Dönör tradutor Inglês
2,356 parallel translation
Benim hemen bir donör bulmam lazım.
Oh, my God. I've gotta, um...
- Hayır, yapmamız gereken yumurtaları almak.
I have to pick a donor, right now. No, no, no.
Sonrasında donör seçersin.
And then you can pick a donor.
- Sıvı nitrojeni, biyoteknoloji firmaları bağışta bulunan insanların dokularını saklamak için kullanırlar.
Well, liquid nitrogen is utilized by biotech firms to freeze donor tissues.
- O bir organ donörü, Jake.
She's an organ donor, Jake.
- Organ bağış kartını imzalamış. Bir çok kişinin hayatını kurtarabilir.
She signed the donor card so she could save a lot of people with her organs.
Yine de aileden aksi bir karar çıkmadıkça, hastane bağış kartına sadık kalır.
Without a family member to make an affirmative decision, the hospital has to rely on the intent of the donor card.
24 saat sonra tekrar EEG yapar, beyin ölümünü onaylar ve organlarını nakle başlarız.
In 24 hours, we'll do a repeat EEG, certify brain death, and Shannon becomes a donor.
Shannon organ bağış kartını imzalamış.
Well, Shannon signed an organ donor card.
Hepsi aynı şeyi söylüyor... Her donör adayı mutlaka doğum öncesi taramaya gitmelidir.
They all say the same thing... any prospective donor has to go through prenatal screening.
Hadi ama.. çin kasabasına gidelim
- There are Donor Club in China Town. - I do not know what you're talking about.
Donöre ihtiyacı var.
I need the donor.
Birisi bağış yapmış sanırım.
- It's a donor's wing.
Sana söylemiştim ya, yumurta donörü yüzünden.
I told you, honey, that's because of the egg donor.
Beyninin hasar gören kısmının yerine donörünkini nakletmek zorunda kaldım.
I had to remove the offending part of your brain and replace it with a donor's.
İki donör arasında hücresel iletişim kurulması normal bir şey.
Cell to cell communication between donors is not uncommon.
Aslına bakarsan, diğer telepatik donör çok fazla istekli değildi.
The other telepath donor was less than willing, so to speak.
Donör bu mu?
Is that the donor?
Evlat edinme, sperm donörü... Ne?
Adoption or a sperm donor.
Aslında isimsiz bir donör seçeneğini düşünüyorduk.
First we wanted to take an anonymous donor.
40 yaşına yaklaştığında sperm donörü gibi bir şeylerden bahsetmiştin de.
But I remember you talking about a sperm donor was.
Sperm donörü gibi tek yapman gereken tam işlevsel bir baba bulmak.
Just as a sperm donor, only get a father for your child.
Ve bunu doğal yollardan yapamazsan, sperm donörü diye bir şey var.
If not through natural means can, there is always a sperm donor.
Fakat eğer Elizabeth gerçekten annemse bağışçı olduğunu neden inkâr etsin ki?
But if Elizabeth really is my mother, then why would she deny being the donor?
Bay Thorne, uygun bir donör olup olmadığını dahi bilmiyor.
Mr. Thorne doesn't even know if he is a suitable donor.
Mahkeme kararına uygun olarak, Bay Thorne'un uygun bir donör olup olmadığını belirlenmesi için kan testi istenildi.
Pursuant to my ruling, ordering a blood test to determine Mr. Thorne's suitability as a potential organ donor,
Müştekinin uygun bir donör olduğuyla bilgilendirildim.
I'm informed that the plaintiff is a viable donor.
Eğer bir şekilde kalp nakli yapılmazsa sabaha bile çıkamayabilir.
How much time? Well, if she doesn't get a donor heart somehow, then she might not make it through the morning.
O bir eş donör!
Keep his heart beating!
Buradan sonrasını biz alırız!
He's a match donor!
Organ bağışı belgeni doldurdun mu?
Have you filled an organ donor card?
Kendimize yeni bir bağışçı bulduk.
We've got ourselves a new donor.
Wow- - saygideger bir bagisci turkler ve caico'lar ile calismamiz icin yeterli bagisi yapti, bundan dolayi hizli bir sekilde toparlanip- - o kadar hizli degil, Dougy.
Wow- - A generous donor, has enabled our mission to work in the Turks and Caicos, so, quickly, we will pack up- - Not so fast, Dougy.
Organ donörü.
Organ donor.
Jake, yeni bağışçı bilgilerini hacklemeye çalışıyor olabileceklerini düşünüyor.
Jake thinks that maybe they were trying to hack into the new donor information.
Kütüphaneci, bitki yetiştirmeyi seviyor şeytanımızın yeni organ bağışçısı.
Librarian, indoor gardening enthusiast, our Demon's next organ donor.
Oyunu kazanırsan, bekleme listesi sorun olmaz, donör derhal bulunur.
You win the game, and we can bypass any waiting list and locate a donor, immediately.
Önceden Romanya'dan bir donör bulmuştuk.
We had previously located a suitable donor in Romania.
Ben de sperm donörünü burada bulsam en iyisi olur dedim kendime.
So I thought it'd be best if I found a sperm donor here.
- Kendime başka bir donör buldum.
Got myself another donor.
Adı, fotoğrafı, adresi, kilosu ve organ donörü ise kartını.
His name, his photo, his address, how much he weighs, and if he's an organ donor.
Önce kemoterapi ve radyoterapi ile kemik iliklerini yok edeceğiz sonra bir bağışçıdan alacağımız kök hücreleri onların yerine koyacağız.
First, we will destroy her own bone marrow with more chemo and radiotherapy, then we will replace it with new stem cells from a donor.
Bu bağışçı mümkün olduğu kadar Maybelle'ye yakın biri olmalı.
A donor who is as close to Maybelle as possible.
Bu günlerde donör sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebilirim.
- Of course.
Donör çıktı. Kalp yolda geliyor.
It's going to be difficult for me to get the heart out.
Bu nasıl olabilir?
We've confirmed that the heart was placed in the ambulance at the donor hospital.
Yani buna göre sıradaki bağışçı sen oluyorsun.
So, that leaves you as the next logical donor.
Sizi anlıyorum. Ben ayrıca bir saç donörüyüm.
I'll have you know I'm also a hair donor!
Mahkûmları bağış listesine koymuyorlar.
They don't put prisoners on no donor lists.
Bu yüzden bağışçının uzun boylu, genç, yakışıklı yüksek IQ'ya sahip, iyi eğitimli ve kültürlü olmasını istiyorlar.
That's why they want to donor to be a tall, handsome, young man... with a high IQ, well-educated and cultured.
Donör'ün kim olduğunu merak etmedin mi?
Haven't you wondered who the donor was?