in every soul.
Soruya fazla takılmayın.
- Don't dwell on the question.
Yani soruya fazla takılma, ama seni uyarıyorum, içinde bir hile var.
I mean, don't dwell on the question, but I warn you there's a trick in it.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni. Hep Rab'bin evinde oturacağım. "
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord forever. "
Herhalde yöntemlerim üstünde uzun uzadıya durmaya gerek yok.
There's no need, I think, to dwell at length upon my methods.
Su Amerikalı adamın üzerinde biraz daha durmama izin ver.
Now, let me dwell just for one moment on the American male.
Yüce kralım, bu kadın Leah ve ben aynı evde yaşıyoruz.
My Lord King, this woman Leah and I dwell within the same house.
Dinle, bu fikri aklında kurup durma, lütfen.
Listen, try not to dwell on that idea, please...
Bu İsrail vadisinde arkadaşça beraber yaşıyoruz.
In this valley of Jezreel, we dwell together as friends.
Kuzgunlar ve cüce baykuşlar yaşayacaklar orada.
The raven and screech owl shall dwell in it.
- Üstüne bastın.
- Dwell on it.
Merak etmeyin, bu Tanrı'ya karşı saygısızlıkla dolu odanın, tarihi üzerinde fazla uzun durmayacağım.
I shall not dwell upon the history of this this blasphemous chamber.
Bu kadar üzerinde durmamalısın.
You mustn't dwell on her.
Ben dehşet yaratacağım... kendi zihinlerinizde yaşamak için onu yokedeceğim.
I shall make the terrors... that dwell in his own mind destroy him.
"Gidiş günümüz benim için de kara bir gündü..." "Kaptan Bligh dışında herkes için olduğu gibi..." "... ama benim bu konuda çene çalmaya vaktim yoktu. "
The day of departure would have been a black one for me, as it was for everyone but Captain Bligh, except that I didn't have a minute to dwell on it.
"Aylarca, saklanacak düzgün bir yer aradık."
For several months we sought a suitable place to dwell.
Size bir şey söyleyeceğim, bunu düşünseniz iyi olur.
Let me tell you something, and you'd better dwell on this.
O bir dakika 15 dakikaya dönüşmüştü aceleciliğimi göstermek için yeterli bir fırsattı.
That minute lasted 15, and I had time to dwell on my rashness.
Onu bize ver ki biz de sana dua edelim. Böylece buraya yerleşebilir ve günlük rızkımızı kazanabiliriz. Zira büyük bir açlık içerisindeyiz.
Suffer it, we pray you, so that we may dwell here and obtain our daily bread, for in us there is a great hunger.
Bu konuyu açma Charlotte.
I wouldn't dwell on it, Charlotte.
Boş verin, dehşetin üzerinde durmayalım.
But let us not dwell on terror.
Sanırım benim düşüncelerim de sizinkiyle aynı konuda yoğunlaşıyor köylü kızı.
I think my thoughts dwell... on the same subject as you... the peasant girl.
Ey cesaret ikinci bir devir kuramaz mısın?
Oh, courage Could you not as well Select a second place to dwell Not only in that golden tree
Dua etmeden kendine.
Have found a second place to dwell
Geçmişte bulunma eğiliminiz bizim için kullanışlı olabilir.
Your tendency to dwell in the past could be useful to us
Sonsuza kadar Rab'bin evinde oturacağım.
And I will dwell in the house of the Lord forever.
Savaşta ölen insanlarımızı, hayata zamansız veda edenleri ve geride bıraktıkları ailelerini düşününce çok derin bir üzüntü duyuyoruz.
When our thoughts dwell on those, our subjects, who died in battle and those who perished by premature death and on the families they left behind them, we feel profoundly upset.
Çadırda oturanların ve sürü sahiplerinin atası Yabal gibi.
As Jabal, the father of such as dwell in tents... and of such as have cattle.
Hayatımın bütün günlerinde iyilik ve merhamet ardımca yürüyecek ve günlerin devamınca Tanrı'nın evinde oturacağım.
And I will dwell in the house of the Lord forever.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]