Döke tradutor Inglês
148 parallel translation
Bayanlar baylar, hoş düz cam penceresi olan güzel bir banliyö evine kıra döke giriyorum.
Ladies and gentlemen. I'm smashing through a beautiful suburban home with a lovely plate-glass window which is not slowing me down in the least.
25 dolarlık kanepenin üzerinde döke saça tıkınıp duruyorsun... sonra da anneciğinin, pisliğini temizlemesini bekliyorsun.
You eat crap like a grubby little slob on a $ 25 a yard couch... and then expect mommy to clean up your mess. I'm sick of it! I'm sorry.
- Kapıyı sakın çalma, hemen dışarda bekle.
JUST WAIT OUT HERE. OKEY-DOKE.
- Tamamdır.
Okey-doke.
- İyi misiniz bayan?
You okey-doke, lady?
- Elbette, ben iyiyim.
Sure, I'm okey-doke.
Peki.
Oh, okay, Doke.
Tamamdır.
Okey-doke.
- Tamamdır.
- Okey-doke.
Tamamdır, teşekkür ederim.
Okey-doke, thank you.
tamam.
Okey-doke.
Elbette.
- Okey-doke.
Tamam mı?
Okey-doke?
Tamamdır şef.
Okey-doke, chief.
Sylvestor Stallone falan. Yavşak suratlı tipler. Anladın mı sağdıcım?
You know, Sylvester Stallone, okey-doke-looking motherfuckers.
Tamam.
OKEY-DOKE.
Tamam DOKE!
EVERY MAN FOR HIM...
Evet ama ona 1-2 ufak manevra yaptım ve...
But I gave him a little okey-doke!
Beni alt edeceğini sanıyor.
Yo thinks he's gonna okey-doke me.
Tamam, ortak.
Okey-doke, partner.
- Tamam.
- Okey-doke.
Geleceğim mahvolacak.
- Okey-doke. Future down the crapper.
- Öncelikle yarın... elindeki en son pazarlama rakamlarını görmeliyim, tamam mı?
First thing tomorrow... I'd like you to send me the most current marketing figures you've got, okey doke?
Peki.
Okey-doke.
Pekala.
Okey-doke.
Peki peki.
Okey-doke.
Tamam.
Okey-doke.
Peki.Brenda halkla ilişkileri bağla.
Okey-doke. Brenda, get PR on the line.
Pekala.
OKEY-DOKE.
- Sadece kahve yeterli.
Okey-doke.
- Art, sonra konuşuruz.
- Hey, Art, I'll talk to you later. - Okie-doke.
- Tamamdır.
Okey-doke. All right.
- Peki.
Oh. Okey-doke.
İşte açığım!
Okey-doke, Johnny. There's my hole!
Doktorun emri.
Doctor's orders. Okey-doke.
Anladık.
Okey-doke.
Peki.
OKEY-DOKE.
Tamamdır.
OKEY-DOKE.
Pekâlâ.
Okey-doke.
Ve ipotek belgeleri...
Okey-doke. And, now the mortgage papers...
Anlaşıldı.
Okey-doke.
- Tamam.
Okey-doke.
Pekala!
Okie-doke.
- Olur.
- Okey-doke.
Tamam. Önden buyurun dedektif.
Okey-doke, lead the way, detective
Bunda iyi olacağını biliyordum.
Doke, they were here a minute ago.
eveeet işte burdayız.
Okee-doke, here we go.
Bu işi yapacaksan bakmak istediğim satılık bir tekne vardı. Tamam.
Okey-doke.
- Oki doki.
- Okey-doke.
- Pekâlâ.
Okey-doke.
Phil Amca... İyi durumda.
Uncle phil's is okey-doke.