Dying tradutor Inglês
21,650 parallel translation
Tüm ekinler çürüyor.
... all the crops are dying.
- Ölüyor olabilir.
She might be dying.
Eğer ölüyorsa bu bize zaman kazandırabilir.
If she is dying, it might buy us more time.
Ölüyorsun.
You're dying.
Kız ölüyor, Henry.
She's dying, Henry.
Ölüyor olmana dayanamam.
'I can't bear the thought of you dying.
Beyin tümörü var bende. Ölmekte olan bir adama bakıyorsun şu an.
I have a brain tumour.You are looking at a dying man.
Ölüyorum çünkü, Bayan Webster.
Because I am dying, Mrs Webster.
Ama bu mükemmel kahve yüzünden... Kısaca, müzik değil, bir gösteriş çağında yaşıyoruz. Ve bakmakta olduğun her şey ya ölü, ya da ölüyor.
But because of this fucking coffee... in short, we are living in an age of spectacle, not music, and everything you're looking at is dead or dying, because, baby, if you even have to ask me that question,
Sanırım ölüyorum.
I think I'm dying.
- Bilirsin işte. Phil öldü.
Phil dying.
Yüzündeki ifadeyi görerek ölmeye değer. Hangi ifade?
It's worth dying, to see the look on your face.
Ölüyor musun yoksa?
Are you dying?
Dying, dying, dying, dying
♪ Dying, dying, dying, dying ♪
Dying
♪ Dying ♪
Tekrar barış içinde bir dünya görmek istiyorum, King Zhou ile birlikte ölmektansa.
I just want to see a world at peace again, rather than dying together with King Zhou.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying of thirst.
Eğer doğru inching tutmak bu durumda ne olduğunu bilmek için can edişinin.
I'm dying to know what's in that case you keep inching towards.
Eğer etmeyeceksin ıf bunu benim için, En azından kenara çekildi adam için bunu yapmak. Ve bu mükemmel, mutlu bir hayat yaptı.
If you're not gonna do it for me, at least do it for the guy who stepped aside and made this perfect, happy life that you're just dying to get back to possible.
Biz şu anda ölüyor stefan, bahsediyoruz Ve gerçeği Rayna onun hayatta kalması için tek anahtardır.
We're talking about Stefan, who is currently dying, and the fact that Rayna is the only key to his survival.
Eğer Ölmekten korkuyor değildi.
You weren't afraid of dying.
- Ölüyor muymuş yani?
- So he's dying?
- Hepimiz ölüyoruz.
- We're all dying.
Yeni Santoron Assyrtikosu deniz yemeğiyle nasıl oluyor merak ediyordum.
I've been dying to see how the new Assyrtiko from Santorini pairs with seafood.
Lou'nun ölmek üzere olduğunu duydum.
I heard Lou was dying.
Ölüyormuş gibi hissedeceksin.
Seriously, you're gonna feel like dying later.
Ölüyordu, değil mi?
He was dying, wasn't he?
Ölmeye başladığında hayat pahalılaşıyor amına koyayım.
You know, life gets fucking expensive when you start dying.
Öğrenmek için can atıyorum.
I'm dying to find out.
Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorlar.
- They're dying to meet you. - Oh.
Sanki ölmek yeterince iç karartıcı değilmiş gibi.
As if dying wasn't depressing enough.
- Ölüyor mu? - Aman Tanrım!
- Is she dying?
Maxine'in öleceğine inanamıyorum.
I can't believe Maxine is dying.
Ben öleceğini söylemedim.
Oh, I didn't say she's dying.
Omar ölüyor ve sen burada bana bağırırken üç çocuk yetim kalmak üzere.
Omar is dying, and while you stand there and yell at me, three children are becoming orphans.
Ölüyordu, bundan eminim. Ben doğru olanı yaptım.
Look, she was dying, and I'm telling you, I did the right thing.
Hasta ölüyordu.
The patient was dying.
Ağaç ölüyor, onunla birlikte de, sen, biz ve tüm dünya da ölecek.
The tree is dying, and with it will die you and us and all our world.
Benim nöbetimde, iki adamın ölümünü nasıl atlatırım bilmiyorum.
I just don't know how I get over two men dying on my watch.
Bir sürü insan, Maura'nın eski kocası etrafında ölüyor.
A lot of people dying around Maura's ex-husband.
Buna rağmen, bir kase tavuk suyu çorbaya hayır demem.
Although I am dying for a cup of chicken soup.
Bay Sokoloff'un ölümü korkunç.
Mr. Sokoloff dying is horrible.
".. burada ölmek imkansız. "
".. dying here is impossible. "
Ölmeden gargara yapabileceğimi bilsem, ver gitsin.
If I knew I could gargle it, dude, without dying, I'd say yes.
Bu ölmekten çok daha korkutucu.
This is so much scarier than dying.
İki kere ölmek yeterince acı verici diye düşünmüştüm.
I thought dying twice was painful.
O ölmekte olduğunu biliyordu çünkü tahribatın var.
It's because she knew she was dying.
Declan Harp uğrunda ölmeye değer mi?
Is declan harp really worth dying for?
- Ölmüyorsun!
- You're not dying.
Ölmüyorsun.
You're not dying.
Adam ölüyordu.
The man was dying.